top of page

POLİÇEYİ SONRA OKURUZ DEMEYİN!


ree

Malum sene sonu yaklaşıyor , yenilemeler için çalışmalar hızlandı. Sahi sigortalarınız ne durumda?

Yıllardır duyduğum cümle...

"Poliçeyi sonra okuruz", karşılıklı birer fincan kahve yudumlarken söylenen , masum görünümlü bir cümle.

O anda okunmayan o poliçe, sahada, hatta mahkemelerde gördüm ki, bir hasarda her satırı didik didik edilen, sayfaları fıldır fıldır çevrilmekten hamura dönmüş, üstü fosforlu kalemlerle işaretlenmiş, yuvarlaklara alınmış ifadeleriyle başrol oyuncusu oluyor !


Poliçe, gelecek günlerde dönüp bakarız denecek bir sözleşme değil, en başta okunması gereken bir belgedir.

Ve poliçe okumamanın bedelini insanlar, şirketler, sektör, toplum ödüyor.


POLİÇE BİR SÖZLEŞMEDİR!


Her sözleşmede olduğu gibi, geçerlilik tarihi, konusu, taraflar, tanımlar, ilgili kanunlar, işin detayları, uygulama koşulları, varsa cezalar, uyuşmazlık durumundaki mahkemeler, sözleşme ücreti, ödeme planı gibi herhangi bir sözleşmede yer alan tüm bilgiler, poliçede de yer alır.


Bir iş anlaşması ya da kira sözleşmesi imzalamadan önce ne yapıyoruz? İşi inceliyoruz, ön çalışmasını yapıyoruz, ne bileyim evi geziyoruz, demirbaş listesi çıkıyor, depozito şu kadar olsun vs vs. Yani o sözleşmeyi imzalamadan önce anlaşmanın niteliğine göre taraflar üzerlerine düşen yükümlülükleri iyice anlamak için okuyor ve herhangi bir durumda sözleşmenin neresine bakıp ilerleneceği hakkında bilgi sahibi oluyorlar.


Madem poliçe de bir sözleşme, o zaman sigortacı sanki tek tarafmış ve zorla kabul ettirmiş gibi muamele görüyor ve neden okunmuyor? İş yoğunluğu, teknik dil, "sigortamız var" güven duygusu ve erteleme alışkanlığı bir araya gelince, poliçe ya bir masanın çekmecesinde, ya bir dosyada veya artık dijitalleşmeyle e-posta klasöründe tozlanıyor. Ta ki

bir hasar olana kadar;


• “Bunu da kapsıyordu sanıyorduk?”

• “Biz böyle anlamıştık?”

• “Acentemiz böyle söylemişti…”


Sigorta poliçenize sözleşme olarak bakın ve ciddiye alın. Çünkü ;

En Pahalı Öğrenme: Hasar Anında Okumak


Sektörde yıllar boyu, defalarca aynı olayları gördüm ya da duydum

• Poliçe var ama yanlış tanımlanmış

• Teminat yapısında boşluklar var

• Şirketin poliçede belirtilen sözleşme yükümlülüklerine uyumu eksik, önceden bilmeliydi.

• Hasar ihbarında süre kaçırılmış

• "Tahkim'e gidelim gitmesine de poliçeyi anlamıyoruz".


“Bunu bize söylememişlerdi…” (Bu da sorumluluğu aracı ya da sigorta şirketine atma refleksi) Oysa ki her şey poliçede yazıyor. Ya“sonra okuruz” alışkanlığı yüzünden hep ötelenmiş ya da güne kadar hiç bakılmamış.


Kitabın kapağını bile açmadan sınav salonuna giren öğrencinin, ilk soruyu gördüğü anda yüzüne vuran o keskin panik vardır ya…Bir anda, aslında önceden bakılması gereken ne kadar çok konu olduğunu, ne kadar eksik kalındığını, ne kadar “hazırlıksız” gelindiğini fark ettiği o donuk an.

Soru kâğıdıyla değil, kendi ihmalinin ağırlığıyla karşı karşıya kalır hani.

Hasar olana kadar poliçesini hiç açmamış sigortalı da işte tam olarak böyle bir yüzleşme yaşar.

O an, poliçenin satırlarında yazan cümlelerin, teminatların, muafiyetlerin, limitlerin ve teminat dışı hallerin aslında ne kadar kritik olduğunu fark eder.

Sanki yıllardır rafta duran bir kitabın içinden, hayatının en önemli sınavı çıkmış gibi hisseder.


Elbette bu durumun tüm sorumluluğunu, poliçesini okusaymış deyip sigortalıya yıkmak adil değil.


Sigortanın özü güvense, bu güvenin inşasında bana göre herkesin ortak sorumluluğu var. Üç taraflı bir sorumluluk var burada. Hep savunduğum gibi: müşteri bilgilenmek ister, aracı da anlatmak ve süreci doğru tasarlamakla yükümlüdür. Yani bilgi vermeyen sigortacı da, anlatmayan aracıda, okumayan sigortalı da bu sorumluluğun paydaşları.


Ama “Poliçe Karmaşık” Ne diyor? Anlamıyor Ben!

Bunu blogumda defalarca farklı ifadelerle yazıyorum. Sigortayı karmaşık yapan ürün değil,

anlatma biçimi.

Bence anlamıyorum diyenler çok da haksız değiller.


Bir sigorta sözleşmesi; prim – riziko – menfaat – ödeme borcu dörtgeni üzerine kurulur ve bu unsurları detaylandıran kapsam, limit, şartlar ve taraf bilgileri poliçenin içeriğini oluşturur.


Teknik jargon, uzun uzun kloz metinleri, yarı İngilizce kimi Latince terimler, kafa karıştırıcı algı yaratan broşür ve tanıtımlarla ve tabi bir de temeldeki genel şartların kurgusu ve bilmeyene zorluğu, bir de tasarımları sayesinde sigorta poliçeleri ulaşılamaz bir metinlere dönmüş durumda.


Poliçe okur yazarlığı

Poliçe okur yazarlığı aslında hayatı kolaylaştıran bir şey. Çünkü poliçeyi okuyup anlayan sigortalı , hangi haklara sahip olduğunu bilir, hangi riskleri üstlendiğini görür ve ödediği primin karşılığını net olarak kavrayabilir.


Temel prensiplere göre ileride, gelecekte bilinmeyen bir zamanda oluşacak, ani, beklenmedik ve öngörülmeyen bir riskin gerçekleşmesi ihtimaline karşı, söz konusu risk gerçekleştiğinde ortada sigortalanabilir bir menfaat olması, söz konusu riskin sigorta teminatına dahil edilmiş olması (yakın sebep prensibi) , riske dair tüm bilgilerin sigortacı ile paylaşılmış olması (azami iyi niyet prensibi) gerekir. Bunların sonucunda risk gerçekleştiğinde sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğü doğacaktır. Tazminatın ödenmesi aşamasında dikkate alınan bilgiler, limit ve muafiyetler de poliçe üzerinde yer alır.


Buraya kadar eline bir poliçe alan herkes temel hatlarıyla ne için sigorta yapıldığını kolaylıkla kavrayabilir. Ancak gelin görün ki sonrasında yaşanan kafa karışıklığı, bir sigortalının bilemeyeceği ama aracının çok iyi bilmesi gereken başta genel şartlar olmak üzere, tazminat prensiplerine göre zararın tespiti aşamasında ortaya çıkıyor.



Sigorta genel şartları, her sigorta branşı için SEDDK tarafından yayımlanan ve tüm sigorta şirketlerinin zorunlu olarak uygulamakla yükümlü olduğu standart hükümler bütünüdür.

Bu şartlar, poliçedeki teminatların iskeletini oluşturur ve tüm şirketler için aynıdır. Teminat, sigortacının üstlendiği risktir ve genel şartlar sigortanın kapsamını belirlerken, hangi durumların teminat dışı olduğu ya da eklenebileceğini de açıklar. Söz konusu branşta sigortacı ve sigortalının hak ve yükümlülüklerini düzenlerken, hasar anındaki uygulama esaslarını detaylı belirtir. Her sigorta poliçesi söz konusu teminatın ilgili genel şarta bağlı olarak verildiği ifadesini içerir.

ree

İşte burada sigorta aracılığı yapanlara çok önemli sorumluluklar düşüyor. Sigortalının, bir sigorta teknik personeli gibi genel şartları detayı ile bilmesi beklenemez, temel kapsam ve istisnalar hakkında mutlaka bilgilendirilmeli, tazminat prensibinin nasıl işlediği konusu detaylı anlatılmalıdır. Bunun en iyi yolu da karşılıklı, yüz yüze yapılan bilgilendirmedir.


Genel şartlar her şirket için sabit ve söz konusu teminat için temel teşkil ederken, poliçelerdeki farklılıklar eklenen özel şartlar ve teminat genişletmelerinden (wording) kaynaklanır.


Poliçe okur yazarlığında temel terminolojiye aşina olmanın çok faydası var. Daha önce blogda paylaşmıştım, buradan ulaşabilirsiniz. Bazılarından tekrar bahsedeyim.

Sigorta Bedeli- Sigorta Poliçesi üzerinde yazan bedeldir. Hasar anında bu bedelin gerçek değerden eksik ya da yukarıda olması eksik veya aşkın sigorta uygulamalarını karşımıza çıkartır.

Teminat- Sigorta poliçesi üzerinde yazan, sigortacının üstlendiğini belirttiği risklerdir.

İstisna - Sigorta poliçesinde gerçekleştiği takdirde tazminat ödenmeyecek durumları ifade eder. Bazı poliçelerde teminat kısmında yazmayan her durum kapsam dışındadır (named perils poliçe) , bazılarında ise eğer istisnalarda yazmayan her durum kapsama dahildir (all risk poliçe) .

Muafiyet, herhangi bir zararda , zararın sigorta şirketi tarafından ödenmeyen ve toplam tazminat tutarından düşülecek (tenzil edilecek) tutardır. Bu sabit bir tutar olabileceği gibi, yüzdesel bir oran veya her ikisi de olabilir. Sağlık poliçelerinde ise muafiyet , söz konusu sağlık sorunu ve buna bağlı oluşan sorunların sigorta tarafından karşılanmadığı anlamında kullanılır (istisna)

Koasürans hem sigorta edilen riskin hem de söz konusu poliçeden ödenecek hasar tazminatının birden fazla sigorta şirketi tarafından paylaşılması anlamına gelir. Koasürans tarafları bazı hasarlarda ( mesela deprem, terör gibi) sigortalı ve sigortacı olabileceği gibi, genellikle o riske teminat veren sigortacıların ödenecek hasara da hisseleri oranında katılacağını ifade eder.

Prim - sigorta poliçesinin ücretidir. Net prim ve vergilerden oluşur, sigorta poliçesinin tipine göre peşin veya taksitler halinde ödenir.

Fiyat ise riskin priminin hesaplamasında sigortacının baz aldığı binde veya yüzde çarpandır. (Deprem fiyatı, kasko fiyatı gibi)

Sorumluluk sigortalarında limit, sigortacının söz konusu poliçeye giren bir tazminat ödemesinde üstlendiği azami tazminat tutarı anlamına gelir. (kişi başı veya olay başı gibi)


Temel poliçe okuryazarlığı sayesinde sigortacı için de iş daha şeffaf hale gelir; anlatması kolaylaşır, güven ilişkisi güçlenir. Aracı açısından ise süreç daha sağlıklı ilerler, yanlış anlaşılmalar azalır. Yani poliçe okur yazarlığı sadece bireysel değil, sektörel bir fayda yaratır. herkes üzerine düşeni doğru yerine getirdiğinde sigortanın özü olan güven ortamı yaratılmış olur.


Yolda Bakarız !

Bir sigorta poliçesine konu risk zaman içinde değişebilir, zaten sigorta şirketleri de riski değiştiren durumların önceden bildirilmesi halinde sigortanın yapabilirlikleri çerçevesinde önceden haberdar olmak ister (Hatırlayalım İyi Niyet Prensibi) hatta bazı durumlarda sigortalının istemeden atladığı durumlar için ek korumalar da sağlarlar. Ancak bunun her durum için geçerli olduğunu söyleyemeyiz. İşte tam da bu nedenle poliçe koşullarını sonradan değil, sigortayı yaptırmadan önce bilmek gerekiyor.


Poliçeyi sonra okuruz cümlesinin en söylenmemesi gereken yer , tekliflerin değerlendirme aşamasıdır. Yılarca sayfa sayfa prim, teminat kapsamı, limit, muafiyet karşılaştırmaları içeren detaylı teklifler hazırlayıp, teklifleri değerlendirmek üzere gittiğimiz sigortalılarımız, kapsam ve şart karşılaştırma sayfalarına bakmadan hemen icmal sayfasına gidip, geçen yıl ne ödemiş, bu yıl ne ödeyecek kısmına yoğunlaşırdı. Durum günümüzde de pek değişmedi.


“Rekabet arttıkça fiyat konuşulur, ama gerçek koruma kapsamdadır.”


Bu yıl içiniz rahat olsun, 2023 ve 2024 de yaşadığımızdan çok farklı bir 2026 geliyor. Daha iki yıl öncesine kadar kapasite bulamadığı için %70 lere razı gelinen zamanlar yaşanmış, primler artmışken bugün, sigorta jargonu ile kapasite fazlası (over capacity) dediğimiz, reasürans ve sigorta piyasasının her yerinden kapasitenin fışkırdığı bir dönemdeyiz ve rekabet bu yıl sigortalılarının lehine.


Böyle zamanlar teminat kapsamını geliştirip, iyileştirmeler, ek korumalar almak için mükemmel fırsatlar sunuyor. Rekabetin arttığı bir yılda sigortalıların en büyük avantajı, bilgili seçim yapabilmek. Lütfen rekabetten bu yönde faydalanın ve tekliflerde prim icmalinden çok kapsam sayfalarına yoğunlaşın.



ree

Fiyat Savaşlarının Gölgesinde Kaybolan Gerçek Koruma

Sigortalılar çoğu zaman “en düşük prim” arayışına yöneliyor; ancak bu yaklaşım, poliçenin gerçek değerini oluşturan kapsamı ikinci plana itiyor.

Oysa sigorta, bir fiyat ürünü değil; bir koruma mimarisi.


Sigorta poliçesi bir makbuz , sigortaya ödenen prim ise havaya atılmış para değildir. Sigorta bir risk yönetimi ve risk transferi aracı, işletme planlamasının ve şirketlerin finansal sürdürülebilirlik mekanizmasının ayrılmaz bir parçasıdır. Satın alma ya da muhasebe departmanlarının değil, risklerin asıl sahibi ve karar verici olan yönetim kurulu, üst düzey yönetim, finans ve risk yöneticilerinin sorumluluğudur.


Unutmayın!

Prim, riskin fiyatıdır; kapsam ise riskin yönetimi.

Poliçe okur yazarlığı sigortalı , sigortacı ve aracı kurum için daha şeffaf ve sürdürülebilir bir sigorta deneyimi sunar.

Kapsamı doğru seçen sigortalı, hasar anında “poliçe okuma” stresine girmez.


Yolda ya da hasar sonrasında bakmayın, yola çıkmadan bakın, her şeyi bilmek zorunda değiliz, bilmiyoruz da zaten, o yüzden sorun, anlattırın, kararlarınızı anlayarak ve farkında olarak verin. “Ucuz poliçe” yerine “doğru poliçe”yi seçin. Sonra çok geç olmasın!




İlgili blog yazıları

Yorumlar


bottom of page