top of page

ENERJİ ve YAŞAM KAYNAĞI "SU" HES SİGORTALARI (Yeşil Seri-5)



İnsanlık ve yaşamın temel taşı olan su, hayatın kaynağı ve geleceğimizin teminatı.


İnsanlar antik çağlardan beri sudan tahıl öğütme ve sulamada faydalandı. Roma İmparatorluğu döneminde su çarkları yaygın olarak kullanıldı. Su gücü, tarih boyunca değirmenler ve sulama sistemlerinde kullanılmış olsa da, suyun gücünü kullanarak mekanik ve elektrik enerjisi üretme fikrinin gelişimi ve modern hidroelektrik santrallerin temelleri 19. yüzyıla dayanıyor. Michael Faraday'in 1831’deki elektromanyetik indüksiyon prensibini keşfi jeneratörlerin temelini oluşturdu. 1882’de ABD’nin Wisconsin eyaletinde Fox River üzerinde kurulan hidroelektrik santral, ticari amaçla elektrik üreten ilk tesis oldu.


Yeşil Serinin 5. yazısında konumuz Hidroelektrik Santralleri kısaca HES'ler.


Hidroelektrik enerji, yenilenebilir ve sürdürülebilir bir kaynak olarak günümüzde küresel elektrik üretiminin yaklaşık %16’sını sağlıyor ve kömür ile doğal gazdan sonra üçüncü en büyük enerji kaynağı konumunda. Hidroelektrik enerjisi su döngüsü sürekli devam ettiğinden yenilenebilir bir enerji kaynağı ve fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında çevreye daha az zarar veriyor.

Baz yük sağlama kapasitesine sahip olduğundan günün her saatinde düzenli enerji üretimi yapabilen HES'ler depolama avantajı ile suyu barajlarda tutarak ihtiyaç olduğunda enerji üretimi ayarlanabilmesine de olanak veriyor. Diğer taraftan su rezervleri tarımsal sulama ve içme suyu kaynağı olarak kullanılıyor.


Son 20 yılda hidroelektrik kapasitesi çeşitli HES'lerle %70 oranında artmış, ancak RES ve GES'lerin büyümesi HES'lerden daha hızlı.


Dünyadaki en büyük HES projelerine bakalım;

  • Üç Boğaz Barajı (Çin) – 22.500 MW kapasitesiyle dünyanın en büyük hidroelektrik santrali.

  • Itaipu Barajı (Brezilya-Paraguay) – 14.000 MW kapasiteye sahip ve Güney Amerika’nın en büyük enerji üreticilerinden biri.

  • Baihetan Barajı (Çin) – 16.000 MW kapasitesiyle Çin’in en büyük ikinci hidroelektrik santrali.

  • Guri Barajı (Venezuela) – 10.235 MW kapasitesiyle Venezuela’nın elektrik ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor.

  • Grand Coulee Barajı (ABD) – 6.809 MW kapasitesiyle ABD’nin en büyük hidroelektrik santrali.

(Çin, Tibet Özerk Bölgesi’nde dünyanın en büyük hidroelektrik santralini inşa etmeyi planlıyor. Bu santral, Üç Boğaz Barajı’nın üç katı kadar elektrik üretme kapasitesine sahip olacak)


Türkiye’de hidroelektrik santraller, toplam 32.180 MW kurulu güce sahip ve genellikle Fırat, Dicle ve Çoruh gibi büyük nehirler üzerinde konumlanmış durumda.

  • Atatürk Barajı ve HES (Şanlıurfa) – 2.405 MW kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük hidroelektrik santrali.

  • Karakaya Barajı ve HES (Diyarbakır) – 1.800 MW kapasitesiyle Fırat Nehri üzerindeki en büyük ikinci santral.

  • Keban Barajı ve HES (Elazığ) – 1.330 MW kapasitesiyle Türkiye’nin en eski büyük hidroelektrik santrallerinden biri.

  • Ilısu Barajı ve HES (Mardin) – 1.209 MW kapasitesiyle Dicle Nehri üzerindeki en büyük santral.

  • Altınkaya Barajı ve HES (Samsun) – 703 MW kapasitesiyle Karadeniz Bölgesi’ndeki en büyük hidroelektrik santral.

  • Deriner Barajı ve HES (Artvin) – 670 MW kapasitesiyle Türkiye’nin en yüksek barajlarından biri.

  • Yusufeli Barajı ve HES (Artvin) – 548 MW kapasitesiyle yeni tamamlanan büyük projelerden biri.


Türkiye’de HES'lerin gelişimi, Cumhuriyet döneminde hız kazandı. Atatürk Barajı (1983) ve Karakaya Barajı (1987) gibi büyük projeler, ülkenin enerji ihtiyacını karşılamak için inşa edildi. Ülkemizde HES'ler toplam elektrik üretiminin %20-25’ini karşılıyor ve su rezervlerine bağlı olarak yıllık bazda değişiklik gösterebiliyor.


Genellikle barajlar, nehirler veya su akışını kontrol eden sistemler kullanılarak enerji üretimi sağlayan HES'ler üç ana kategoriye ayrılıyor:


  1. Suyun büyük rezervuarlarda tutulup, kontrollü şekilde serbest bırakılarak türbinleri döndürdüğü Barajlı HES.

  2. Baraj gerektirmeyen, doğal nehir akışını kullanarak türbinleri döndüren Akarsu Tipi HES

  3. Fazla enerji olduğunda suyu yukarı pompalayan ve ihtiyaç duyulduğunda aşağıya bırakılarak enerji üretimi sağlayan Pompa Depolamalı HES


Tanımlar farklılık gösterse de, Enerji Bakanlığı 30 megavatın (MW) üzerinde kapasiteye sahip tesisleri Büyük HES, 100 kilovat ile 10 MW arasında elektrik üreten projeleri Küçük HES,

100 kilovata kadar olanları da Mikro HES olarak tanımlıyor.


Kurulu güce ve proje özelliklerine bağlı olarak değişen akarsu tipi HES’lerin inşaat süreleri proje büyüklüğüne, arazi koşullarına ve teknik gereksinimlere göre değişiyor. Genel olarak; 50 MW altı projeler için 38 ay, 50-100 MW arası projeler için 44 ay ve 100 MW üzeri projeler 60 ay olarak belirtiliyor. Baraj tipi HES'lerde ise inşaat süreleri projenin büyüklüğüne, konumuna ve mühendislik karmaşıklığına bağlı olarak küçük ölçekli projeler (50 MW altı): 3-5 yıl, Orta ölçekli projeler (50-500 MW): 5-7 yıl ve büyük ölçekli projeler (500 MW+): 7-10 yıl veya daha fazla olabiliyor. (Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu -EPDK tarafından belirlenen referans sürelerdir)


Buradan da anlaşılacağı üzere HES'ler, büyük ölçekli altyapı projeleri olduğundan, hem inşaat hem de uzun yılları bulan operasyon sürecinde çeşitli risklerle karşı karşıyalar. Bu yüzden, operasyonel güvenliği sağlamak, yatırımcıları korumak, doğal afetler, teknik arızalar veya çevresel risklerden doğacak zararı en aza indirmede sigorta kritik bir öneme sahip.


Risk Grupları

HES'lerde en sık karşılaşılan sigortalı olaylar genellikle doğal afetler, mekanik arızalar ve işletme kesintileri. HES’ler su kaynaklarına bağlı olduğu için aşırı yağışlar ve nehir taşkınları büyük hasarlara yol açabiliyor. Özellikle dağlık bölgelerde kurulu santrallerde heyelan ve toprak kaymaları ciddi altyapı zararlarına neden oluyor.


Mekanik ekipmanlarda ani kırılmalar veya aşınmalar, türbin ve jeneratör arızaları üretim kesintileri diğer mekanik riskler. Elektrik şebekesi arızaları veya su seviyelerindeki ani değişimler, santralin çalışmasını durdurabiliyor, trafo merkezlerinde veya elektrik sistemlerinde meydana gelen yangınlar, büyük zararlara neden olabiliyor.



HES'ler yenilenebilir enerjinin önemli kaynaklarından biriyken diğer taraftan nehirlerin doğal akışını değiştirerek sucul yaşamı ve göç yollarını etkilemeleri, baraj göllerindeki tortu birikiminin su kalitesini olumsuz etkilemesi ve büyük ölçekli projelerde arazi kaybı ve zorunlu yer değiştirmelere neden olduklarından yerel halkların direnişiyle de karşılaşabiliyorlar.


Terörizm özellikle altyapı güvenliğinin endişe kaynağı olduğu bölgelerde HES için bir risk oluşturabilir. Barajları, elektrik santrallerini veya iletim hatlarını hedef alan fiziksel saldırılar, kritik altyapı, kontrol sistemlerini devre dışı bırakabilecek veya su akışını manipüle edebilecek siber tehditler, iç güvenlik ihlalleri veya tesise erişimi olan kişiler tarafından yapılan sabotajlar ve bunlardan kaynaklanan finansal zarar risklerini de ekleyelim.

Terör ve sabotaj riskinin ötesinde HES'ler için diğer bir risk de savaş.


Sigorta Çözümleri;

HES sigorta piyasası, yenilenebilir enerji yatırımlarının büyümesi ve iklim değişikliği kaynaklı risklerin artması nedeniyle giderek daha fazla önem kazanıyor.


HES'lerin kurulum süreleri uzun ve maliyetli, ancak sonrasında ömürleri uzun ve enerji üretim maliyetleri oldukça düşük. HES projeleri, iklim değişikliği ve sürdürülebilir enerji politikaları nedeniyle sigorta şirketlerinin ilgisini çeken bir alan. Sigorta kapsamları sel, heyelan, türbin arızaları ve su kaynaklarının azalması gibi riskleri değerlendirerek oluşturuluyor ve finansal sürdürülebilirlik açısından sigorta edilerek alınarak yatırımcıların riskleri minimize ediliyor.


Türkiye’de ve dünyada HES projeleri için sigorta çözümleri, doğal afetler, mekanik arızalar, işletme kesintileri ve çevresel etkiler gibi riskleri kapsayacak şekilde sunuluyor.


İnşaat aşamasında

  • İnşaat Tüm Riskler (CAR) HES'in kurulum aşamasında alınan inşaat sürecinde oluşabilecek beklenmedik hasarlar, doğal afetler (deprem, sel, heyelan), malzeme hataları, iş kazaları gibi riskleri kapsar.

  • DSU ( Delay in Start up) Başlangıçta Gecikme- HES Projelerinde doğal afetler (seller, depremler, toprak kaymaları), İnşaat gecikmeleri (mühendislik hataları, tedarik zinciri aksaklıkları) ve düzenleyici veya çevresel zorluklar (hükümet müdahaleleri, ekolojik kaygılar) nedeniyle proje planlanan zamanda tamamlanamayıp, operasyona başlama geciktiğinde DSU sigortaları devreye giriyor. En büyük DSU hasarlarından biri, 2018 yılında inşaat sırasında şiddetli sel baskınına uğrayan Kolombiya'daki Hidroituango hidroelektrik barajı. Sigortacılar için öngörülen maliyetin yaklaşık 1,4 milyar dolar olduğu tahmin edilen bu hasar tarihteki en önemli mühendislik hasarlarından biri olarak anılıyor.

  • Üçüncü Şahıs Sorumluluk ve İşveren Mali Sorumluluk sigortaları

  • Nakliyat ( Proje Kargo) ve Nakliyata bağlı gecikme sigortaları

  • Terörizm, Sabotaj veya daha geniş kapsamlı Politik Şiddet(*)


Operasyon Aşamasında

  • HES’ler özellikle sel, taşkın ve heyelan riski taşıyan bölgelerde bulunduğu için sabit kıymet sigortası kritik öneme sahip. Ani su baskınları, toprak kaymaları ve aşırı yağışlardan kaynaklı hasarlar bu sigorta ile teminat altına alınır. Akarsu tipi HES lerde suyun regulatöre taşındığı kanal veya boru hatlarının başta heyelan olmak üzere sigortalarının çok dikkatli yapılması gerekiyor. Diğer bir konuda HES de üretilen enerjinin şebekeye taşınmasında kullanılan direkler ve kablolar ( iletim hatları) yine yatırımcının sorumluluğunda, ancak bu konu pek çok poliçede istisna ya da düşük limitlerle sigorta ediliyor

  • Makine Kırılma Sigortası- Türbinler, jeneratörler ve diğer kritik ekipmanların sigorta edildiği bu poliçe ani ve beklenmedik arızalar, mekanik hatalar ve işletme hataları gibi durumları kapsar.

  • Kar Kaybı (Gelir Kaybı Sigortası) HES’in çalışamaz hale gelmesi durumundaki finansal kayıplar ile üretim kesintileri, arıza sonrası gelir kaybı ve şebekeye enerji sağlayamama gibi riskleri kapsar.

  • Performans kaybı - HES'lerin performans sorunlarıyla ilişkili finansal riskleri azaltmak için tasarlanmış özel sigorta çözümleri vardır. Bazı sigortacılar hidroelektrik operatörlerini yetersiz su seviyeleri nedeniyle gelir kaybına karşı koruyan endeks tetiklemeli bir sigorta ürünü sunmaktadır. Diğer taraftan "Parametrik Sigorta" hidroelektrik santraller için nehir akışı önceden tanımlanmış seviyelerin altına düştüğünde tazminat ödenmesini sağlıyor. Bazı sigorta piyasaları ise hidroelektrik tesisleri de dahil olmak üzere enerji santralleri için daha geniş teminatlar sunabiliyor.

  • Çevresel Risk Sigortaları- HES’in nehir ekosistemine veya çevresel sürdürülebilirliğe zarar vermesi durumunda ortaya çıkan yükümlülükler, kirlilik, su kaynaklarının bozulması, biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi gibi durumları kapsar.

  • Terörizm, sabotaj veya Politik Şiddet sigortaları (*)

  • Siber Risk Sigortaları

  • Üçüncü Şahsı Mali Sorumluluk ve İşveren Mali Sorumluluk.


(*) HES leri savaş riskine karşı sigorta etmek mümkün. Standart sigorta poliçeleri, savaş ve benzeri olağanüstü durumları istisna olarak kabul eder. HES’ler için savaş dahil sigorta çözümlerini

  • Baraj gövdesi, türbinler, jeneratörler ve enerji iletim hatları gibi kritik altyapının savaş nedeniyle zarar görmesi durumunda devreye giren fiziksel hasar teminatı

  • Savaş veya çatışmalar nedeniyle enerji üretiminin durması sonucu oluşan gelir kaybı

  • HES tesislerine yönelik sabotaj, bombalama veya siber saldırılar

  • Hükümet müdahaleleri, kamulaştırma veya savaş nedeniyle yatırım kayıplarını teminat altına alan Politik Risk Sigortaları olarak özetleyebiliriz.


HES Sigortalarında yerel çözümler sınırlı. Türkiye’de HES sigorta piyasası, yerel ve uluslararası sigorta şirketleri tarafından şekillendiriliyor. Yurtdışındaki piyasalar genellikle yüksek muafiyetler öneriyor. HES sigortalarında yaygın istisnalara gelince ; öngörülebilir bakım eksiklikleri , yasal düzenlemelerden kaynaklanan kayıplar (örneğin, devletin enerji politikalarındaki değişiklikler nedeniyle oluşan zararlar) Çevresel zararlar (bazı poliçelerde su kaynaklarının kirlenmesi veya ekosistem değişiklikleri sigorta kapsamı dışında tutulabilir) ve savaş, terör ve halk hareketleri (bazı sigorta poliçeleri, grevler veya siyasi olaylardan kaynaklanan zararları hariç tutabilir).


Büyük Hasarlar ;

Dünya tarihindeki en büyük baraj felaketleri, genellikle mühendislik hataları, aşırı yağışlar, deprem gibi doğal afetler veya bakım eksiklikleri nedeniyle meydana gelmiş.

  • Banqiao Barajı (Çin, 1975) – Aşırı yağışlar nedeniyle çöken baraj, yaklaşık 171.000 kişinin ölümüne ve büyük çaplı yıkıma neden olmuş.

  • Vajont Barajı (İtalya, 1963) – Heyelan sonucu baraj gölü taşarak 2.000’den fazla kişinin ölümüne yol açmış.

  • Malpasset Barajı (Fransa, 1959) – Yapısal zayıflık nedeniyle çöken baraj, 423 kişinin ölümüne ve büyük yıkıma neden olmuş.

  • St. Francis Barajı (ABD, 1928) – Mühendislik hataları nedeniyle çöken baraj, 431 kişinin ölümüne yol açmış.

  • Teton Barajı (ABD, 1976) – İnşaat hataları nedeniyle çöken baraj, büyük ekonomik kayıplara neden olmuş.


HES'ler, yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alsa da, bazı çevresel ve sosyal etkileri nedeniyle yerel halk ve çevre aktivistleri tarafından direnişle karşılaşabiliyor. HES projelerine yönelik başlıca endişeleri sıraladığımızda

1- Ekosistem Üzerindeki Etkileri

• Nehirlerin doğal akışını değiştirerek su ekosistemlerini bozabilir.

• Balık türleri ve diğer su canlılarının yaşam alanlarını daraltabilir veya yok edebilir.

• Baraj göllerinde biriken organik maddelerin çürümesi sonucu metan gazı açığa çıkabilir, bu da küresel ısınmaya katkıda bulunabilir.


2- Sosyal ve Ekonomik Etkiler- Bu tür projeler, enerji üretimi açısından önemli olsa da, tarihi ve kültürel mirasın kaybı konusunda tartışmalara yol açıyor. Baraj inşaatları nedeniyle yerleşim yerleri sular altında kalabilir, insanlar evlerinden ayrılmak zorunda kalabilir. Türkiye’de Yusufeli Barajı ve HES nedeniyle ilçe merkezi ve 7 köy su altında kaldı. Yerleşim yerleri modern bir bölgeye taşındı, ancak eski Yusufeli’nin anıları maketlerle yaşatılmaya çalışılıyor. Birecik Barajı’nın inşasıyla tarihi Halfeti ilçesi su altında kaldı. Bölgenin bir kısmı baraj gölü turlarında görülebiliyor, suyun içinde kalan cami minaresi ise sembolik bir görüntü oluşturuyor. Ilısu Barajı nedeniyle tarihi Hasankeyf ilçesi büyük ölçüde su altında kaldı. Binlerce yıllık mağaralar, kale ve tarihi yapılar taşınarak korunmaya çalışıldı. Fırat Nehri üzerindeki baraj projeleri nedeniyle Zeugma Antik Kenti’nin bir kısmı su altında kaldı. Mozaikler ve tarihi eserler kurtarılarak müzeye taşındı.

• Tarım sektörünün su kaynaklarının değişmesi nedeniyle karşılaştığı zorluklar

• Su kaynaklarının kontrolünün özel şirketlere geçmesi konusunda yerel halkın endişeleri.


Sürdürülebilirlik


Dezavantajlarına karşın; ilk yatırım yapıldıktan sonra, HES enerji üretiminin ana kaynağı su olduğundan üretim maliyeti oldukça ucuz. Hidroelektrik, özellikle gelişmekte olan ülkelerde elektrik erişimini genişletmek için uygun maliyetli bir seçenek olarak görülse de gelişmiş ekonomilerde hidroelektrik santrallerin yaşlanması nedeniyle üretim payının azaldığı, son yıllarda GES ve RES yatırımları hızla artarken, HES'lerin daha yavaş bir büyüme gösterdiği belirtiliyor.


HES'lerin ömrü, bakım kalitesine, kullanılan malzemelere ve çevresel koşullara bağlı olarak

Türbin ve jeneratörlerin ömrü: 25-50 yıl (bakım ve yenileme ile uzatılabilir), beton baraj gövdeleri (setler): 50-100 yıl (bazı büyük barajlar 200 yıl kadar dayanabilir) ve elektrik iletim sistemleri: 30-40 yıl (düzenli bakıma göre) aralığında değişiyor. (Sarıyar HES gibi bazı santraller 65 yıldan fazla süredir çalışıyor ve türbinleri yenilenerek ömürleri uzatılıyor)


Güneş ve rüzgâr enerjisi gibi daha düşük çevresel etkiye sahip yenilenebilir enerji kaynakları giderek daha fazla tercih ediliyor. Sürdürülebilir enerji politikaları doğrultusunda, HES projelerinin çevresel etkileri azaltılarak devam etmesi mümkün olabilir.

Yerel halkın direnişi ve ekolojik hassasiyetler nedeniyle bazı projelerin iptal edilmesi veya revize edilmesi gerekebiliyor. Hatta bazı platformlarda HES projeleri yerine daha sürdürülebilir enerji çözümlerine yatırım yapılması gerektiği savunuluyor.


Su gücünden faydalanarak enerji üretmede yeni trend ise Pompa depolamalı HES'ler . Bu santraller, alt ve üst rezervuarlar arasında suyun hareketini kullanarak enerjiyi depoluyor ve talep arttığında elektrik üretiyor. Türkiye'de pompa depolamalı hidroelektrik santraller (PDHES) henüz yaygın değil, ancak bu teknolojiye yönelik çalışmalar ve yatırımların artacağı, enerji depolama teknolojileri ve pompa depolamalı HES projeleri üzerine çeşitli araştırmalar ve raporlar hazırlandığı ve enerji depolama ihtiyacının yükselmesiyle birlikte, PDHES projelerinin gelecekte daha fazla önem kazanacağı belirtiliyor. Çünkü dünyada su kaynakları azalıyor ve suyu akarsuya geri vermek yerine , ölçülü şekilde depolayarak aynı suyu tekrar tekrar enerji üretme fikri baskın çıkıyor.


"SU"

Dünyadaki tüm canlılar, varlıklarını sürdürebilmek için suya bağımlıdır. Tarih boyunca medeniyetler su kaynaklarının etrafında şekillenmiştir. Nil, Fırat, Ganj gibi büyük nehirler, insanlığın gelişimine yön vermiştir.


Suyun önemine ve gelecekteki Su Savaşları'na Geleceğin Savaş Nedeni- Su başlıklı yazımda değinmiştim.

Ekosistemlerin devamlılığı su döngüsüne bağlıdır. Okyanuslar, göller, nehirler ve yer altı suları, gezegenin biyolojik çeşitliliğini destekler. Küresel su tüketiminin %70’i tarım sektöründe kullanılmaktadır. Sanayi ve enerji üretimi su kaynaklarını yoğun şekilde kullanır.


Su kıtlığı, günümüzde milyonlarca insanı etkileyen küresel bir kriz. İklim değişikliği, nüfus yoğunluğu ve kirlilik tatlı su kaynaklarını tehdit ediyor. Su hakkı temel bir insan hakkı olmakla birlikte dünya genelinde 2 milyardan fazla insan temiz suya erişimde zorluk yaşıyor.


Yeşil Seri'nin 5. yazısı "su kaynaklı enerji HES"ler ve sigorta çözümleri üzerineydi. Yeşil Dönüşümün gelecek yazısı "Jeotermal Enerji"


Herkese iyi çalışmalar.


Yeşil Seri Yazıları


İlgili Blog Yazıları



Comments


bottom of page