top of page

SİGORTACILIK GELECEĞİN MESLEĞİ' Mİ? (2)

Yazarın fotoğrafı: Zeynep TurkerZeynep Turker

Sigortacılık Mesleği hakkında konuşmaya devam edelim. Serbest Kürsü çağrıma gelen yorumlarda çok kıymetli tespitler olduğundan bahsetmiştim.


İlki aidiyet ve beklentiler: Patron-Çırak ilişkisi yeterli değil, istikrarlı ve güven veren bir duruş ve geleceğe birlikte yürüyebilme inancı beklentisi var. Bu sadece sigorta sektörü için değil, her iş alanı için geçerli. Her ne kadar "hazcı" dediğimiz nesil çoğunlukta olsa da haz sadece maddi imkanların yeterli olması anlamına gelmiyor. Bu konuda şirketlerin, yöneticilerin, insan kaynaklarının günümüz koşullarıyla uyumlu yeni İK politikaları geliştirmeleri ve günün şartlarına uyumlanmaları bekleniyor.


Nitelikli personel: Aslında bu herkesin ortak noktası. Nitelikli personel kavramı oldukça değişken. Kimine göre çok iyi ilişki yöneten, kimine göre çok iyi satış yapan, kimine göre hasarda hızlı destek veren... Tek başına hiçbiri nitelikli personel demek için yeterli değil.

Nitelik kavramını eğitim, teknik bilgiye hakim olmak, sorun çözmek, sosyallik, genel hal gibi pek çok özelliğin toplanması olarak tanımlayabiliriz.


Eğitim konusuna gelince karşımıza çıkan durum ise söyle: Sigortacılık bölümü mezunları temel prensipler, risk yönetimi ve temel branş derslerini almakla beraber, iş hayatına atıldıklarında teorilerin ürüne dönüştüğü aşamada rol alamıyorlar. Daha çok operasyonel servislerde şirketlerin hali hazırda raflarında olan ürünler, poliçe girişleri, hasar operasyon gibi görevlerde çalışıyorlar. Yabancı dil bilgisi olmayan personel için sigorta şirketlerinde kariyer fırsatları daha kısıtlı. Bölüm mezunları ürün geliştirme, hasar çözümleri geliştirme gibi sigortacılığın kalbi işlerde daha çok görev alabilirlerse teknik bilgilerini daha etkin kullanabilir ve daha çok değer yaratabilirler.


Sigorta teknik bir iş, çalışma esasları belli, kuralları var, prensipleri var, kendi dinamikleri var. Gelin görün ki, günümüzde en yaygın sigorta satış ağı olan acentelerin uzmanlıkları trafik, kasko, sonra sağlık, konut, DASK gibi branşlar. Bu branşlar, yıllardır pratiği oturmuş, neredeyse ezbere yapılan sigortalar. Çoğu sigortacılık mezunu çalışan da, bana göre, ekran sigortacılığı yapıyor. Karşılaştırmalı teklif alıyor, prim olarak hangisi daha uygunsa müşteri tercih ediyor.


Bugüne kadar karşılaştığım hangi acente personeline sorsam, kasko ana teminatını bilmiyor, ihtiyari mali sorumluluk nedir emin değil, istisna nedir fikri yok, muafiyet hesaplayamıyor, ferdi kaza genel şartı bilmiyor. Halbuki bir kasko, konut poliçesi birden fazla genel şart barındırıyor. Personelin bu bilgiye hakim olması gerekiyor. Diğer taraftan anlaşmalı servis ağını, komisyonunu, indirim oranlarını biliyor. Kısaca sadece satış yapılıyor, ne satıldığına dikkat edilmiyor. Sonuç, hasarda yükselen sesler.

Trafik sigortası dışında üretimi olmayan acentelerin çokluğu malumumuz. DASK, gibi koşulları belli zorunlu sigorta poliçesinde yapılmış hataları hepimiz acı şekilde tecrübe ettik. Geçtiğimiz günlerde bir acente personelinin teklif bulmamasından şikayetçiydi. Acentenin kendisi de dahil olmak üzere, neden teklif bulunamadığının arkasında yatan sebepleri araştırmamıştı. Risk bilgisi vermeden sadece birkaç sigorta bedeli ile teklif arıyorlardı. Aylardır burada paylaşıyorum, sigorta şirketleri risk bilgisi, yangın önlemleri, hasar geçmişi gibi gerekli UW bilgileri iletilmeden teklif çalışmıyor. Sonuç olarak eksik yönlendirme, zayıf teknik bilgi ile teklif alamayan personel başarısız, sigorta şirketi "teklif vermedi", yönetici de mutsuz ve şikayetçi oluyor.


Bölüm mezunları için en hızlı istihdam alanı acente ve brokerlar. Mezunların teknik bilgilerini kullanıp, farkındalıklarını artırarak çeşitli branşlardaki sigorta çözümlerinin satış ve hasarlarında görev almalarını sağlamanın yolu, sigorta aracılarının hizmet çeşitliğini artırmak ve bıkıp usanmadan teknik eğitim vermekten geçiyor. Birlikte projeler ürettiğimiz her yerde, yeni bir konunun çalışanları nasıl heyecanlandırdığına, motive ettiğine şahit oluyorum. Yaptığı işe ve tekniğe hakim olan, sigortalının ihtiyacını doğru anlar, detaylı bilgilendirir ve doğru çözümü yaratır. Sadece geleneksel branşlara dayalı satış konsantrasyonu nitelikli personel yetişmesine, bulunmasına, var olanın muhafaza edilmesine yeterli değil.


Bir diğer önemli konu da karlılık. Sektör kar üretebilsin ki, nitelikli personel yetiştirebilsin ve istihdam edebilsin. Geçenlerde bir sigorta şirketi genel müdürü ile sohbetimizde kendisi tabloyu çok net anlattı. "Çok beğendiğimiz bir personeli işe almak istiyoruz. Ama en düşük kira 25.000, ailesi, çoluğu çocuğu derken, hayatını rahatça sürdürebileceği seviyede maaş vermemiz gerekir ki, risk seleksiyonunu doğru yapsın, aklında başka sorunlar olmadan karar verebilsin, kendine, şirkete, sektöre ve ülke ekonomisine değer katsın. Ama sektör olarak karlı değiliz, hissedara hesap verirken maaşları masaya koyduğumuzda duyacaklarımız sürpriz değil "


Bir kısır döngü.


Bir yöneticim, yeni mezun veya transfer işe alımlarda mezun olunan üniversitelere çok önem verir, çalışanların ülkenin önde gelen üniversitelerinden olmasına dikkat ederdi. Önce ayırımcılık mı diye şüpheyle bakmıştım ama bir gün "bu üniversitelerden mezun olanlar arkalarında milyonları bırakıp, ülkenin en iyi eğitim kurumlarında eğitim gördüler. Bu hırs, disiplin ve başarıya ulaşmış insanların yapacağı iş de kaliteli ve etkili olur" diye gerekçesini paylaştı. Uzun yıllar lider ücret politikası izleyen bu şirket, seçilmiş iş gücüyle gerçekten sektöre değişimi getiren, yeni ufuklar açan yeniliklerin ve yaratıcılığın öncüsü oldu.


Mesleki eğitimi almış personeli "angarya" ile meşgul etmek, liderlik yerine patronluk yapmak ne çalışana ne de sektöre fayda sağlıyor. Yıllar önce devraldığım bir ekip yazdıkları her e-postaya beni de ekleyip, sonrasında gelen sorulara cevap vermiyor ya da aksiyonlara başlamıyorlardı. Dikkatimi çekti ve neden bu şekilde ilerlediklerini sordum. Aldığım yanıt 'Sizden önceki yöneticimiz bize neyi nasıl yapacağımızı söyler ya da kendisi yapardı' dediler. "Hımmm"

Hepsi iyi eğitimli, iş hayatında 5 yılı aşkın tecrübeye sahip, gönül rahatlığıyla iş devredebilecek kapasitedeydiler. Bunun üzerine beni eklemelerinin bilgim olması açısından faydalı olduğunu, ancak bildiklerini kullanarak yanıtlamaları ya da gerekli aksiyonu almaları gerektiğini, içinden çıkamadıkları bir durumda destek olacağımı, hata yaparlarsa da beraber çözeceğimizi söyledim. İlk zamanlarda taslaklarını getirdiler. Aramızdaki diyaloglar genellikle şu şekilde gelişirdi:

" Zeynep Hanım, bu cevabı yazdım, göndereyim mi? "

" Gönderebilir misin? "

" Gönderebilir miyim? "

Zaman içinde "gönderebilir miyim " sorusunu bana değil kendilerine sormaya, yazdıklarını tekrar kontrol etmeye, sadece akıllarına takılan yerlerle sınırlı, daha belirgin sorular la danışmaya ve destek aldıktan sonra, kendinden emin şekilde Gönder tuşuna basmaya başladılar.

Ekip çok kısa bir süre içinde inisiyatif kullanmaya başladı, cesaretlendi. Elbette hatalar da oldu, birlikte çözdük ve senenin sonunda bize verilen hedefi iki katına çıkararak çok başarılı bir seneye imza attık.


2024 sigorta sektöründe bilgi ve uzmanlığın en çok devreye gireceği dönem; umarım şirketler bu fırsatı değerlendirir ve nitelikli işgücünün potansiyelini, hem tatminkar gelirler hem de gelecek vaat eden kariyer hedefleri göstererek sürekli kılabilirler.


Çok sorulan ve gelecekte pek çok mesleği insanların elinden alacağı söylenen, sigortacılıkta da kullanılan AI (Yapay Zeka) konusuna ileride detaylarıyla değineceğim.


Bu keyifli ve renkli dünyayı yeni mezunlara tanıtmak için yorum ve mesajlarıyla katkıda bulunan ve bu girişimi beğenerek destekleyen herkese çok teşekkür ederim. Yıllarca emek verdiğim, bugünkü yaşantımı sağlayan sigorta sektörünün idealist bir emekçisi olarak, bu alandaki kariyerin kişisel gelişime katkılarını anlatmaya her zaman devam edeceğim.

Paylaşım açık serbest kürsü, sektöre gönül verenler olarak katkılarınızı bekliyorum.


Sevgilerimle






75 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page