top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

PROTECTION GAP - ÇÖZÜM: KOBİ'LER



Bu yıl Protection Gap'i ne çok duyduk değil mi?

Bugün, pek çok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de hem üretim hem de istihdamda kritik öneme sahip KOBİ'ler ve sigortadan bahsedelim.


2023 depremlerinden sonra en sık duyduğumuz tanımlardan biri de "Protection Gap- Koruma açığı " oldu.

Koruma açığı herhangi bir ülkedeki sigortalanmamış kayıpları tanımlıyor. Bu ekonomik güç, GSYH ve nüfustaki değişiklikler gibi birçok faktörün yanı sıra iklim değişikliği, siber tehlikeler, salgın hastalıklar veya teknolojik ve davranışsal gelişmeler gibi risklerden etkilenen dinamik bir açık.


Avrupa Birliği üyeleri için hazırlanan Dashboard , AB 'nin 1980'lerden bugüne yaşadığı büyük afetler ve koruma açıkları ile, gelecekteki koruma açıkları hakkındaki tahminlerini ülke ve risk bazında gösteren analizler yayınlamış. Koruma açığının azaltılması her ülkenin gündeminde.


Küresel Isınma Bir Yalan mı ? yazımda paylaştığım Munich Re'nin tablosunu hatırlarsınız. Doğal afetlerin bilançosu 2022 yılında 270 Milyar USD olmuş, bunun 110 Milyar USD'lık kısmı sigorta sektörü tarafından karşılanmıştı. Yandaki tabloda maviler sigortalı olayları gösteriyor ( %40) Kalan 160 Milyar USD ise ülkelerin ya da bireylerin kendi kaynakları ile karşılayacakları zarar miktarı (Koruma açığı %60).


2023 Şubat ayındaki depremlerinin mali bilançosu 105 ile 130 Milyar USD arasında ifade ediliyor, bu zararın sadece 5 Milyar doları sigortadan karşılandı. 105 Milyar'ı baz alırsak sadece %4'ü sigortalıydı- yani deprem sırasında koruma açığı %96 oldu.


2023 yılında düzenlenen sektör toplantılarının tümünde koruma açığının düşürülmesinin hedeflenmesi gerektiğinin altı çizildi. Gelişmiş ülkelerde bunun %50'ler seviyesinde olduğu, ülkemizde de sigortalılığın artmasıyla en azından %35'in hedeflenmesi gerektiği belirtildi.


Koruma açığı sadece sigortalılığın artırılmasıyla giderilemez. Bunun için en başta iklim değişikliğine sebep olan faktörleri azaltmak ve yok etmek hedeflenmeli. Hayat dışı sigorta korumaları, yıllık olarak yeniden fiyatlandırılan kısa vadeli sözleşmelerdir. Fiyatları, risk değişirse ayarlanır. Bu yıl tecrübe ettiğimiz gibi bazı olayların artan sıklığı/yoğunluğu göz önüne alındığında, sigortanın karşılayamaz hale gelmesi ihtimaline karşılık fiyatlar yeniden düzenlendi. Bu düzenlemeler zaman içinde tüketicileri sigorta yaptırmaktan caydıracak noktaya gelebilir- ki örneklerini de gördük-, bu da koruma açığını daha da artırabilir.


Bu durumda bir yol haritası belirleyip, artan doğa olayları karşısında korumasız kalmamak için sigorta yaptırmaya devam ederken, bir taraftan da riskleri yönetip, oluşabilecek zararları minimize etmeye çalışarak sigorta maliyetlerini dengede tutmak gerekiyor.


Büyük endüstrilerin finansal güçleri nedeniyle daha çok riski üzerlerinde tutmaları mümkün, bunun için risk yönetimi yatırımlarına kaynak ayırabiliyor ve riski kendi içlerinde yönetmeye daha çok odaklanabiliyorlar. Ama KOBİ'ler ve küçük işletmeler için durum ne yazık ki aynı değil.


TOBB KOBİ Araştırma ve Danışmanlık Merkezi Müdürlüğü'nün yayınladığı bilgilere göre (2020) Türkiye'deki tüm işletmelerin %99.8'i KOBİ'lerden oluşuyor ve KOBİ'ler toplam istihdamın %76.7'sini sağlıyor.


KOSGEB 2023 raporuna göre KOBİ'ler ihracattaki payı gitgide artıyor. 2021 yılında KOBİ’lerin %30,4 olan ihracattaki payo, 2021 de 6,7 Milyar $ artarak 67,6 Milyar $’a ulaşmış. 2021 yılında toplam ihracatın %2,5’ini mikro, %10,7’sini küçük, %17,2’sini orta ölçekli girişimler gerçekleştirmiş.


2023 depremlerinden sonra, bölgede faaliyet gösteren işletmelerin depremden önceki durumlarına dönmeleri için devlet pek çok destek paketi hazırladı ve duyurdu. Bugüne kadar deprem, sel ve yangınlardan etkilenenlere sağlanan desteğin parasal boyutunu bilmemekle birlikte, çoğu kamu bankalarından sağlanan kredilerden oluşan bu paketlerin finansmanı sonuçta milli servetimizden sağlanıyor. Desteklerin, iyileşme ve toparlanmaya etkisi ölçüldü mü bilmiyorum ama, sonuçta bu paralar geri ödenecek.


Deprem sonrası bölgedeki sigortasızlığa dikkat çekilmişti. Ama geçenlerde denk geldiğim bir haber var ki, sigortasızlığın boyutlarının çok endişe verici olduğunu gösteriyor: 1-7 Mart Deprem haftası kapsamında açıklamalarda bulunan TSB Başkanı Uğur Gülen, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olmasına rağmen sigortalanma oranının geçen yılın altında kaldığı, 100 Milyar doların üzerinde hasara sebep olacağı öngörülen Marmara Depremine karşın bölgede sigortalanma oranının yüzde 10 seviyesinde olduğu” uyarısında bulundu. %10 !


2021 yılında İstanbul 2 trilyon 202 milyar 156 milyon TL ile en yüksek GSYH'ye ulaştı ve toplam GSYH'den yüzde 30,4 pay aldı. Marmara Bölgesi'nin toplam payı ise % 45.47 olarak gerçekleşti Marmara Bölgesi'nin, Türkiye ekonomisindeki asıl ağırlığı sanayi, ticaret ve hizmetler alanında ve bu yönüyle Türkiye'de ilk sırada. Üretimin ve gelirin kalbi olan bu bölge, nüfus olarak da çok yoğun. Bölgeden elde edilen gelirin yaklaşık yarısının sanayiden geldiği bölgede yıllar içinde yaşanan doğal afetler sonrası sigortalılık oranının hala düşük olması her yerde dile getiriliyor. Peki bu oranın artması için ne yapılıyor?


Doğal afetler ve operasyon riskleri açısından bakıldığında, bana göre KOBİ'ler, en savunmasız durumdaki işletmeler. Diğer taraftan bir afet sonrası kalkınmanın ve yeniden canlanmanın başlayacağı yer de KOBİ'ler.


Gerek olduğu anda çeşitli ürünleri yapmak için çok büyük sermaye, devasa tesisler, uzun zaman ve çok sayıda çalışan gerek olmadan hızlıca faaliyete geçebilen, esnek bir yapıya sahip olan KOBİ’ler, ekonomilerin can damarı, vazgeçilmezleri.


Varlıkları bu derece kritik öneme sahip KOBİ'lerin sigorta konusundaki eksikliklerinin sebepleri olarak zayıf risk önlemleri, yetersiz bilgi, düşük sigorta bilinci, finansal yeterlilik, yatırım bütçelerinin düşük olması, ekonomik koşullar, krediye bağımlılık gibi faktörleri sıralayabiliriz.


Kobiler genellikle tek çatı altında faaliyet göstermeleri nedeniyle, bir afetten tamamen etkileniyorlar, çoğu da afet sonrası faaliyete son vermek, hatta ticari hayata veda etmek zorunda kalıyor.

KOBİ Sigorta çözümlerine bakıldığında, çoğu zaman eleştirdiğim dar kapsamlı, yetersiz limitli paket poliçeleri görüyoruz. Kar Kaybı genellikle sağlanmıyor, ya da düşük ve sabit bir bedelle iş durması teminatı veriliyor, İşveren Sorumluluk limitleri gerçek hayatta ödenen tazminatların yakınından geçmiyor. Üstelik bu paket poliçeler KOBİ'nin pek çok yatırım yapması gerektiğini belirten özel şart maddeleri de içeriyor (Subjectivities). Eksik sigorta en büyük sorunlardan biri. Biliyoruz ki, sigortayı anlamada en önemli tecrübe hasar; eğer bilinçli bir sigorta etme süreci yaşanmamışsa ya da -sonuçta- bir fayda sağlamıyorsa, KOBİ'ler sigortaya nasıl güvenecekler?

Sektör, "KOBİ'ler çok kıymetli, sigortalılık oranı düşük" gibi beyanları veriyor vermesine de, sigortalılığın artması yönünde KOBİ'lere ne kadar destek olduğu ya da teşvik ettiğine baktığımızda, pek aksiyon görmüyoruz.


Plastik, kimya, orman ürünleri gibi daha riski endüstrilerde faaliyet gösteren KOBİ'lerin ise başta yetersiz risk önlemlerinden kaynaklanan ciddi bir sigorta edilmeme sorunu da var. Bugün plastik alanında çalışan bir KOBİ için sigorta şirketlerinden teklif isteseniz, "Risk kabul esaslarımız gereği teminat veremiyoruz" cevabını alırsınız.


Devlet her afet sonrası, sonraki yıllarda yükü tüm ülke için çok daha ağırlaşacak krediler veya destekler yerine risk yatırımı ve sigorta harcamalarına destek vererek, proaktif bir yaklaşımla sigortalılığın artmasına katkıda bulunabilir. Devlet ve sigorta şirketleri işbirliği ile risk yönetiminde akredite uzmanlarının yetkileri ve fonksiyonları genişletilerek, sigorta bilinci arttırılabilir; risk yönetimi yatırımları desteklenip, bu sayede KOBİ'lerin sigorta edilmeleri sağlanarak yıllar içinde koruma açığının azaltılmasına öncülük edilebilir.


Sigorta sektörü biriktirdiği hasar deneyimleri ile uluslararası know-how ve yerel mevzuatlardaki uygulamalara çok hakim, kayıtlarında inanılmaz veri var. KOBİ'lerin rehberliğe ihtiyacı var. Sigorta şirketleri tavsiye vermenin ötesinde, birlikte hareket ederek, kaynak sağlayarak KOBİ'lere müthiş katkılar sağlayabileceği gibi, devletle yapacakları işbirliği, fikir alışverişi ve karşılıklı teşvik programlarıyla sorunun çözümünde en önemli aktör olabilirler.


Her endüstri için geçerli temel risk önlemlerinin yanı sıra, faaliyete özel risk önlemlerinin alınması, bunun için yatırımlara parasal katkıda bulunulması, sigorta kapsamlarının ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmesine önayak olunarak ticari yaşamın sürekliliği sağlanabilir. Düzenli denetim ve gözlemle sistematiğinin oluşturularak, sürekliliğin sağlanması ve Kazan-Kazan (win-win) yaratılması bence hayal değil.


Sigorta açığını kapatmak için işe KOBİ'lerden başlanmalı. Böyle bir proje olsa bir dakika düşünmeden gönüllü olurum.


Hepimize kolaylıklar dilerim.







68 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page