"HERKES KENDİ KALBİNİN EKMEĞİNİ YER" 2025 GERİDE KALIRKEN
- Zeynep Turker

- 14 saat önce
- 4 dakikada okunur

Bir yılı daha kapatırken kendime soruyorum: İçime sindi mi?
Yaptıklarıma, söylediklerime, öğrendiklerime, gösterdiğim cesarete, koruduğum sınırlara, kurduğum ilişkilere… Hepsine tek tek bakıp içimde bir yerlerde tartıyorum.
Kahvemi alıp yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda niyetim 2025’i anlatmak, “neler yaptım?” listesi çıkarmak değil, içimden geldi gibi geride bırakacağımız 2025'in kalbimde bıraktıklarını paylaşmak
.
Bu yıl hepimizi sınadı.
Üzücü olaylar yaşandı, kaygılarımız büyüdü, belirsizlikler çoğaldı. Her sabah yeni bir sürprize hazırlıklı uyanmak zorunda kaldık.
Gündem, hayat, iş, dünya… Hepsi aynı anda üzerimize geldi.
Böyle bir ortamda pozitif kalmak, üretmek, anlatmak, öğrenmek…Kolay değildi.
Ama tam da bu yüzden değerliydi.
Bu yıl çok şey oldu. Çok okudum, çok yazdım, çok koştum, çok konuştum.
Bazen aynı gün içinde toplantıdan toplantıya, etkinlikten etkinliğe koştururken çok şey öğrendim.
Anlatılanlar, öğretilenler, sosyal medya aktiviteleri, eğitimler, yazdığım her yazı için yaptığım araştırmalar, tanıştığım yeni insanlar, açılan yeni ufuklar…
Hepsi bana hem profesyonel hem insani olarak çok şey kattı. Hepsi çok kıymetli kazanımlar.
Mesleği anlatmak için çıktığım yol, verdiğim emek, sigorta kavramını sadeleştirme çabam, risk yönetimini bir kültür olarak aktarma isteğim…" Bunu okudum ve şimdi anlam kazandı" " demek ki bu hesap böyleymiş" " sayenizde bu mesleğe olan sevgim arttı" " sigortacılığa hiç böyle bakmamıştım" mesajlarıyla ödüllendirildi.
2025'i “değişim–dayanıklılık–düzenleme” ekseninde okuyup, sektörümüzün ana harcı olan “güven” temasını hem mevzuat hem de günlük hayat örnekleriyle bağlamaya gayret ettim.
Deprem, afet ve “koruma açığı” içerikleriyle toplumsal dayanıklılık;; iklimin artık “istisna değil yeni normal” oluşu; bunun sigorta/risk yönetimine etkilerini paylaştığım Yeşil Seri ile yeşil dönüşümün zorunluluk/fırsat ikilemi ve İklim Kanunu ve sigortaya etkileri gibi doğrudan politika–sigorta bağlantılarından sıkça bahsettim.
Yeni dağıtım/ürün trendleri: gömülü sigortacılık, influencer ekonomisi ve niş ürünler;“bilgi hijyeni” ve dijital riskler; kutuplaşma/öfke ekonomisi gibi hayatımızı etkileyen dönüşümlerin sigorta ve risk ilişkilerine değindim.
Mevzuat ve düzenlemeler sadece kuralları değil, kültürü de değiştiriyor. Bir yandan teknik; bir yandan da etik, şeffaflık ve “bu sektörün dili nasıl olmalı?” sorusunun cevabı aslında. Zor olan güven inşa etmek. Düzenlemeleri iyi anlamının yolu "neydi ne oldu" yu iyi bilmekten geçiyor. Mevzuat & düzenlemelerle “standart, şeffaf, sigortalı lehine” çerçeveler; yönetmelikler üzerine “rehber” olması amacıyla uygulama birliği/standartlar ve sigortalı kazanımlarına dair yorumlarımı aktardım.
Yıl içinde geleneksel sigorta branşlarının temel çalışma prensipleri, sigortanın yapı taşları ve son çeyrekte “Sigorta Yenileme Rehberi” serisi ve poliçe okuryazarlığı vurgusuyla sigorta yönetimini “son dakika” değil, riskin yeniden tanımlandığı bir süreç olarak konumladığım paylaşımlar yaptım.
Güncel olaylar üzerinden “risk kültürü”: yangın, güvenlik, sorumluluk ve etik, güven–hesap verebilirlik–liyakat” gibi değerler; kurum, liderlik ve toplum davranışı bağlantılarına odaklandım.
Bu yıl beni en çok besleyen şeylerden biri de sahada dinlemek oldu. Her biri çok özel “sektör mutfağı” olan kurumlar. Bazen reasüransın kapasite konuşmaları, bazen dönüşümün “etik” tarafı, bazen de çok basit görünen ama hayati bir soru: “Bu teminat gerçekten çalışıyor mu?” Ortak akıl, birliktelik, entegrasyonu takip etmek için sık sık ziyaretler yaptım, kurumları ve fonksiyonlarını tanıtmak amacıyla yazılar, postlar yayınladım ve sosyal medya aracılığı ile daha çok kişiye ulaşmasını hedefledim. Yeni tanıştığım insanlar, kurduğum profesyonel ilişkiler, birlikte ürettiğim ekipler ufkumu genişletti.
Benim için network, kartvizit değiş tokuşu değil; aynı heyecanı taşıyan, aynı sorumluluk duygusuyla çalışan, aynı iyi niyetle yola çıkan insanlarla yan yana durmak. 2025 de katıldığım her etkinlik, her eğitimde birilerinin gözünde bir ışık yandığını görmek beni yeniden inşa etti diyebilirim. Her sunum, her panel, her eğitim… Hepsi beni geliştirdi .
Bazen bir cümlenin, bir örneğin, bazen de sadece bir tebessümün insanlara nasıl dokunduğunu görmek, “anlatma ve paylaşma” hevesimi daha da besledi.
Gelen takdirler, mesajlar, paylaşımlar…
Hepsi birer “devam et” işareti...
Sosyal medyada oluşan o sevgi ve ilgi çemberi, yalnızca bir takipçi kitlesi değil; bir dayanışma, bir güven, bir birlikte büyüme alanı benim için. Çünkü karşımdaki insanların bunu almaya hevesli olduğunu görmek, içimdeki ateşi daha da güçlü kılıyor.
Ve şunu bir kez daha gördüm: sektörün en büyük ihtiyacı her zaman yeni ürün değil… daha anlaşılır, daha sakin, daha yakın bir dil.
Ama ne kadar dijitalleşsek de, işin en kritik yerinde hâlâ şu var: sezgi, vicdan, sorumluluk ve güven. Bir hasar anında, bir belirsizlikte, bir kriz başlığında “insan” faktörü geri geliyor ve masaya oturuyor.
Sigorta satın alınmıyor; sigorta anlaşılırsa işe yarıyor. Sigortacılık da değişiyor ve dönüşüyor.
Yeni nesil sigortacılık, geleneksel yaklaşımlardan ve iş yapış şekillerinden, kurumların aktif ve dinamik bir yönetim aracı olma dönüşümünde.
2025… İçime sindi mi? Kesinlikle "Evet".
Eksiklerimle, fazlalarımla, hatalarımla, doğrularımla…Evet.
Ben bu yılı “içime sinen” bir yıl diye anlatıyorsam, bunun sebebi sadece üretkenlik değil. Karşılığı olan işler yapabilmek… Yazdığım bir şeyin bir kişiye bile fayda olması… Birinin “tam zamanında okudum” demesi… Ya da bir risk başlığında, doğru soruyu sorabildiğimi hissetmem…Bunların hepsi benim için çok kıymetli.
Profesyonel olmak, kalbini susturmak demek değil, aksine, kalbini işine katmak demek. Bazen sürtüşmeler yaşadım. Bazen sesimi yükseltmek zorunda kaldım.
Ama içim çok rahat. Çünkü kalbimi saklamadım. İyi niyetimi, emeğimi, hevesimi, merakımı, üretme ve doğruya rehberlik etme arzumu hep ortaya koydum.
Geçenlerde biri "Fotoğraflardaki o gülümsemeniz gerçekmiş.” dedi.
Bu cümle beni çok mutlu etti.
Çünkü o gülümseme, bir poz değil; her şeye rağmen iyi kalmaya, iyi düşünmeye, iyi üretmeye dair bir seçim. Gülümsemek, beni çevrem, işim, öğrencilerim, birlikte çalıştıklarım ve etkileşimde olduklarımla bağlayan, her şeye rağmen bir direnç, doğal bir refleks.
"Herkes kendi kalbinin ekmeğini yer"
İyi niyetle çalışan, iyi insanlarla karşılaşır.
Emek veren, karşılığını bir yerlerde mutlaka bulur.
Samimi olan, samimiyeti çeker.
Gülümseyen, gülümsemeyi çoğaltır.
Zorlukların içindeki derslere, birlikte yürüdüğümüz insanlara, emeğin görünmeyen tarafına… Ve hayatın açtığı kapılara müteşekkirim
Mottom her zaman- "elinden geleni yap, öğren, anlat, sor, çalış, üret ve
tüm bunları yaparken iyi niyetini koru ve kendine, duruşuna sadık kal"oldu.
Yeni yılın ne getireceğini belki tam olarak bilemem ama bildiğim bir şey var:
Ben yine çalışacağım, yine öğreneceğim, yine anlatacağım.
Ve içime sinen bir yıl daha yaratmak için elimden geleni yapacağım.
2025’i, içimde biriken bu duygularla kapatıyorum.
Şimdi, aynı niyetlerle… 2026’ya.
Ocak 2026 da buluşmak üzere, Herkese iyi seneler
#iyiseneler #2025 #2026 #yeniyil #niyet #heves #paylasmak #sevgi #saglik #huzur #esenlik #umut #bilgiguctur #deneyim









Yorumlar