2. Uluslararası Sigorta Zirvesi'nin de yer aldığı 12. Sigorta Haftası bitti.
Tüm hafta boyunca boyunca sektörün emekçileri bir araya geldi. Kamu kurumları, üniversiteler, uzmanlar, akademisyenler yaşadığımız yıkıcı depremler, art arda gelen afetler ve yaşanan büyük hasarlarla 2023'e zaten oldukça zor koşullarla başlangıç yapan sektörü 2024'de nelerin beklediğini konuştular.
2022 Aralık ayında "Primler Neden Yükseliyor" başlığında 3 yazı yayınladım. Bu seride dünyada değişen riskler ve artan risk algısı, ekonomik belirsizlikler ve enflasyon nedeniyle reasürans piyasasının rezervlerini korumak ve gelecek hasarlara hazırlıklı olmak adına aldığı katı duruş, risk kabullerinde iyi/orta/kötü risk teknik değerlendirmelerinin, kısaca ticari değil teknik yaklaşımın ağır basacağını vurgulamıştım.
Tabi ki belirttiklerim varsayılan temel koşulların sağlandığı ve NŞA (Normal Şartlar Altında) ani ve beklenmedik tanımına giren risklerin gerçekleşmesi sonucu oluşacak zararlar için geçerli.
Peki ne mi oldu?
Deprem oldu.
Deprem, karakteri itibariyle benzersiz oldu. 10 saat içinde aynı etkide zarar veren ikiz deprem ve 10 gün sonra benzer büyüklükte bir deprem daha.
Sadece binalar yıkılmadı, deprem bölgesine ulaşılamadı, o kadar geniş alana yayılan bir afette kurtarma çalışmaları için yeterli iş makinesi olsa bile lojistik olarak anında ulaştırılması mümkün değildi; yollar kırıldı, viyadükler köprüler yıkıldı, yangınlar çıktı; kısaca tedarik felç oldu. Buna koordinasyondaki hatalar da eklenince felaketin etkisi büyüdü. Can kaybı arttı.
Yıkım sadece can ve mal kaybı ile sonuçlanmadı; işyerleri açılamadı, korunma ve barınma sıkıntıları bitmedi, eğitim başlayamadı; ama bu arada hastalıklar başladı, psikolojik travma kayıpların ve çaresizliğin de etkisiyle her geçen gün daha da sarstı. Göçler oldu, demografik yapılar değişti.
Bu haftaki zirveden paylaştığım notlarımda da belirttim: Kahramanmaraş depremlerinin ekonomimize maliyeti 105 Milyar USD (kimi yerde 120 Milyar USD geçiyor), sigortadan karşılanan kısım ise 5 Milyar USD. Geçenlerde sektörden bir arkadaşımla konuşurken global reasürans piyasasının İtalya'daki dolu hadisesinde 4 Milyar Euro hasar ödediği bahsetti - kimse duydu mu bilmiyorum, ben duymamıştım. Ama dünyanın tüm imkanlarıyla seferber olduğu yüzyılın afetinde 13 Milyon insanın yaşadığı yüzbinlerce km2'lik alanı art arda vuran depremde , sigorta tarafından ödenen tazminat miktarı sadece 5 Milyar Dolar. Bu açıdan bakarsak sigortalılık oranı düşük olduğundan, sigorta piyasası açısından "mahvolduk bittik" denecek bir tutar değil. 29 Eylül Cuma günü özel gösterimi yapılan "Yüksek Topuklar "belgeselinde Gonca Hanım'ın röportajında daha çok sigorta yapılsaydı daha fazla parayı yurtdışı piyasalardan alabileceğimiz ve böyle bir yolu varken yaralarımızı kendi kendimize sarmak zorunda kalmayacağımız gerçeğini altını çizdi. Belgesel notlarımı ayrıca paylaşacağım.
Son 5 yıldır, özellikle özel riskler dediğimiz finansal sigortalar branşında Türk risklerine teminat veren sigortacı sayısı bir elin parmakları kadar azalmıştı. En çok kapasite sağlayan Londra piyasası, Türkiye'deki ekonomik ve politik dalgalanmalar, yaşanan olaylar ve yargı sistemine ilişkin tereddütleri nedeniyle son yıllarda teminat vermek istemedi. Tabi bunu bu açıklıkta dile getirmediler, kibarca artık Türk risklerine iştahımız yok dediler.
Türk Sigorta Sektörü, bu zamana kadar uluslararası piyasalardaki başarılı halkla ilişkiler performansı ve güçlü ilişkileri ile çok zor risklerin sigorta edilmesinde önemli bir rol üstlendi. Rekabetin de etkisiyle gitgide yumuşayan piyasa koşulları sigortayı çok makul maliyetlere hatta oldukça ucuza mal edilen bir risk transferi haline getirdi. Sigorta sektörü depremde inanılmaz gayret ve özveriyle çalıştı, eksperler günlerce tehlikeli bölgelerde hasar tespitleri yaptılar, tazminat ödemeleri bekletilmedi. Bunların hepsi bir kriz anında hızlı aksiyon alma ve koordinasyona dair son derece başarılı örnekler.
Sigorta güvene dayalı bir kurum. Sigorta sektörü de yönetmelik ve kanunla belirlenmiş ve onaylanmış yapıların, tüm uygun koşulları taşıdığını varsayarak risk alır. Sivil ya da ticari herhangi bir bina devletin belirlediği kanun ve yönetmelikler çerçevesinde yapıldıysa bunu sorgulamazsınız. Bunu neden mi söylüyorum, eski mesai arkadaşım BMS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Kerim Gürkan'ın geçenlerde paylaştığı Monte Carlo notları yazısındaki şu paragrafa dikkatinizi çekmek istiyorum;
"Reasürörlerin hayal kırıklığı yaşadığı bir diğer önemli husus ise ‘99 depremi sonrası yürürlüğe konmuş yapı ve deprem yönetmeliklerinin tam olarak uygulanamamış olduğuna dair gözlemleri. Reasürörler, bu yönetmeliklerin harfiyen uygulanıp, denetlemiş olması durumunda 6 Şubat depremi sonrasında yeni yapı stoğunda bu kadar hasarın yaşanmamış olacağına inanıyorlar."
Paylaşımın tamamı için;
Benimde katıldığım bu tespit çok derin ve gelecek için endişe verici mesajlar içeriyor.
Vurdumduymazlık, cahillik, bilgisizlik, ihmal, en hafif tabiriyle vicdansızlığın maliyeti çok ağır oldu. Giden canların ve yürekleri yakan acıların asla telafisi yok. Peki bu kural ve kanunun pratikte uygulanmamasının tüm vatandaşlara hissettirdiği güvensizlik, kaygı ve korkuların yanı sıra, ülkemizin itibarı ve risk altındaki milli servetimizi konuşmayacak mıyız ?
1999 Gölcük depreminden sonra ülkede, hangi şehirlerde kaç tane yapı inşa edildi? Sigorta şirketleri ne durumda bir bina stoğunu sigortaladı? Bu kadar yönetmelik, kanun, denetim kurgusu varken, bu kadar bina nasıl oldu da yıkıldı? Peki ya İstanbul? Depremler sonrası Yaraları Sarmak ve Anlayışı Değiştirmek başlıklı yazımda değişimin kaçınılmazlığını yazmıştım.
Dünyadaki ekonomik gelişmeler sigortacıların gündeminde; her geçen gün artan afetler nedeniyle artık bazı riskler, "Ani ve Beklenmedik" olmaktan çıktı. Zayıf risk önlemleri, kağıt üstünde mükemmel ama denetimde sınıfta kalan riskler, güncellenmesi gerektiği anlaşılan modellemeler, risk analizleri, piyasa açısında yıkıcı olmasa da ödenmiş 5 Milyar USD ve artık olası değil beklenen İstanbul depremi gerçekleri var.
Sadece sigorta şirketlerinin değil, ülkenin ekonomik, siyasi itibarı açısından her kurum ve vatandaşın karşı karşıya kaldığı ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Saydığım gerçekleşmiş afet, ödenen hasar, ekonomik zorluklar, ucuzcu yaklaşım ama en çok da temel yönetmelik ve kanunların uygulamasına dair kaygılar nedeniyle piyasasının duruşunu tahmin etmek zor değil.
Yine sektördeki eski mesai arkadaşlarımdan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Genel Müdürü Yardımcısı Doğan Zorlu da ekli paylaşımında reasürans piyasasındaki lider şirketlerin mesajlarından derlediği özeti paylaştı. Scor CEO sunun mesajı çok net "2018'den 2023'e kadar olan son beş yıl boyunca yaşadığımız durum, reasürans için sürdürülebilir değildi. Tek çözüm, sigortalıların risk için uygun fiyatı ödemesidir."
Sigorta sektörümüzün reasürans piyasasına verdiği mesajların çok güçlü ve tatmin edici olması gerekiyor. Bunun için sektörün deneyimli yöneticileri ve TSB koordineli bir çalışma içinde. Bu dayanışma kamunun yeni inisiyatifleri, kısa ve orta vadeli planlarla desteklenmeli.
22-26 Ekim tarihlerindeki Baden Baden Reasürans Konferansı sonrası resim daha da netleşecektir. Sigorta sektörümüzün yıllardır en büyük destekçisi olan Milli Reasürans'ın 2024 koşullarını da merakla bekliyoruz.
Hem 2022 sonunda, hem de yıl boyunca pek çok yazımda değindiğim gibi, bu zorlu dönemde bu önemli sorumluluk sadece sigorta şirketlerinin omuzlarına yüklenmemeli. Kamunun inisiyatifleri teker teker duyuruluyor. 2. Uluslararası Sigorta zirvesinde konuşulanlar, basında çıkan haberler ve beklentiler konuşulduğu ile kalmasın,
Bu süreçte tüm aracı kurumlara -acente, broker ve bankalar- hiç vakit kaybetmeden sigortalılarını bilgilendirip, 2024 yenilemelerine başta risk yönetimi yatırımlarının acilen devreye alınması ve bütçe olarak hazırlıklı olmalarını sağlama sorumluluğu düşüyor. Tüm paydaşlar olarak topyekûn bir değişimi hedeflemeli, bunun için çalışmalıyız.
Hemen hemen her paylaşımımda risk analizleri ve risk mühendisliğinin önemine değindim. 31.12 veya 1.1 yenilemeleri için hala yılın son haftasını bekleyenler varsa şimdiden bilgileri olsun, büyük veya riskli endüstriler 2023 yenilemelerinde tamamlanamayan kapasiteleri, limit düşüşlerini, muafiyet artışlarını, daralan teminatları deneyimlediler ve yoğun stres altında kaldılar. Özellikle endüstriyel riskler, Noyan Doğan ın ekli köşe yazısında belirttiği gibi ya sigorta bulamayacaklar ya da sigorta maliyetleri çok artacak.
Şartlı poliçeler, olmazsa olmaz tedbirler, denetim, doğru sigorta bedeli, alerjik kelime 'muafiyet' ve kayda değer prim artışlarına hazır olun ve lütfen ama lütfen ! poliçelerinizin maliyeti çok önemli hepimiz farkındayız ama hangi riski nasıl sigorta ettiğinize emin olun.
Bu yıl o yıl ..
Geliyor gelmekte olan.
#deprem #sigorta #reasurans #risk #prim #maliyet #pazar #dikkat #trete #ekonomi #riskmuhendsiligi #retention #muafiyet #yuksektopuklar
Comments