top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ATAM




"1919 Mayısı'nın 19'u Samsun'a çıktım".

1919-1927 yılları arasında verilen Milli Mücadele ve sonrasında yaşananları anlatan Atatürk 'ün büyük eseri Nutuk, bu cümleyle başlar.


1923, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin en kıymetli kaynağı gençler ve çocuklardır. Yıllardır süren savaşlar ve Milli Mücadele esnasında pek çok gencini kaybetmiş, yorgun ve fakir ülke, savaştan sonra başlayan ekonomik, endüstriyel, teknolojik ve eğitim kalkınmasında , dönüşümü başlatan devrimler, kararlılık, dünyanın dört bir yanına en iyi literatür, en yeni bilgi ve uygulamaları öğrenmesi için gönderilip, ülkesine geri dönerek deneyimlerini , öğrendiklerini uygulayıp her biri yepyeni ve ulvi bir hedefi ve dönüşümü başlatan gençlerin alın teri ve emekleriyle bugününe gelmiştir.


Atatürk 3 ayda tamamladığı ve 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında toplamda 36 saat 33 dakika da okuduğu Nutuk, sadece savaşın değil, 19 Mayıs 1919 da Samsun'a ayak basmasıyla başlayan bir ulusun var oluş, kurtuluş ve devlet olma mücadelesinin her aşamasında yaşananları , farklı perspektifler, aşılan zorluklar, karşılaşılan dirençler, dönüşümün tüm aşamalarının anlatıldığı , ders niteliğinde, en önemli, güvenilir ve resmi tarih kaynağıdır.


Atatürk, söylevin sonunda ;

" Sayın baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir çağın öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarın ki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum." diyerek samimi ve geleceğe dair sarsılmaz inancını belirtmiştir.


İşte bu kıymetli armağanın verildiği, Atatürk Cumhuriyeti'nin milyonlarca gencinden biri olarak, yüreğimizdeki ülke ve insan sevgisi, azim, inanç ve gayretlerimizle çalıştık, ilkeleri savunduk, insanların ve ülkenin hayrına işler yapan vatandaşlar olmaya özen gösterdik. Bugün 15-64 yaş piramidinin üst taraflarına yaklaşmış olabiliriz, ama içimizdeki bu ideali , vatan sevgisi ve bir birey olma, öğrenme, öğrendiklerini paylaşma idealimizle, sahip olduğumuz değerler bütününü kendi çocuklarımıza, birlikte çalıştığımız genç arkadaşlarımıza elimizden geldiğince aktardık ve bizlere bahşedilen armağanı, vatanımızı gelecek nesillere emanet ediyoruz.


1923 de, yorgun, gençlerini, üretken iş gücünü yıllarca süren savaşlarda kaybetmiş ama gerçek savaşın yeni başladığının bilinci ile yıllar süren devrimler ve gayretlerle bugün 85 Milyona ulaşmış ve dünyanın en büyük ekonomileri arasında olan ülkemizin geleceği, çocuklarımıza, bin bir zahmet , özen ve hep bir yürek hoplamasıyla yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençlerimize emanet.


Evet, zorluklar var, evet, şartlar şimdi daha farklı hatta daha acımasız, okumak, iş ya da meslek sahibi olmak, hayatını kazanmak için gençlerin çok desteğe ihtiyacı var. Bazen mücadele etmek yerine, akışta yaşamak , ne olacağım kaygısını bir kenara bırakmak ya da bu kaygı ile evinden yurdundan başka diyarlara gitmek gibi, gençlerimizin içine sıkıştığı ikilemlerin, zor seçimlerin olduğu günler de yaşıyoruz.


İşte böyle günlerde, rehberimiz, Atatürk'ün 20 Ekim 1927 Nutuk'un son bölümünü oluşturan Gençliğe Hitabesi 'dir.


Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.


Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

  

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."


Doğum günün kutlu olsun Atam!





17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page