top of page

DENİZ, OĞLAK DOLUNAYI VE ÜRETEN KADIN GÜCÜ


ree

Çalışan kadınlar için hayat daha yorucu. Malum işin yorgunluğunun üzerine zaten sürekli çalışan zihnimiz, bir de evin ve ailenin idaresiyle ilgili başka bir mesaiden de sorumlu. Arada bu koşturmacadan uzaklaşmak, nefes almak gerekli, aksi halde bir süre sonra psikolojik dayanıklılık da zayıflıyor.


Bunun en güzel yolu tatil elbette, ama ille de öyle olması gerekmiyor bu arada. Beklenmedik şekilde iki program arasında oluşan boş birkaç saat, evden herkesi gönderip kendi başıma kaldığım zamanlar bile ilaç gibi geliyor.


Okuldu, karneydi, blogdu, işlerdi derken yoğun gündemin arasında kimi programları öne alıp, kimini öteleyerek kısa da olsa bir tatil fırsatı yarattık. Bir işkolik olarak benim için tatilin kısası makbul. "Yakın olsun, uçmayalım, valiz taşımakla uğraşmayalım, çok kalabalık olmasın" diye diye sonunda Ege’nin nadide kıyılarından Assos’a doğru İstanbul dan çıkıp, sağlı sollu sapsarı günebakan tarlalarının arasından , bir yanımızda masmavi denizin eşliğinde çok keyifli bir yolculuk yaptık. Benim için tatil teker döndüğünde başlar. Acele etmem, yolun, molaların keyfini çıkarırım ve sürekli bir şeyler atıştırırım. Bu arada Çanakkale 1915 köprüsünden ilk kez geçtim, malum köprü ücreti ve muhtemelen de hafta arası olduğundan bize özel bir geçiş oldu diyebilirim.


ree

Çanakkale ve Truva'yı gerimizde bırakıp, Assos’a vardık. Burası da basında yer alan diğer tatil yöreleri gibi, çok sakin hatta neredeyse boştu. Oteller yarı dolu, restoranlarda tek tük dolu masalar, fiyatlar pahalı. Küçük çaplı bir soygun da burada var. Halbuki makul maliyetli tatil yerlerinden biriydi yıllarca. Neyse “hamama giren terler diyerek” sonuçlarına sonra katlanmaya karar verdim.


Gençlerle tatili “challenging” diye tanımlayabilirim. Bütün naz, niyaz ve her şeye muhalif hallere rağmen ana oğul güzel bir kaçamak yaptık.


Ege’nin suyu çok soğuk olan bu bölgesi, denizin berraklığı ve maviliği, geceleri de sosyal medyada geniş yer bulan oğlak dolunayı ile gerçekten enfesti.



Tatilde yapmayı çok sevdiğim şeylerden biri de alışveriş. Özellikle de yöreye ait el işleri almaya meraklıyımdır. Hava çok sıcak olduğundan gezme tozma tercihimizi 24 saat açık mekanlardan yana kullandık ve bir akşamüstü Athena Tapınağına gittik. Behram köyünün taşlı yolları, restore edilmiş evler, oteller arasından tırmanarak çıktığımız tapınak ve Assos Antik şehri etkileyici bir yer gerçekten. Binlerce yıllık medeniyetlerin ruhu var burada. (Teknoloji çağındayız, o zamanki Assos u, Truva ‘yı, mesela Efes gibi muhteşem şehirleri sanki o günlerde geziyormuşuz gibi ne zaman canlandıracaklar? Muhteşem olmaz mıydı?)

ree


Aksesuarları çok sevdiğimden oyalar, fularlar, el işi biblolar, kıyafetler hep çok ilgimi çeker. Her fırsatta da orijinal bir parçayı yakama, saçıma takar takıştırırım. Evimizi süslemeyi de çok severim, balkonumuzun duvarı hep gittiğimiz yerlerden aldığım aksesuarlarla dolu. Magnetlerden buzdolabının rengini unuttuk. Her biri bir tatilin, gezinin hatırası eşyalar, süsleri etrafımda görmeyi severim.


Lafı uzatmayayım, bu tatilimizi hatırlatacak bir şeyler almak istediğimde ciddi hayal kırıklığına uğradım. Yan yana sıralanmış tezgahlar, herhangi bir alışveriş sitesinden ısmarlanabilecek, kalitesiz ve uyduruk hatıralıklarla doluydu. Aralarında döküm kapı tokmakları, anahtar, çan gibi objelerin olduğu bir sergi ve Assos antik kenti müze dükkânı dışında orijinal hatıralık eşya satan başka bir tezgah ya da mağaza bulamadık desem yeridir. Gün içinde de otelin bahçesi ve plaja gelen yaşlı bir teyzenin IBAN verip sattığı plaj kıyafetleri ve bandanalar ( hepsi konfeksiyon işi, bol polyester) vardı. Ne yazık ki yöreye özgü, otantik bir şey yok. Halbuki bu yöreye has o kadar el emeği göz nuru işler var, zeytinin anavatanı sayılır, Birkaç poşet kekik, nane aldık, lavantalı dondurmadan yiyip evimize döndük.


Burası Ege'nin medeniyetler havzası, Aristo’nun memleketi, zeytin imparatorluğu, Helen’le Paris’in Truva'sı. Uyduruk tahta Truva atları ve kalitesiz biblolardan çok daha fazlasını hak ediyor.


Binlerce yıldır pek çok kültüre ev sahipliği yapan Anadolu’nun tarihi , kadınların el emeğiyle, ustaların işleriyle yaşatılıyor aslında. Üstelik bu el emeği ürünlerin günümüze uyarlanan modern versiyonları oldukça kullanışlı, şık ve bence çok orijinal. Sevgili annem yıllarca Halk Eğitim öğretmeni olarak çalıştı. Kadınlara dikiş , örgü, el sanatları öğreterek o kadınların ve ailelerinin hayatlarında yarattığı değişime birebir şahidim. Tıpkı annem gibi bu işe gönül vermiş biri de kardeşim dediğim 40 yıllık can dostum…


İlk etapta şık tasarım gümüş takılarla başlayan yolculuğunu orijinal taşlar, renkli boncuklardan tasarladığı aksesuarlarla bambaşka bir hikâyeye dönüştürdü. Sayesinde el emeğinin büyüleyici dünyasıyla tanıştım. Arada AVM lerde denk gelirdim, siz de görmüşsünüzdür. Üreticilerin harika sergi ve satış organizasyonları var ve orada gördüklerimiz buzdağının sadece görünen kısmı.


Sevgili arkadaşım, her yerde bulunabilecek al sat ürünlerini satmak yerine , her birinin kendi hikayesi olan, emekçi ve üreten kadınların el emeği ürünleri seçti.


Be vesileyle size hem bu kadınlardan hem de sadece “ek gelir” değil, ciddi bir ekonomik segment olarak da tanımlanan GIG ekonomisinden bahsetmek istiyorum. .


Gelecekteki işler artık hobilerin, yeteneklerin ön planda olduğu işler olacak. “GIG economy” terimine alışın. "GIG ekonomisi" bireylerin kısa süreli, esnek ve proje bazlı işler üzerinden gelir elde ettiği yeni nesil bir çalışma modeli. GIG ekonomisi geleneksel “tam zamanlı iş” anlayışının dışında, dijitalleşmenin, esnekliğin, çevrim içi platformlar gibi dönüşümlerle, bağımsız çalışanların sosyal güvencesizliğini bir nebze de olsa azaltabildiği bir iş modeli olarak karşımıza çıkıyor.


Ülkemizde genç işsizlik oranı %26,4, kadınlarda bu oran %30,1’e kadar çıkıyor.

Dünya Bankası’na göre GIG ekonomisi, küresel iş gücü piyasasının yaklaşık %12’sini oluşturuyor. 2023 itibarıyla GIG ekonomisi çalışan sayısı 435 milyon  ve ekonomik büyüklüğü 557 Milyar dolar. Gençler ve kadınlar için alternatif istihdam modeli sunan bu model , emeklilik sonrası çalışanlar için esnek iş fırsatları yaratıyor ve işi daha da ileri götürmek isteyenler için dijitalleşme sayesinde sınır ötesi gelir elde etmek bile mümkün.


El becerilerine dayalı ürünlerin üretim ve satışını da kapsayan GIG ekonomisi, belki gençler için geçici bir çözüm, sosyal güvence eksikliği nedeniyle uzun vadeli istihdam da yaratmıyor ancak, özelikle evde olan, düzenli bir işte çalışmayan kadınların ekonomiye katılmaları (ki basında Türkiye'deki kadın iş gücünün ekonomiye katılımının milli geliri %20 artıtacağı haberleri vardı) , kendi sosyal güvencelerini sağlayabilmeleri ve aile bütçesine katkıda bulunmaları için esnek zamanlı, istediği ve çalışabildiği kadar çalışıp ona göre gelir elde edebileceği bir fırsat.


Kimi kadın yaptıklarıyla evini geçindiriyor, çocuğunu okutuyor, sigortasını ödüyor ya da burs verip çocuk okutuyor. Her şeyden önemlisi üretiyorlar, ürettiklerini satıyorlar, kazanıyorlar ve tekrar üreterek sürekli hayatın içinde kalıyorlar.


Direkt üreticiden kullanıcıya bu harika el işlerinin sadece geçinmek için olduğunu düşünüyorsanız ,yanılıyorsunuz. Psikolojik kazanımları maddi getirisinden çok daha değerli.


Emekli olduktan sonra hayatına el becerileri, sanat, edebiyat gibi o zamana kadar fırsat bulamadığı alanlarda kurslar bulan kadınların bazıları için bu aktiviteler adeta ikinci bir kariyer oluyor. Nereden mi biliyorum? Annem. Yıllarca köylerde, kasabalarda genç kadınlara öğrettiklerini emeklilik döneminde hobiye dönüştürdü ve yılların birikimi ile hayalindeki renkleri tuvale dökmeye karar verdi. Dersler aldı, elinde fırçası, muhteşem dokunuşlarla, canlı sıcacık eserler yarattı. Yıllar boyunca açtığı kişisel ve karma resim sergileri, pandemiye kadar aktif olan resim atölyesi ile renklere, boyalara gönül veren birçok kadınla beraber çalıştı, üretti, ders verdi aynı zamanda ders aldı. Annemin ressamlık yolculuğunun aşamalarının harika eserleri evimizin duvarlarını süslüyor.


Bir çalışkan anneanne de arkadaşımın bir üreticisinin annesi. Bir gün annesinin diktiği bir bluzu “ilgi görür mü” diye mağazada sergilemesini istemiş. O elde dikilen bluzlar o kadar ilgi görmüş ki , bir sürü yeni sipariş almış, hatta yeni modeller tasarlamışlar. Şimdilerde bu çalışkan anneanne daha neler yapabilirim diye yaratıcılığını zorluyormuş.


Günlük hayatın vazgeçilmezi birbirinden kullanışlı ve şık çantalar ve nefis şapkalarsa iki arkadaşımın eseri. Meğer ne yeteneklilermiş de bilmiyormuşum! Çocukları büyüttüler, koşturmacalar azaldı, bir taraftan ellerinde tığları o kadar zevkle üretiyorlar ki, bir yandan sohbet ederken bir yandan kahvelerini yudumluyorlar.



Mağazada orijinal olan tasarımlar kendini hemen belli ediyor. Farklı desenlerde renk renk ipek fularlar, acayip şirin ve şık şapkalar, minik bir bebeğe hediye edilebilecek, antialerjik örülmüş hayvancıklar, kaliteli malzeme ve özenli işçilikle hepsi tek ve orijinal takılar, tığ işi çantalar, kumaşları özel olarak seçilmiş özel tasarım kıyafetler. Geri dönüşümle üretilmiş objeler, seramik biblolar, süsler, defterler, daha neler neler ...


Her biri bir kadının hikayesi, kendi için istediği, en iyiyi ortaya koyduğu eseri . Renkli dünyasını, hayallerini, acılarını, mutluluklarını, özlemlerini yaşıyor üretirken. Para kazanmaktan çok daha fazlası yaşam sevinci, hayata tutunma, sevgi var hepsinde.


Üretmek, çalışmak gerçekten insanı hayata bağlayan, kendinde o zamana kadar farkında olmadığı yetenekleri keşfetmesine olanak sağlayan ve kesinlikle çok tatmin edici ve insanı diri tutuyor. Ben sabırsız olduğumdan böyle yeteneklerim pek gelişemedi ne yazık ki. Ama çalışkanlıkta tıpkımın aynısı balarısı arkadaşım, bir yandan kendi harika tasarımlarını yaparken , bir yandan da kadın üreticilerin el emeği göz nuru ürünlerini mağazasında sergileyip meraklısıyla buluşmalarına aracılık ederek kim bilir kaç kadının, kaç insanın hayatına dokunuyor.


Hediye vermeyi de almayı da çok severim, en sevdiklerim de işte bu el emeğiyle üretilmiş, bizimle bağ kuran, özel yaratılmış hediyeler. Can arkadaşım sayesinde orijinal, başka yerde bulamayacağımız, her biri başka bir kadının, hayatın, yaşanmışlığın, arayışın hikayesi ürünleri alarak hem bu insanların hayatına dokunma fırsatım oluyor, hem de sevdiklerimin yüzünde mutluluğu görebiliyorum.


Burası dokunduğu herkesi tebessüm ettiren harika bir buluşma noktası.


Pek çok ürün sosyal medya da satılıyor ama benim gibi uzaktan ürünleri anlayamıyorum, dokunmak, görmek istiyorum diyenler , Caddebostan'a yolunuz düşerse mutlaka selamımı iletin.


Üreten kadın emeğinin ve gücünün böyle buluşma noktaları keşke daha çok olsa.


Herkese keyifli pazarlar


GiftingHut Instagram Tebessüm Hesabı bağlantısını buraya bırakıyorum

ree

Yorumlar


bottom of page