2024 dünya çapında 50'den fazla ülkede iki milyardan fazla seçmenin sandık başına gittiği tarihi bir yıl olmuş. Insurance Times'ın Şubat ayındaki haberine göre 2024 yılında toplam ekonomileri yaklaşık 45 trilyon dolar olan ABD, Hindistan, Rusya, Güney Afrika, Meksika, AB ülkeleri, İngiltere seçimleri arasında ABD'deki seçimlerin, etkileri tüm dünyada hissedilecek en büyük jeopolitik olay olacağı belirtiliyor.
Çok değil birkaç gün sonra (5 Kasım) ABD seçimleri olacak. Sonuçta Amerikan halkı kendini kimin yöneteceğini seçiyor, buyursunlar seçsinler, şimdiden hayırlı olsun da diyebiliriz, gelin görün ki durum öyle değil.
ABD dünyanın en büyük ithalatçısı ve Çin'den sonra 2. en büyük ihracatçı konumunda. Hizmetler ticaretinde dünyanın en büyük ihracatçısı ve ithalatçısı olan ABD, toplam ihracat ve ithalatta da (hizmetler ve mal ticareti toplamı) dünyada lider.
Trump, başkanlığı esnasında korumacı bir ticaret modelini savunmuş ve aksiyonlar almıştı. Takip eden Biden yönetimi de bunları büyük ölçüde devam ettirdi.
Peki nedir bu korumacı politika? Dış ticarette korumacılık kısaca serbest ticarete tepki olarak ortaya çıkmış; yerli üreticileri dış ticaret politikalarına karşı korumak ve ithalat ürünlerinin iç piyasada yerli malların yerine talep edilmesini önlemeye yönelik düzenlemeler olarak tanımlanabilir. Korumacı ekonomilerin ithalat maliyetlerini ve zaman içinde tüketici fiyatlarının artırmasına; uzmanlaşma, yenilik ve bilgi transferine getirdiği yavaşlatma ve engellemeler nedeniyle bir süre sonra ekonomik etkililiğin azalmasına sebep olacağı belirtiliyor. Aynı zamanda azalan ithalatın, yabancı yatırımların büyümesine engel teşkil edeceği, bunun ülkenin para biriminin değeri artırırken negatif bir etki olarak da ihracatının düşmesine ve başta hedeflenenin aksine ülkenin yine ithalata dönmesiyle sonuçlanabileceği yine belirtilenler arasında.
Serbest küresel ekonominin artık dünyayı tek bir pazar yerine getirdiği günümüzde, korumacı ekonomiler gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları, ithalat kotaları, sübvansiyonlar (karşılıksız nakdi yardımlar), gönüllü ihracat kısıtlamaları, anti-damping vergisi, devletleştirme ve tarife dışı uygulamalar gibi politik yöntemler kullanıyor. Bugün ticaret, ambargolar, yaptırımlar, yasaklar, vergiler, yönetmelikler, makro ekonomik hareketler gibi çeşit çeşit zorluğun bir arada olduğu karışık bir ortamda bu zorlukları aşarak kendine yollar bularak devam ediyor.
Korumacı politikaların küresel etkisi ise ülkelerin birbirlerine misilleme yapma riskinin artması ve küresel ticaret savaşları. Bu nedenle ekonomi politikalarına ek olarak ABD seçimini kazanan adayın kim olduğu, dünyanın jeopolitik dengesi açısından da kritik önem taşıyor.
5 Kasım'da yarışacak 2 adaydan Trump'ın korumacı politikalarına devam edeceğini belirtmesi ve öngörülemezliği vurgulanırken, ABD'nin ilk kadın başkanı ünvanına ek olarak Harris'in daha stratejik ve iklim odaklı duruşunun daha sürdürülebilir ticarete odaklanacağı, ABD'nin müttefikleri için daha fazla yatırım ve ticari büyüme sağlayacağı konuşuluyor.
Ülkemizin küresel ticaretteki durumuna bakarsak: PWC'ın yayınladığı çalışmaya göre
Türkiye, 2023 yılında küresel ticaretteki payını %1’in üzerine çıkarmayı başarmış; ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 2014-2023 yılları arasında ortalama %75 düzeyinde korunmuş. 2019-2023 yılları arası en büyük 10 ihraç pazarı Almanya, ABD, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, İspanya, Rusya Federasyonu, Hollanda, İsrail ve Romanya olarak belirtiliyor. Rapora göre en fazla ihraç edilen ilk 10 ürün grubu da uzun yıllardır değişmemiş, motorlu kara taşıtları, kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve elektrikli makine ve cihazlar; teknolojik ve endüstriyel ürünler başı çekiyor. Raporun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.
İthalata gelince; TÜİK Mart 2024 raporlarına göre ithalatımızda Çin ilk sırada yer alıyor. Mart ayında Çin'den yapılan ithalat 3, 9 milyar dolar olurken, 3,6 milyar dolar ile Rusya Federasyonu, 2,14 milyar dolar ile Almanya, 1,9 milyar dolar ile İtalya, 1,4 milyar dolar ile ABD izliyor, İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %44 ünü oluşturuyor.
İthalatta, 2024 Ocak-Mart döneminde ara mallarının payı %70,6, sermaye mallarının payı %14,8 ve tüketim mallarının payı %14,5 olmuş, bu da her ne kadar teknolojik ve endüstriyel ihracat ürünlerine yoğunlaşmış olsak da üretimimizin ithalata bağımlı olduğu sonucu çıkıyor.
TC. Ticaret bakanlığı Eylül 2024 veri bültenine göre en çok ithalat 18, 3 milyar dolarla “Hammadde (Ara malları)”, 4,37 milyar dolarla “Yatırım (Sermaye) Malları” ve 4,2 milyar dolarla “Tüketim Malları” grubunda yapılıyor.
Ticaret savaşlarındaki durum, seçilecek adayın ekonomi ve ticaret politikasına göre şekillenecek.
ABD seçimleri sonucu kazanan adayın dış ilişkiler politikası başta dünya barışı ve ticaret olmak üzere, ülkenin ekonomik etkinliği nedeniyle de tüm dünya için önem taşıyor. Sonuçta ticaret ve paranın en büyük güç olduğunu kabul ediyorsak, bu güce sahip olanın yaklaşımı da durumu belirleyen en önemli faktör oluyor. Bu konuda iki aday için yapılmış sayısız analizler arasından seçtiklerimden alıntıları paylaşayım;
Axa Investment Managers Macroeconmic Search Grubu raporundaki önemli noktalar şöyle;
Kamala Harris şu anda bahislerin favorisi olsa da Donald Trump'ın kazanması dünyanın geri kalanı üzerinde en büyük etkiyi yaratacak.
Trump'ın gümrük tarifesi politikası küresel bir şok yaratacak. Çin için önerilen %60'lık gümrük tarifesi büyümeyi önemli ölçüde etkileyecek.
Gelişen Pazar Asya, ihracatına yönelik talep telafi edebileceğinden karışık etkiler görecek, Avrupa doğrudan daha az etkilenecek. USMCA (United States–Mexico–Canada Agreement) ortakları ise yeniden masaya oturacak.
Trump hem NATO hem de Asya-Pasifik'te ABD'nin daha az güvenlik sağlaması tehdidi özellikle de Avrupa'nın savunma harcamalarını etkileyecek..
Trump'ın politikalarının ABD'nin büyümesini, faiz oranlarını ve doları etkilemesi ve küresel yayılmalara yol açması muhtemel görünüyor.
Attradius'un "ABD-Çin ticaret savaşı küresel ticareti dönüştürüyor. Bundan sonra nereye gideceği ise Beyaz Saray'da kimin olacağına bağlı" diyerek başlayan raporunda küresel şirketlerin tedarik zincirlerini giderek daha fazla riskten arındırmaya çalıştığı ancak tedarik zincirlerinin önümüzdeki dört yıl boyunca nasıl işleyeceğinin, Beyaz Saray'da kimin olacağına çok bağlı olduğu; Trump'ın ticaret politikasının dünyanın geri kalanına karşı daha düşmanca olduğu açıkken, Harris'in daha stratejik ve serbest ticarete olumlu yaklaşımının kaybedenlerden çok kazananlar üretebileceği belirtiliyor.
ABD ihracat ve ithalatta küresel ticarette lider dedik, korumacı ticaret politikalarından bahsettik, ülkemizin ithalat ve ihracattaki ilk sıralardaki ülke ve ürünlerine baktık. Analizlerden alıntılar paylaştıktan sonra gelelim seçimlerin sigorta endüstrisine etkilerine.
Ticaret hayatına sonradan monte edilen her uygulama veya kuralın sistemin diğer oyuncularına direkt ve dolaylı yansımaları var. Küresel ticaret savaşları, dünya genelinde tedarik zincirlerini , mal ve hizmet akışını olumsuz etkiliyor. Özellikle tarım, teknoloji, otomotiv, enerji ve diğer sektörlerde uygulanan gümrük vergileri ve korumacı politikalar, şirketlerin maliyetlerini arttırarak ve rekabeti zorlaştırıyor.
İran yaptırımlarının ticaret hayatına etkileri oldukça fazla hissedilmişti, yaptırımlar Rusya ile devam etti. Küresel ekonomide önemli paya sahip bu iki ülke ile olan ticaretimiz ve finansal her türlü işlem, uluslararası ve yerel hukuk kurallarına göre uyumlu olmak zorunda olan sigorta şirketlerinin risk kabullerini, hasar ödemelerini, kimi sigorta edip edemeyeceklerine kadar her kararlarını etkiledi. İran yaptırımları sonrası doğalgaz boru hatlarının sigortaları bir süre yapılamadı. Ukrayna Rusya olayları (Tahıl koridoru) sonrası gelen yaptırımlar ülkemizin önemli ithalatlarından olan buğdayın ülkemize taşınması için yapılan nakliyat sigortalarında sektörümüzü çözüm aramaya mecbur etti . Özetle, global sigorta piyasasının eli kolu bağlandığı için, kendi çözümümüzü yaratana kadar sigortasız kaldık.
Diğer taraftan, ticari yaptırımlar sonucu paranın yönü değiştiğinde bunun tedarik zincirine etkileri de tartışılmaz. Deprem, patlama gibi yıkıcı bir afet olmadan, önemli bir yatırım ya da endüstriyel ürün için kurduğunuz tedarik ağı, bir anda yürürlüğe konan yeni bir yaptırım sonucu değişebiliyor. Ya lojistik operasyonunuzu, ya ödeme şeklinizi ya da sil baştan tedarikçinizi değiştirmek zorunda kalabiliyorsunuz. Mesela gemiyle taşırken taşıma şeklini ya da rotayı tamamen değiştirmek gerekebiliyor. Bu sigortalıya olduğu kadar sigortacıya da zor, çünkü kurulu sistemler ha deyince değişmez; ek maliyet demek, masraf demek, tüketicinin ve hasar durumunda da sigortacının cebinden daha çok para çıkması demek.
Sigorta endüstrisi ticari ve ekonomik sistemlerin en önemli alıcılarından, hasar maliyetlerini kontrol etmek zorunda, doğal olarak küresel ticaretin uğradığı her değişimden , çoklu katmanlar nedeniyle daha da fazla etkileniyor. Bunun kaçınılmaz sonucu da sigorta maliyetlerinin yükselmesi oluyor. İthalata bağımlı olan ticaretimizde yedek parça maliyetleri küresel ticaretin değişimlerinden anında etkileniyor. Lojistik, yeni tedarik zorunlulukları derken sigortacının artan hasar maliyetlerini karşılaması için fiyatlarını yükseltmesi gerekiyor. Şöyle düşünün: Çalışıp, kazanmış bir araç almışsınız, başına bir şey geldiğinde orijinal parçasıyla tamirini istersiniz. Pandemi döneminde ve sonrasında vuran ekonomik kriz esnasında tedarikte ve maliyetlerde yaşananları hatırlayın, trafik primleri hasarlara yetmedi, kasko primleri 3 kat arttı. Sigorta piyasası bu öngörülemez ortamda, dayanıklılık için primlerini mecburen arttırmak durumunda.
Başka bir örnek de çevreden verelim. Bir seçimden kaynaklanan çevre politikalarındaki önemli bir değişim, iklimle ilgili risklerle uğraşan sigortacıları direkt etkiliyor. Yenilenebilir enerji sigortasına yatırım yapan şirketler, yeni politikaların yeşil enerji girişimlerini desteklemesine veya karşı çıkmasına bağlı olarak gelgitler yaşayabilir, bu durumda yatırımlar hızlanır ya da düşer. Bu dalgalanmalar iklim değişikliğinin verdiği artan zararlara karşı sürdürülebilirlik politikaları uygulayan ve yeşil dönüşümü destekleyen sigorta endüstrisini de yakından ilgilendiriyor.
Politik risk ve politik şiddet sigortaları açısından bakarsak siyasi riskler grevler, ayaklanmalar ve halk hareketleri, terörizm, savaş ve iç savaştır. Sigortacılar, siyasi ortam değiştikçe yeni düzenlemelere uyum sağlayarak, finansal riskleri yöneterek ve politik şiddet ve toplumsal huzursuzluk potansiyelini dikkate alarak, çevik ve esnek olmak zorundalar. Uzun yıllara yayılan teminatlarıyla politik risk sigortaları siyasi gerginlik, mevzuat değişimleri ve ekonomik kararlardan direkt etkileniyor. Stabil ve düşük riskli bir ülke, bir anda yüksek riskli hatta teminat verilmeyen bir ülkeye dönüşebiliyor.
Ticaret ve para bir şeklide yolunu bulur, sistem işlemeye devam eder diyelim, peki ya bunların toplumdaki yansımaları, gerginlik ve huzursuzluklar ne olacak? Ekonomik dayanıklılığı nispeten daha zayıf olan ya da fakirleşen ülkelerin halkları yaşamlarını sürdürmek ya da karışan ortamdan çocuklarını kurtarıp daha iyi bir gelecek ya da sadece hayatta kalmak için göç etmeye devam edecekler. Büyük göçler dünyanın her yerinde sorun. Son yıllarda dünyaya yayılan sığınmacılar ülkelerin ekonomisini, yaşam düzenini ve hane başına gelirleri etkiledi.
Düşen hane geliri etkilerini ilk sağlıkta gösteriyor. Sağlık sistemleri dayanmaya çalışırken, insan sağlığını korumaya yönelik modern teknolojiler her geçen gün daha da pahalı hale geliyor. Diğer taraftan hastalıklar çeşitlendi, değişti ve sıklaştı. Bugün sağlık sigortası primlerinin geldiği seviyeye inanamıyoruz.
Küresel ticaret gücünün politik etkileri, silahlı kanlı savaşların yanında yepyeni bir savaşı da tetikledi. Siber savaşlar. Bugün ülkelerin gücünü aldığı yatırımları, enerji ve doğal kaynakları başta olmak üzere fikir ve icatları, insanlarının ve ekonomilerinin güvenliği ve ticaretleri büyük siber tehditler altında. Hani dünya bir "tık"la tepetaklak oluyor desek abartmış olmam.
Seçimler inkar edilemez bir şekilde sigorta piyasasını şekillendiriyor; politikaları, ekonomik koşulları ve piyasa istikrarını etkiliyor. Kendi halimizde evimizde otururken, ABD'nin diğer ülkelerle sürdürdüğü ticari ilişkilere bağlı olarak, ürünlerin maliyetleri artabilir veya azalabilir, bu da riskleri karşılamak için sigorta piyasasının fiyatlamalarını doğrudan etkileyebilir, kapıda duran arabamızın trafik sigortası primi yarın iki katına fırlayabilir.
Küresel ticaret ve küresel siyasi politikalar toplumların refahını doğrudan ilgilendiriyor. Aylardır koruma açıklarından (protection gap) bahsediyoruz. Sigortalılık oranları da seçimlerden etkileniyor.
Diğer taraftan bu dalgalanmalar risk ve tehdit oluştururken aynı zamanda yeni fırsatlar da yaratabiliyor. Araştırmalarımda seçim sonuçlarının ülkemize yaratacağı fırsatlar üzerine makalelere de rastladım. Sonuç ne olursa olsun tetikte, gözü açık olmak ve herkesi hazırlamak gerekiyor.
Bir ekonomist değilim, bu konuda bilgim, deneyimim kısıtlı. Okuduklarımdan anladığım kadarıyla ABD seçimleri ve sigortaya etkilerini dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Kendimce çıkardığım sonuç, küresel ticaret savaşlarının bir kazananı yok. Herkesin birbirine üstün gelmeye çalıştığı bu savaşlarda, ortaya çıkan yeni uygulamalar nedeniyle yaşamlarımız daha iyiye gideceğine, giderek karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Global reasürans ve sigorta piyasasının çağrısı burada da geçerli: Sürdürülebilir ekonomi ve refah içinde toplum için ticarette de uluslararası işbirliği gerekiyor.
Artık pek çok alanda "tek dünya" olduğunu her geçen gün daha iyi anladığımız bugünlerde, dünyanın herhangi bir yerinde olan bitenden etkilenmemek mümkün değil.
Seçimlerden ülkemizin ve dünyanın hayrına sonuç çıkmasını umalım.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün dediği gibi "Yurtta Barış, Dünyada Barış" "Peace at Home, Peace on Earth"
#USelection #Trump #Harris #whitehouse #korumaciticaret #serbestticaret #protectionist #tradewars #sigorta #prim #maliyet #cost #siber #politicalrisk #politicalviolence #saglik #healthinsurance #kasko #trafik #yedekparca #immigrants #goc #economy #export #import #sanction #ambargo #war #USA #Russia #China #Turkiye #politicis #predidentalelections #worldeconomy #protectiongap #renewableenergy #climatechange #iklim #peace #supplychain
Comments