top of page

RÜZGARIN KANADINI KIRAN İFLAS "TPI COMPOSITES"


ree

"Bir tedarik zinciri, en zayıf halkası kadar güçlüdür"


Bugün sadece bir üreticinin değil, küresel tedarik zincirinin yeniden şekillenmesini tetikleyen TPI Composites' in iflası ve etkilerini anlatacağım. TPI Composites iflas ettiğinde, sadece bir fabrika kapanmadı, küresel lojistik haritası yeniden çizilmeye başladı. Bugün bu sessiz sarsıntının etkilerine ve bize ne öğrettiğine bakalım.


2024 yılında 6.525 adet rüzgar türbini kanadı üreterek yaklaşık 1,3 milyar dolarlık net satış gerçekleştiren TPI Composites bu üretim hacmiyle, küresel kanat üretiminin %15-20’sini karşıladığı tahmin edilen lider üreticilerden biri konumundaydı. GE Renewable Energy, Vestas, Siemens Gamesa gibi büyük türbin üreticilerine tedarik sağlayan şirket ABD, Türkiye, Hindistan ve Meksika’daki tesisleriyle Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında da oldukça güçlü bir varlığa sahipti.


TPI Kompozit İzmir’deki iki tesisiyle Türkiye’nin rüzgar sanayisinde en büyük kanat üreticisi konumundaydı. Türkiye’nin rüzgar sanayisinde en büyük kanat üretim kapasitesine sahip bu tesisler rüzgar ekipmanı ihracatında kanat üretiminin %80’i aşan oranla başı çekiyor ve ihracatın önemli bir kısmını sağlıyordu.



ree

TPI Composites 11 Ağustos 2025’te ABD Teksas Güney Bölgesi İflas Mahkemesi’ne "Chapter 11 "kapsamında şirketin borçlarını yeniden yapılandırarak faaliyetlerini sürdürebilmesini amaçlayan iflas koruma başvurusu yaptı. Şirketin iflasa sürüklenmesinde arasında makroekonomik zorluklar, operasyonel engeller ve yüksek borç yükü nedenleri olduğu belirtiliyor.


TPI Composites’in Türkiye’den çekilmesiyle birlikte, bu boşluğu küresel rüzgar enerjisi sektörüne yönelik yüksek performanslı kompozit çözümler üreten, Dubai merkezli bir şirket olan, XCS Composites L.L.C-FZ dolduracak, XCS devraldığı şirketlerin mevcut borç ve yükümlülüklerini de üstlenecek. Ancak üretime başlamak için öncelikle ABD İflas Mahkemesinin onayı bekleniyor.


Türkiye’deki Rüzgarın Kanadı: TPI’nin Sessiz Payı


Net bir yüzde oranı kamuya açık kaynaklarda belirtilmemiş olsa da, TPI Composites’in Türkiye’deki rüzgar santrallerinde önemli bir paya sahip olduğu biliniyor. Türkiye rüzgar sanayisinde üretilen ürünlerin yaklaşık %70’i ihraç ediliyor. Kanat ve kule üretiminde bu oran %80’i aşıyor.


2012’de İzmir’de ilk rüzgar türbini kanadını üreten TPI Kompozit ekibi, 2020’de Hindistan’daki tesiin kurulumuna liderlik edecek kadar yetkin bir kurummuş. TPI’nin global operasyonları içindeki payı %30’a kadar çıkan TPI Kompozit in ürettiği kanatlar 5 kıtada, 28 ülkeye ihraç ediliyormuş.


TPI kanatları, Türkiye’deki aktif RES’lerin %30–40’ında kullanılmış olabilir. GE, Nordex, Siemens Gamesa gibi türbin üreticilerine kanatları TPI'ın sağladığı ve bu markaların Türkiye’deki projelerinde TPI kanatlarının kullanıldığı biliniyor. Özellikle Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgelerindeki RES projelerinde TPI üretimi kanatlar yaygın.


Türkiye’de üretim yapan dört rüzgar türbini kanadı fabrikasından üçü kapanmış durumda , Geriye kalan tek aktif tesis: Enercon çatısı altındaki Aero Rüzgâr Endüstrisi . XCS Composites’in devraldığı tesisler faaliyete geçtiğinde ülkemiz yeniden iki aktif üreticiye sahip olacak


Rüzgarın Yeni Efendileri: TPI Sonrası Küresel Kanat Rekabeti

TPI Composites’in iflasıyla birlikte küresel rüzgar türbini kanadı üretiminde rekabetin yeniden şekillenmesiyle sonuçlandı. Bu boşluğu doldurabilecek başlıca oyuncular şunlar:


LM Wind Power-Danimarka (GE’ye ait)Avrupa, ABD, Hindistan- GE’nin desteğiyle En büyük global üretici konumunda;

Siemens Gamesa-İspanya-Almanya-Avrupa, Latin Amerika- Entegre üretici; kendi türbinleri için kanat üretimi yapıyor

Vestas- Danimarka, Avrupa, Çin, ABD, Yüksek kalite türbin ve kanat üretimi yapıyor;

Nordex-Almanya, Avrupa, Türkiye- Türkiye’de çok aktif; yerli üretimle avantajlı

Enercon-Almanya, Avrupa, Türkiye - Ege Serbest Bölgesi’nde üretim tesisi var

Zhongfu Lianzhong-Çin, Asya, Afrika- Çin’in en büyük kompozit üreticilerinden

Sinoma Wind Power Blade-Çin- Gelişmekte olan pazarlardan, düşük maliyetli üretimle agresif büyüyor


Peki, kalan üreticiler bu boşluğu doldurmaya yeterli mi?


TPI, 2024’te 6.525 kanat üretmiş ve bu, küresel üretimin yaklaşık %15-20’sine denk geliyor. Bu kapasitenin bir anda devreden çıkması, özellikle GE, Vestas, Siemens Gamesa gibi büyük türbin üreticilerini alternatif arayışına itmiş. Küresel üretim kapasitesi gerilime bu kadar açıkken alternatif üreticiler için kapasite artışı kaçınılmaz görünüyor. Ancak LM Wind Power, Vestas, Siemens Gamesa gibi entegre üreticiler kendi türbinleri için üretim yapan, dış siparişleri sınırlı üreticiler olarak biliniyor. Diğer taraftan Çinli üreticiler (Zhongfu Lianzhong, Sinoma) agresif büyüyor ama kalite ve lojistik açısından Avrupa pazarı için hala ilk tercih olmadığı görülüyor. Türkiye'de ise kritik bir geçiş dönemi olacağı anlaşılıyor çünkü TPI’nin İzmir’deki tesisleri XCS Composites’e devredilmiş olsa da üretimin yeniden başlamasının zaman alacağı belirtiliyor. Türkiye’de aktif kalan tek üretici ise Enercon . Bu iflas aynı zamanda Türkiye’nin ihracat kapasitesini de ciddi şekilde daraltan etkiye sahip.


Beklentiler

Sektör uzmanları kısa vadede tedarik zincirindeki baskının artacağı, özellikle Avrupa ve Orta Doğu projelerinde gecikmeler yaşanabileceğini işaret ediyorlar.

Bu iflasın özellikle Türkiye’den tedarik yapan projelerde kanat teslimatlarını geciktirmesi yüksek ihtimal, çünkü devredilen Türkiye deki tesislerin üretime yeniden başlaması için mahkeme onayı, yeni yönetim, teknik geçiş ve iş gücünün yeniden yapılanması gerekiyor. Bu süreç en az 3 ila 6 ay sürebilir deniyor. Bu durumda projeler, LM Wind Power, Siemens Gamesa gibi alternatif üreticilere yönelmek zorunda kalabilirler. Ancak bu geçiş, lojistik planlama, kalite sertifikasyonu ve sigorta uyumu gibi alanlarda yeniden planlama gerektireceğinden zaten uzayan tedarik süresine ek 2–3 ay daha eklenebileceği belirtiliyor. Özetle tedarik zincirinin normalleşmesi 2026 ortasını bulabilir deniyor.


Küresel ölçekte yeni yatırımlar ve kapasite artırımlarıyla denge sağlanabileceği ancak rüzgarın yükününün bundan sonra kimler tarafından ve nasıl taşınacağının son şeklini alması için 12-18 ay gibi bir süre öngörülüyor.


Kanat Değişimi: Türkiye Rüzgar Sanayisinde Yeni Oyuncu, Yeni Riskler”

Rüzgar enerjisi tedarik zincirinde bir kırılma yaratan TPI Composites’in iflası, sigorta sektörü için de hem risk hem fırsatları beraberinde getiriyor.


Risk Perspektifinden bakıldığından mühendislik sigortalarında türbin üretiminde gecikmeler, montaj projelerinde aksamalar inşaat/montaj sigortalarında gecikme teminatlarını – Delay In Start Up (DSU) tetikleyerek hasarlarda artışa neden olabilir. Tedarikçinin iflası geçmişte üretilen ürünlerden kaynaklı sorumluluklarda , sigortacıları yeni taleplerle baş başa bırakabilir. Rüzgar enerjisi projelerine yönelik reasürans anlaşmaları, bu tür iflaslar sonrası daha dar kapsamlı ve pahalı olabilir.


Sigorta sektörü açısından bu, riskin yeniden yapılandırılması ve yeni üreticiye özel teminatların tasarlanması anlamına geliyor. Bu durum, TPI’nin boşluğunu dolduracak üreticiler için risk mühendisliği ve sigorta danışmanlığını kritik hale getirecek.

TPI Composites’in iflası ve Türkiye’deki tesislerinin el değiştirmesi, rüzgar enerjisi projelerinde yer alan sigortalılar için bazı kritik notları beraberinde getirdi.


XCS Composites’in üretim süreçleri henüz Türkiye’de test edilmediği için, teknik risk analizi yapılması önemli hale geldi. Yeni üretici XCS Composites’in teknik kapasitesi, kalite kontrol süreçleri ve garanti politikaları, mevcut sigorta poliçelerinde yer alan “onaylı tedarikçi” tanımlarını etkileyebilir.


Tedarikçi iflasları, reasürörlerin risk fiyatlarken daha temkinli yaklaşmaya yönlendirebilir.


Bu örnek aynı zamanda ESG ve Sürdürülebilirlik açısından sigorta sektörünün “yeşil dönüşümün güvencesi” rolünü güçlendirme potansiyeli taşıyor.


Türkiye’deki tesislerin devri, yerli üreticilerin devreye girmesiyle yerel sigorta çözümlerine olan talebi artırarak Türkiye sigorta sektörüne yeni iş alanlarında büyüme fırsatı yaratabilir.


“Rüzgarın kanadı kırıldığında, sigorta nasıl uçar?”

Tedarik gecikmeleri, sigorta operasyonlarını hem teknik hem stratejik düzeyde etkiler. TPI Composites’in iflası ve üretim duruşları, özellikle mühendislik ve enerji sigortalarında operasyonel stres testine neden olacak gibi.


Sigortalıların poliçelerini gözden geçirmesi kritik, neden derseniz, tedarikçi iflasından kaynaklı gecikmeler ve buna bağlı oluşan zararlar ne yazık ki çok az poliçede teminatta, varsa da oldukça sınırlandırılmış olarak temin edilebilen çok nadir rastlanan bir genişletme.


Bazı sigortalılar tedarikten kaynaklı gecikmeler için sigorta poliçelerinde şanslarını deneyecektir. Bu da hasar taleplerinde adetsel artış ve ve ekspertiz süreçlerinin yoğunlaşması anlamına geliyor. Diğer taraftan yeni üreticilerle çalışmak, sigorta şirketleri için "bilinmeyen ve kümül risk" anlamına gelir. Bu da poliçelere prim artışı, teminat daralması, ön koşullu teminatlar , ek Ek risk mühendisliği çalışmalarını beraberinde getirebilir. Reasürörler, bu tür tedarikçi iflaslarını “sistemik risk” olarak görür, kapasitelerde daralma ve daha çok bilgi talep edileceğinden underwriting süreçleri ve teknik değerlendirmelerin uzamasından kaynaklı operasyonel yükleri artabilir.


Yeni üretici XCS Composites’in sigorta kapsamının TPI dönemine dair içeriği bilinmiyor. TPI’nin iflası, geçmişte üretilmiş kanatlarda oluşabilecek hasarlarda üreticiye rücu yu zorlaştıran bir durum. Bu da hasar incelemelerinin uzaması, hukuki danışmanlık ihtiyacının artması demek.

Göz Göre Göre Gelen İflas: Sigortacılar TPI Riskini Okuyabildi mi?”

Sigortacılar TPI Composites’in iflas riskini kısmen öngördü, ancak etkisinin bu denli geniş olacağını çoğu aktör tam anlamıyla tahmin edemedi. TPI’nin 2023 ve 2024 bilançolarında zarar artışı, borç yükü, üretim duruşları gibi sinyallerin olduğu, Türkiye’deki tesislerde yaşanan grevler ve üretim kesintileri, tedarik zincirinde alarm zilleri çaldırdığı belirtiliyor. Hatta bazı sigorta şirketleri, o dönemlerde yaşanan gelişmeleri gerekçe göstererek teminat kapsamlarını daraltmaya ve risk mühendisliği taleplerini artırmaya başlamış.


Reasürörler, TPI gibi büyük tedarikçilerin operasyonel zorluklarını “sistemik risk” olarak görmeye başlamıştı. Bu nedenle bazı projelerde ön koşullu teminatlar ve yüksek prim taleplerine rastlanmaya başlandı.


Ancak TPI’nin iflas başvurusu, birçok sigorta aktörü için beklenenden erken ve ani gerçekleşti. Özellikle Türkiye’deki tesislerin bir anda devre dışı kalması, yerel projelerde şok etkisi yarattı. Bu durum TPI’nin geçmişte ürettiği kanatların garanti ve sorumluluk süreçlerini belirsiz duruma getirirken sigorta şirketlerinin hasar rücu süreçlerinde hukuki karmaşaya neden oldu.

Özetle bu olayda riskin sinyali varmış aslında ama, etkisi hafife alınmış gibi.


“Tedarikçi riski, sadece üretim değil, teminat zincirinin de kırılma noktasıdır.”

“Tedarikçi riski” kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir risk ve TPI gibi bir devin iflası, bu riskin ne kadar kritik olduğunu sektöre hatırlattı.

Tedarikçi Riski Teminatı Nedir?

Tedarikçi riski, bir projenin veya işletmenin dışa bağımlı olduğu üretici, hizmet sağlayıcı veya lojistik partnerin faaliyetlerini sürdürememesi durumunda ortaya çıkan zararı ifade eder.

Bu risk, sigorta poliçelerinde genellikle ;


  • Gecikme Teminatı (DSU) - Tedarikçi kaynaklı gecikmeler nedeniyle projenin geç başlamasından doğan gelir kaybı

  • Tedarikçi İflası Teminatı- Ana tedarikçinin iflası nedeniyle oluşan üretim veya proje aksaklıkları (nadir, özel poliçelerde)

  • İş Durması Teminatı (BI) -Tedarik zinciri kesintisi nedeniyle işletmenin faaliyet durması sonucu oluşan zarar

  • Ürün Sorumluluk Sigortası -İflas eden tedarikçinin ürettiği ürünlerde kalite sorunu varsa, üçüncü taraf zararları


Sıraladığım 4 başlıktan DSU ve BI da tedarikçi riski teminatının tetiklenmesi için tedarikçide fiziksel bir zarar oluşması şart. BI(Kar Kaybı) sigortasına sahip sigortalının sigorta poliçesinde yer alan risklerden birinin sigortalının tedarikçisinin tesislerinde meydana gelmesi sonucu tedarikçinin üretim yapamaması, bu nedenle se sigortalının uğradığı kar kaybı şeklinde ifade edilirken (Eğer kar kaybı sigortası alan sigortalı depremi sigorta etmemiş, ama tedarikçi deprem nedeniyle üretim yapamaz hale gelirse bu genişletmeden faydalanamayacakları anlamına geliyor), DSU teminatında tedarikçinin sadece yangın, yıldırım, infilak nedeniyle üretim yapamaz duruma gelmesi durumunda oluşan gecikmelerden kaynaklı kayıplar temin edilebiliyor( Ah bu sigortacılar!) Sigorta poliçelerinin özel şartlarında yazılı tedarikçi riski koşullarını dikkatle incelemek ve ne ifade ettiğini çok iyi anlamak gerekiyor.


Yukarıda belirttiğim gibi tekrar edeyim ; tedarikçi iflasından kaynaklı gecikmeler ve buna bağlı oluşan zararlar ne yazık ki çok az poliçede teminat altına alınıyor, o da oldukça sınırlandırılmış olarak temin edilebilen nadir rastlanan bir genişletme. TPI kanatları kullanılan projelerde, gecikme teminatı kapsamına “onaylı tedarikçi iflası” özel şart olarak eklenmiş olsaydı üretim durması nedeniyle yaşanan gecikmeler kısmen de olsa sigorta kapsamında değerlendirilebilirdi.


Ürün sorumluluk ve garanti açısından ise TPI'ın tesislerini devralan yeni X geçmişten kaynaklanan bilinen ve henüz bilinmeyen sorumluluklar için özel bir koruma alması gerekebilir. "Warranties and Indemnities" adı verilen son derece özel sigorta çözümü böyle durumlarda devreye giriyor.


ree

TPI Composites’in iflası, yenilenebilir enerji sektöründeki finansal kırılganlıkları ve operasyonel riskleri gözler önüne serdi. ABD’de iflas koruması başvurusu yapan şirketin Türkiye’deki İzmir fabrikalarını da devrederek üretimden çekilmesi yerli üretimin stratejik önemini ve yatırımcı güveninin ne kadar hassas olduğunun da bir göstergesi. İzmir gibi rüzgar enerjisinde küresel başarı yakalamış bir bölgenin bu kaybı, yatırımcı güveni açısından ciddi bir darbe.


Risk yöneticileri için bu olay, erken uyarı sistemlerinin, tedarik zinciri analizlerinin ve saha gözlemlerinin ne kadar kritik olduğunun altını bir kez daha çiziyor. Görünen o ki finansal göstergeler, iş sağlığı sorunları ve yönetim-saha kopukluğu bir araya geldiğinde, iflas kaçınılmaz hale geliyor.



TPI Composites ın iflası , “yeşil dönüşüm”ün sadece çevresel değil, yönetsel ve sosyal bir dönüşüm gerektirdiğini gösteriyor. İhmallerin nasıl sistemsel çöküşe dönüştüğünü gösteren yeniden yapılandırmaya zorlanma yenilenebilir enerji sektöründe bile finansal sürdürülebilirliğin garanti olmadığını gösteriyor.


Benzer durumların tekrar yaşanmaması için üç temel adım öne çıkıyor. Öncelikle yerli üretim stratejik bir öncelik olarak ele alınmalı; rüzgar türbini gibi kritik parçaların üretimi, kısa vadeli teşviklerle değil, uzun vadeli ve istikrarlı desteklerle güvence altına alındığında bu yaklaşım, sadece istihdamı değil sektörel direnci de güçlendirecektir. İkincisi, finansal şeffaflık; şirket bilançoları düzenli olarak izlenmeli ve risk sinyalleri zamanında fark edilmelidir. “Sürpriz iflas” diye bir şey yoktur, sadece görülmeyen veriler vardır. Enerji politikalarının siyasi söylemlerle değil teknik hedeflerle yönetilip, mühendislik aklıyla yönlendirilmesinin ve uzun vadeli planlamalarla desteklenmesinin gerekliliği ortaya çıktı. Bu üç adım, sektörün dayanıklılığını artırırken yatırımcı güvenini de pekiştirir.


Risk yöneticileri ise bu dönüşümün taşıyıcısı olmalı; sahada gözlem yapmalı, yönetimini uyarmalı ve riski herkesin anlayacağı şekilde tercüme etmelidir. Çünkü risk sessizken daha tehlikelidir.


Herkese iyi pazarlar



İlgili Blog yazıları


Faydalanılan Kaynaklar



Yorumlar


bottom of page