Gün geçmesin ki birinin bana ya da benim ona gözlerimi devirmediğim bir an olmasın. Zaten evde bir ergenle yaşadığım için bu sıklıkla oluyor ama bugün bahsetmek istediğim kuşaklar ve değerlerin dönüşümü.
Neler değişiyor? Neler değişmiyor? Yarım asırlık biri olarak hayatın kolaylaşması, dünyanın küçülmesi, pek çok imkana daha hızlı ulaşmaktan memnunum elbette, ama bazı içime sinmeyenler var ki, bugün onları paylaşmak istiyorum. Asırlardır her eski neslin dediği gibi yeni nesiller daha sorumsuz, disiplinleri yok, saygısız ve bağlılık hissetmeyen bir nesil mi?
Dünyadaki değişim rüzgarlarının etkisinde insanların bakış açıları, kaygıları, istekleri ve beklentileri de değişiyor. Bir dönemin ortak özelliklerini taşıyan benzer yıllarda doğmuş olanlar da kuşakları oluşturuyor. Bugün 4 kuşak aynı anda dünyanın sosyal ve ekonomik hayatının içinde yer alıyor. Baby Boomers, X'ler, Y'ler ve Z'ler.
Pek çok zorluk ve yokluk zamanında doğmuş Baby boomers'ın hakim olduğu dünyaya doğan X kuşağı dünyanın hızla değiştiği yıllara birebir tanıklık etti, hayatı sürekli bir geçiş periyodunda geleneksel yaklaşımla yeni eğilimler arasında seçimler yaparak geçti.
80 lerin muhteşem müzikleri ile korkunç moda tasarımlarını yaşadı, canlı yayınlanan savaşları yaşadı, bilgisayar, internet, cep telefonları gençlik yaşlarımızda hayatımıza girdi. Devlet memuru olmaya, üniversite okumaya, elinde bir mesleğin olsun, garanti maaşın olsun, ev al , araba al, evlen , çocuk sahibi ol gibi, anne babalarımızın bildiği düzen içinde kalmaya kodlanmıştık. Statünün para kazanmak, kariyer ve mal mülk olduğu dünya, son 30 yılda hem anlayış hem de teknoloji bakımından o kadar hızlı bir değişime girdik ki, bu geçiş döneminin tüm çatışmalarını yaşadık.
Y kuşağı ise artık ivmesini kazanmış ve çılgınca giden roller coaster'a keyif aldığı müddetçe binmeye devam ediyor, daha heyecanlısını deneyimlemesi söz konusuysa hemen diğerine atlayabiliyor. Kısacası hayatı yaşamak istiyor. Bunda elbette pek çok zorluğu atlatmış Baby Boomer ailelerinin çocuklarını kolay ve konforlu yaşatma çabası çok önemli etken. Güçlü teşviklere sahip ve kendinden emin Y kuşağı, risk almada daha cesur olduğu için, daha da yaratıcı. Bugün devrim yaratan, hayatı yönlendiren, farklı ve ilginç yatırım alanlarına yönelenlerde Y kuşağı açık ara baskın. Rekabetçi ve hırslılar, sorgulayan, hesap soran bir kuşaklar.
Diğer taraftan bu kuşak bana göre en acımasız eleştirilerin de hedefi, X ler gibi para kazanmak için yaşamıyorlar, hayatı yaşamak ve hayattan zevk almak için para kazanıyorlar. Hani büyüklerimizin bir dikili ağacı yok, hala kirada oturuyor, bir kenarda parası yok diye eleştirdiği kuşak.
Bir yerde okumuştum; hem istediği kadar yemek yemek, hem de fit kalmak isteyen bir nesil Y. Odağı "deneyimlemek" olan Y kuşağının bu ikilemi pazarlama konusunda da çığır açtı. Bugün "bu da iş mi" dediğimiz yeni işler işte hep bu deneyim arzusunu tetikleyen işlerden yaratıldı.
Y'lerde çağ ile beraber, farklı sosyal ve kişisel kodlar nedeniyle ben merkezci bir hayat görüşü hakim. Bu da garipsenecek bir durum değil.
Y kuşağının bebek adımlarının başladığı zamanlar dünya kuvvetli bir değişim rüzgarının etkisindeydi, Dünyanın art arda dersler aldığı, 20.yüzyıldan sonra modern ve özgürlükçü 21. yüzyılda evrensel değerler de farklı yorumlanmaya başlandı.
Bugünlerde yaşamın en önemli kısmını oluşturan sevgi, cesaret, dostluk, yardımlaşma, temizlik, saygı, doğruluk, nezaket gibi insani ve toplumsal değerlerin yerini tehdit eden hırs, baskınlık, rekabet, güç, adaletsizlikleri daha sık gördüğümüz günler yaşıyoruz. Sokakta iki lafın biri küfür, söylemlerdeki nezaket yerini daha sığ ifadelere bıraktı, toplumsal bilinç pankartlarda yaşatılmaya çalışılıyor, ilişkiler sadakatsiz, her yerde irili ufaklı güç savaşları var. Kültürel değerler ise her geçen gün turistik oldular ya da göstermelik kalmaya başladılar.
Eski kafalı diyebilirsiniz , X'ler olarak aile ve sosyal yaşamımızda özellikle arkadaşlıklarımızda benzer köklere, değerlere bağlı ve duygusal bağımızın olduğu bir çevre içinde kalmayı tercih ediyoruz. Duygusal bağ Y kuşağı için de önemli ancak iş hayatında olduğu gibi , sosyal yaşantılarında da yoğun bir sirkülasyon içinde olduklarını söylemek mümkün. Bu genel yaşam tarzları , toplumsal yaşama benzer şekilde etki ediyor.
Y kuşağının değerlere kıymet veren bir kuşak olduğunu söylense de kişisel deneyimim değerler konusunda en çok şikayet eden ve kendince yorumlamaya en hevesli kuşak oldukları. Bağlılıktan, disiplinden ve amaç sahibi olmaktan uzak olduğunu gözlediğim Y'ler hep daha fazlasını isteyen ama karşılığında vermeyi pek sevmeyen bir nesil.
Bir X olarak Milenyum ya da diğer adıyla Y kuşağı ile oldukça mesaim oldu. Bugün 40 lı yaşlara yakın olan bu kuşak, emektar, otoriteye bağlı, geleneksel, sonuç odaklı, çalışkan X kuşağını bayağı bir hırpaladı desek sanırım yanlış olmaz. Pek çok yönetici, ben dahil çatışmalar nedeniyle kimi zaman hak etmediğimiz eleştirilerin hedefi olduk.
İş hayatında, özellikle beyaz yakada Y kuşağının kendi aralarındaki rekabeti o kadar acımasız ki şirketler değerleri oluşturmak ve sahiplendirmek için müthiş bir çaba içindeler. Y'ler otoriteyi sevmiyor, hiyerarşiden hoşlanmıyorlar. Çalışan bir Y, yöneticisi veya şirketinden bireysel bir katkı almadığını düşünüyorsa hemen başka bir yere geçiyor, Yönetici Y ise kendine sorun yaratanı kazanmaya uğraşmıyor. Sonuç olarak bu önemli bir zaman ve kaynak kaybına da sebep oluyor. Değişimin kaçınılmaz olduğu günümüzde örgüt kültürünün oluşturulması, ortak değer, davranış ve alışkanlıkların sahiplenilmesi için projeler geliştiren yöneticiler ve insan kaynakları departmanları, kuşakların dinamikleri ile kurumsal zorunluluklar arasında bir ahenk yakalamak için ciddi çabalar sarf ediyor.
Y olmayan ama benden daha genç bir arkadaşım bir gün X ve Y arasında gözlediği farkı çok güzel özetlemişti. Siz itaatkar ve emekçi kuşaksınız, Y kuşağı özgür ve hazcı .
Ne kadar doğru!
İşte beni aydınlatan bu kısa özetten sonra Y'lerle iletişimimi yepyeni bir boyuta taşımaya çalıştım. Hala farklıyız, belki bazı konularda uçlarda kalmaya devam edeceğiz ama daha az çatışma, daha çok anlaşmanın yolunu bulduk.
Hırslı, rekabetçi, haz odaklı ve ben merkezci Y'ler , yakında emekliye ayrılacak X'lerin yerini dolduracak ve ayak sesleri şimdiden duyulan Z kuşağı ile çalışmaya başlayacak.
1996 ve sonrası doğanlar olarak belirtilen Z'lerin diğer adı "Digital borns", çok yakında iş hayatında yerlerini almaya başlayacak ve 10 yıl içinde tamamen hakim olacaklar.
OECD istatistiklerine göre dünyada 2 milyar Z kuşağı var, TÜİK verilerine göre ülkemizin % 39’u Z kuşağından oluşuyor. Z'lerin büyük çoğunluğu X'lerin çocukları.
Bana göre Z'lerin en önemli özelliği gerçek anlamda küresel bir kuşak olmaları. Hepsi dünya vatandaşı olan Z'lerin, toplumsal olaylara, sosyal hayata ve dünyadaki gelişmelere bakışları önceki nesillerden çok farklı, kendi alışkanlıkları, tercihleri, hatta kendi dilleri var. Araştırmalar, Y'lerle yükselen daha çok boş zaman isteği, özgürlük, bağımsızlık, bencillik gibi değerler ön plana çıkarken Z'ler için sıkı çalışma, güven, saygı görme, inanç gibi evrensel değerlere bağlılığın daha fazla olduğu görülüyor.
Dijital dünyanın içine doğan bu kuşak sanal ortamda çok hızlı iletişim kuruyor, parmaklarının ucunda uzaklık, yabancılık gibi kavramların olmadığı kocaman ve tek bir dünyada buluşuyorlar. Dayatmacılığa, haksızlığa, adaletsizliğe ilk olarak duyguları ile tepki veren bu kuşağın gücünü küçümsememeliyiz.
Z kuşağının diğer dikkat çekici özelliği değer odaklı olmaları. Bu evrensel değerler farkındalığının yüksek olacağına işaret ediyor ki dünyanın geleceği yönünden güzel bir haber.
Bu kadar güçlü ve hızlı bir etkileşim yetenekleri evrensel değerlerin birleştirici ve iyi niyeti ile bir araya geldiğinde, geleceğin koruyucusu, gelenekselin modern formatının mimarı olabilirler. Bu yüzdendir ki politikacılar, akademisyenler, pazarlamacılar yakın zamanda ekonomiyi yönlendirecek olan Z kuşağı özelikleri ve alışkanlıkları üzerinde detaylı çalışmalar yapıyorlar.
Bugünlerde hepimiz temel insani değerlerin önemini çok daha fazla dile getiriyoruz. Kuşak çatışmaları hep olacak, bu kaçınılmaz bir durum. Yakın gelecekte dünyada söz sahibi olacak küresel Z'ler, X'lerin gelenekselliğinin ardından, sorgulayan ve devrimci Y'lerle başkalaşan değerlerin iyiye dönüşümü ve barış içinde bir dünyanın güvencesi olabilirler.
Çok yakın zamanda dümene geçecek olan Z'lere güveniyorum. Çünkü Z'ler için hiçbir şey imkansız değil.
Herkese mutlu pazarlar.
Comments