Her insan seçiminde özgürdür fakat her tercihin bir sonucu vardır.
Üniversite öncesi de pek çok tercih yaptık ama, pek çoğumuz tercihlerle, kendi ayaklarımız üzerinde durmaya başladığımız mezuniyet sonrası ilk yıllarda karşı karşıya kaldık .
Üniversiteden mezun olduktan sonra kendisi de öğretmen olduğu için annem öğretmenlik yapmamı çok istedi. Açıkçası çok fikrim yoktu, kurada Giresun'un Alucra ilçesine Sınıf Öğretmeni olarak atamam çıktı. Hayatımda adını ilk kez duyduğum bir yer. Haritada baktık , bulduk, valizleri hazırladık, ailecek önce ilk atamanın yapıldığı Giresun'a gittik. Birkaç gün kaldık. O zaman yollar şimdiki gibi değil, geçen yüzyıldan bahsediyoruz. Annem çok heyecanlı ve mutlu, babam ise ortamı tartıyor, kolay değil, kızı nereye gidecek, nasıl yaşayacak, etrafında kimler olacak, asker bakışıyla değerlendiriyor her şeyi. Sonra dediler ki, öğretmen kızımızı Alucra ya değil, Tirebolu'da bir okulumuza verelim.
Ne kadar güzel bir yer! Gerçekten görmediyseniz, ilk fırsatta hala aynıysa, harika ve yemyeşil yerleri görmelisiniz. Ama bahsettikleri ilçe değil, tepelerde bir köy. Hayatımda ilk kez deli gibi çağlayan derelerin üzerindeki asma köprülerden, sağdan soldan şelalelerin fışkırdığı yemyeşil dağ yollarından geçtim. Yaklaşık 2 saat süren bir seyahatten sonra tepeye ulaştık. Yanından büyük bir çay geçen, tipik Karadeniz yerleşiminden farklı olarak toplu bir köye vardık, Süttaşı. 2 veya 3 sınıflı bir ilkokul, yemyeşil bahçeler içinde evler. Resim gibi. HES'ler o zaman yeni, su biraz cılız ama, çayın yatağındaki koca granit taşlarından deli dolu aktığı zamanlarda ne kadar yükseldiğini anlamak mümkün.
Orada birkaç saat geçirip, muhtardan bilgi aldıktan sonra, Giresun'a geri döndük, aile meclisi toplandık. Gönlümde yatan belirli bir hedef yoktu ama bu da değildi. Anne babam da açıkçası, başka beklentilerimin olduğunu görerek, beni anladılar. Böylece yaklaşık 12 gün süren kısa bir devlet memurluğundan sonra, özel sektöre atılmak üzere ailemi Ankara'da bırakarak, arabamıza doldurduğum eşyalarımla İstanbul'a geldim.
Daha 22 yaşında, yuvadan uçup hayata gerçek manada tek başına atılmış, tecrübesiz ve toy bir genç olarak, bugünlere getirdiğim kendime baktığımda, tercihlerim ve sonrasında attığım her adımda, bizleri her zaman sevgiyle kucaklayan ailemin kazandırdığı ve hep içimde taşıdığım inanç, mücadele ruhu, çalışkanlık, sadakat ve dürüstlük temelimin sağlamlığını görüyorum. Bunların çok zorlandığı, güçleştiği zamanlar olmadı mı? "Keşke'm yok!" diyemeyeceğim, sonuçlarını sadece kendimin yaşadığı "keşke"lerim de oldu. Herkes gibi hatalar yaptım. Yanlış seçimler, zor kararlar, kendimi bile şaşırtan tercihler. Değerlerimin, güvenimin suistimal edildiği zamanlar da oldu. Her zaman iyiye denk gelmiyoruz.
Tercihlerimiz hayatımızın gidişatını belirliyor. Bazılarını seçme şansımız yok; ailemiz, doğduğumuz yer ve koşullar gibi. Bazen önümüze sunulanlar arasından mecburen seçim yapıyoruz, bazen başkalarının tercihlerinin sonuçlarını yaşıyoruz, bazen de seçeneklerimizi kendimiz yaratıyoruz.
Hayatımızda tercihlerimiz kadar etkili olan bir başka faktör de tesadüfler! 2000 yılında ABD'ye yerleşmek üzereyken, kopan bir ekonomik kriz ve sonrasındaki bir tesadüf, hiç aklımda olmayan sigorta sektöründe çalışmaya başlamama vesile oldu. Neredeyse çeyrek asırdır ve hala çok severek, amatör bir heyecanla çalışmaya devam ediyorum.
Bugün geldiğim nokta aldığım zorunlu veya gönüllü kararlarımın, tercihlerimin, tesadüf ya da kaderin, az biraz da şu yaşlı dünyadaki yarım asırlık mütevazi kişisel tarihimin bir karması. Bundan sonra da yarattığım yeni hikayelerim ve tesadüflerle devam edeceğim. Nasıl mı?
İşte işin püf noktası bu! Nasıl? Hayatta karşımıza çıkanlar, aldığımız kararlar, başımıza gelenler, hatalarımız belki de önemli bir dönüşüm için hayatta karşımıza çıkarabilecek tek fırsat olabilir. Bu kararları alırken korkularımızı ve kaygılarımızı iyi anlamalıyız ve yönetmeliyiz. Bu da hayatın kendi gücümüz ve isteğimizle değiştirebileceğimiz taraflarıyla ilgili inisiyatif almak, sonuçlarını aynı kararlılık ve sebatla kucaklamak anlamına geliyor. Kısaca cesur olmak!
O fırsatı kaçırır, korkularımıza yenilirsek, konfor alanımız sandığımız, gerçekte çok küçük ve kendini sürekli tekrar eden sığ bir döngünün içinde kendimizi ve çevremizi oyalamaya devam ederiz.
Yeniyi yaratmak ve yaşamak çok heyecanlıdır, bir o kadar da cesaret gerektirir. Tecrübelerinden bir ders çıkarmayıp, karşılarına çıkan önemli dönüşüm fırsatını değerlendirmeye cesaret edemeyen, kendine yapması gereken iyiliği yapmayıp, geçmişini tekrar tekrar yaşamaya çalışanların içinde bulunduğu durumu ve içten içe bu başarısızlığın ezikliğini saklamak için gösterdikleri zoraki çabaları ve tavırları gördükçe, kendi hayatımın kontrolünü ele alabilmiş olmak ve bana destek olanların varlığı, şanslı ve güçlü hissettiriyor.
İçinde bulunduğumuz tüm koşullara rağmen, gönülden ve kocaman bir sevgiyle hayatlara dokunan ve mücadeleci ve inançlı pek çok insanla yollarım kesişti. Odağına iyiyi ve güzel dünyayı koymuş, geleceğe inanan bu insanlardan gördüklerimi uygulayarak, paylaşarak daha da büyütmemin önünde hiçbir engel yok.
Bugün, 50 yılı geride bırakmış, başarılar, mutluluklar kadar, hataları ve eksikleri de olan hayatımın bundan sonrasının çok daha keyifli olması için müthiş bir birikime sahibim.
Karadeniz'in o minik köşesinde öğretmenlikle devam etseydim, bugün nerede olurdum bilmiyorum ama, tercihlerim ve kaderim beni nereye getirirse getirsin, hayatıma devam ederken tercihim;
Her günü "tek gün"müş gibi, kıymetini bilerek, farkında olarak, heba etmeden, şükrederek, sindire sindire tadına vararak yaşamak,
Değerlerim, bir tanelerim, sevdiklerim, can dostlarım ve elbette sağlığımı korumak,
Sabaha inanarak yarına uyanmak,
Enerjimi sevgiyle beslemek, ışığımı parlatmak, bildiğim ne varsa paylaşmak, bana uzanan elleri tutmak, hayatlara dokunmak,
"Söz"e kıymet vermek
Düştün mü? Kalkar dizlerini silkelersin ve yürürsün. Umudun azaldığı, yorulduğum zamanlarda içimdeki olumlu ve çaresizliği kabul etmeyen mücadeleci tarafımı kendime hatırlatarak yoluma devam etmek.
Ne diyor şarkı ?
"İstemek yetmiyor uçmak için
Kanat çırpmak lazım üstünden geçmişin
Cesaretsizce bu iş olmuyor
Neden niçinle bu iş olmuyor
Hayat sensiz de gülüp oynuyor"
İşte o zaman bu zaman !
Hayat bizim,
Daha mutlu, daha bize ait, daha umutlu sabahları seçmek elimizde
Haydi!
İyi pazarlar
Comments