top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

KÜRESEL ISINMA BİR YALAN MI ?


Şimdi nereden çıkardın diyenler olacağı gibi, nihayet bunu biri daha söyledi, diyenler de olabilir.

Niyetim var ya da yok tartışması yapmak değil. Asıl konum iklim olayları.


Son zamanlarda küresel ısınma olmadığını, dünyanın ısınıp soğuma döngüsünün "küresel ısınma alarmı" adıyla ticari, politik, ideolojik sebeplerle abartıldığını, bundan pek çok teori ve yeni iş fırsatları üretildiğini ve menfaat sağlandığını iddia eden, aralarında bilim insanlarının da yer aldığı bir grup çok sık karşıma çıkıyor. Çevreme sorduğumda da pek çok kişinin buna yakın fikirleri olduğunu duydum.

 

Diğer taraftan küresel ısınma risk yöneticilerin ajandasında önümüzdeki 10 yılın en ciddi riski olarak ilk sıraya yerleşmiş durumda. Çünkü iklim değişikliklerinin dünya yüzeyinde sebep oldukları olaylar maddi ve manevi büyük zararlar veriyor; ülkelerin ekonomik yapısını bozuyor, sosyal ve ekonomik dengeler etkileniyor, yoksunluk, açlık ve işsizlik baş gösteriyor, su kaynakları ve verimli toprak azalıyor, tansiyon yükseliyor. 

 

"Küresel ısınma" gibi bir acil durum alarmının olmadığını savunan gruplardan Global Climate Intelligence Group - The CLINTEL'in söylediklerine bakalım: 1800'den fazla bilim insanı ve profesyonelden oluşan küresel bir ağın hazırladığı 'İklim açısından acil bir durum yok' deklarasyonunda, iklim biliminin daha az siyasi, iklim politikalarının ise daha bilimsel olması gerektiğinin, bilim insanlarının küresel ısınmaya ilişkin tahminlerindeki belirsizlikleri ve abartıları açıkça dile getirmeleri, politikacıların ise politik önlemlerinin hayali faydalarının yanı sıra gerçek maliyetlerini de şeffaf şekilde sunarak hesap vermeleri gerektiğinin altı çiziliyor.

Dünyanın ikliminin gezegen var olduğu sürece soğuk ve sıcak evrelerle değiştiğini; 1850 gibi çok yakın bir tarihte sona eren Küçük Buzul Çağı düşünüldüğünde, şu anda bir ısınma dönemi yaşanmasının sürpriz olmadığını söyleyen grup, doğal olduğu kadar insan kaynaklı faktörlerin de ısınmaya neden olduğunu, dünyanın öngörülenden daha az ısındığını, yani ısınmanın tahmin edilenden çok daha yavaş olduğu iddia ediyor.

İklim politikalarının eksik ve yetersiz modellere dayandırıldığı, CO2 gibi sera gazlarının etkisinin abartıldığı, ayrıca atmosferi, bitki besini ve dünyadaki tüm yaşamın temeli olan CO2 ile zenginleştirmenin faydalı olduğu gerçeğinin de görmezden gelindiği ve CO2 azaltma önlemlerinin maliyetli olduğu kadar zarar verici olduğunu savunuyorlar. Deklarasyonun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.


Diğer taraftan bilim insanlarının büyük çoğunluğu küresel ısınmanın "gerçek" ve insan kaynaklı olduğu konusunda birleşmiş durumda.


ABD uzay ajansı Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'ya göre okyanuslar, artan sera gazları nedeniyle son yıllarda meydana gelen ısınmanın yüzde 90'ını şimdiden emmiş durumda. Sular ısınıyor, sular ısınınca buzullar eriyor, buzlar eriyince de su seviyesi yükseliyor. Son 100 yıl içinde küresel deniz seviyesinin 16 – 21 cm yükseldiği tahmin ediliyor. Bilim insanlarına göre denizlerin yükselmesi, kıyı erozyonunun hızlanması ve sellerin giderek daha olağan hale gelmesi anlamına geliyor. Her geçen gün su ve iklim değişikliği nedeniyle nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan canlılar, yaşanan su sorunları, çevre felaketleri, kirlilik gibi konular göz ardı edilemeyecek kadar gerçek. Bunun nedeni olarak küresel ısınma gösteriliyor.


Son yıllarda net-zero (net-sıfır), iklim hedefleri için temel yaklaşım haline geldi. Hem ülkeler hem de kuruluşlar net-zero hedefleri belirliyor. Bugün 140'tan fazla ülkenin net zero emisyon hedefi var. Peki nedir bu Net- Zero?


Net -zero terimi, atmosfere salınan karbon ile atmosferden uzaklaştırılan karbon arasında bir denge sağlanması anlamına geliyor. Bu denge - yani net-zero - atmosfere eklenen karbon miktarı çıkan miktardan fazla olmadığında gerçekleşecek.


Net-zero ile birlikte adı geçen +1,5 hedefi ise gezegenin daha fazla iklim krizine sürüklenmesini önlemek amacıyla 2100 yılına kadar, ısınmayı söz konusu seviyeyle sınırlamayı amaçlayan küresel iklim hedefi.


Dünya Ekonomik Forumunun (WEF) Net-Zero Endüstri Takibi raporunun ikinci baskısı, ağır sanayi ve ulaştırma sektörlerinin 2050 yılına kadar net-zero emisyona ulaşma çabalarında dünya çapında kaydettikleri ilerlemenin ayrıntılı bir analizini sunuyor. Küresel sera gazı emisyonlarının %40'ından fazlasını oluşturan bu sektörlerin, teknoloji geliştirme hızını artıracak, destekleyici altyapılar inşa edecek ve dönüşümü finanse etmek için gerekli sermayeyi sağlayacak çok yönlü çözümlere ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Sektörler ve ülkeler arası işbirliği işbirliğinin önemine de dikkat çekiliyor.


WEF 2024 Küresel Risk Raporunda karbonsızlaştırma çalışmalarının hızının iklim olaylarını değiştireceği ve doğal olarak küresel ısınmanın istikametinin etkilenebileceği de belirtiliyor. Tüm paydaş gruplar, yeryüzü sistemlerindeki kritik değişimin önümüzdeki on yıl içinde karşılaşılacak en ciddi risklerden birini oluşturduğu konusunda hemfikir.


Okuduklarımdan sonra  küresel ısınma vardır veya yoktur diyenlerin, "dünyanın kaynaklarının eşit ve adil dağılması, küresel bir değişimin yaşanmakta olduğu ve herkese ulaşan uygun maliyetli enerji ve akılcı küresel politikalar uygulanması konularında, kısaca herkes için refahın amaçlanması gerektiği" görüşünde birleştiğini söyleyebilirim.  


Küresel ısınma bir yalan mı değil mi tartışması burada dursun, biz  yaşadığımız gerçeklerden ve iklim olaylarının dünyaya ve sigorta endüstrisine verdiği zararların boyutundan bahsedelim.

 

Dünyanın en büyük reasürans şirketlerinden Swiss Re 2021 Küresel Isınma Raporu'nda iklim değişikliğinin hava koşullarını, doğal ekosistemleri, insan sağlığını ve küresel ekonomiyi etkileyen geniş kapsamlı sonuçları olduğunu belirterek artan sıcaklıkların etkilerinin, iklim değişikliğinin olmadığı bir dünya ile karşılaştırıldığında, 2050 yılına kadar küresel GSYH'yi %18'e kadar azaltabileceği tahminini paylaşıyor, yani fakirleşme. Bu etkinin, ancak kamu ve özel sektör tarafından iklim adaptasyon önlemlerinin uygulanması ve "net zero dünya"ya geçişin hızlandırılması için kararlı adımlar atılması halinde azaltılabileceğine işaret ediyor.

 

Başka bir araştırma da Avustralya İstatistik Bürosu'ndan ;


1900-2022 yılları arasında dünyanın farklı yerlerinde deprem, sel, volkanik patlamalar, yangınlar, kasırgalar, petrol sızıntısı, tropikal siklon, tayfun gibi birçok olayın her yıl artarak yaşandığı tespit edilmiş.


Munih Re nin Yükselen Trend olarak adlandırdığı doğal afet felaketlerinin bilançosu 2022 yılında 270 Milyar USD olmuş.


Yukarıdaki tabloda maviler sigortalı olayları gösteriyor. Buna göre 2022 yılında doğal afetlerin sigorta sektörü tarafından karşılanan kısmı 110 Milyar USD. Doğal afetlerin önemli kısmını deprem ve tsunamiler oluşturuyor. Araştırma bulgularının çoğu, hava koşullarına bağlı doğal afetlerin halihazırda iklim değişikliğinden etkilendiğini ve bu etkinin gelecekte daha da güçlenerek artacağını gösteriyor. Kısa ve orta vadeli doğal iklim salınımları da risk durumunu önemli ölçüde etkilemekte.


İkincil zarar olarak adlandırılan sel, yer kayması, yangın gibi risklerin deprem gibi modellenememesi de bir sorun. Küresel sigorta piyasası, deprem ve tsunami gibi afetlerle birlikte, sel, orman yangınları gibi durumlar nedeniyle milyarlarca dolar tazminat ödedi.

Temmuz 2021 yılında Almanya'da yaşanan sel felaketinde sel sularına kapılan 134 kişi yaşamını yitirmiş, yoğun yağışlarla gelen su baskınları evleri, yolları ve köprüleri sürüklemişti. Bu sel felaketinin Alman sigorta piyasasına maliyeti 6,7 Milyar Euro oldu. 2023 yılında İtalya'da yaşanan dolu felaketinde ödenen zarar ise 4 Milyar Euro.


Sigorta piyasası iklim değişimlerini dikkatle takip edenlerin başında geliyor. Sigortacılar için, aşırı riskleri değerlendirebilmek ve yeni sigorta çözümleri geliştirebilmek, riskler ve bunların nasıl geliştiği hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak çok önemli hale geldi. 2023 yılında ABD'de 1402 hortum olayı gerçekleşmiş (hızı 50 mil ve 100 Mil üzerinde olanlar) . The Guardian'ın makalesinde bilim insanlarının, okyanusların ve atmosferin ısınmasına bağlı olarak küresel ısınma nedeniyle mega kasırgaların daha olası hale geldiğini söyledikleri belirtiliyor. Eskiden arada sırada çıkan kasırga ve fırtınalar artık çok sıklaştığı için bu riskler ABD poliçelerden artık çıkarılıyor, çünkü hem verdiği zarar çok büyük - karşılığında çok yüksek primler alınması gerekiyor, ki bu da sigortanın ekonomik olması prensibiyle çelişiyor- hem de bu doğa olayları artık 'ani ve beklenmedik' şeklinde değerlendirilmiyor. Katrina, El Nino gibi yüzlerce ölüm ve milyarlarca dolarlık maddi zarara sebep olan kasırgaların sıklığı artıyor. İklim olaylarını nispeten daha az hisseden Avrupa son birkaç yazdır aşırı sıcaklar nedeniyle ciddi can kayıpları yaşadı; 2022 yılında Avrupa'da etkili olan 'Zeynep' kasırgası sırasında saatteki hızı 196 km'ye çıkan fırtına nedeniyle on binlerce evin elektriği kesildi, yüzlerce uçak, tren ve feribot seferi iptal edildi. 13 kişi hayatını kaybetti. 2023 yazında Almanya'dayken hızı saatte 110 km yi aşan bir fırtınayı bizzat yaşadım, Stuttgart ve çevresinde hayatı felç eden fırtına, bizleri de hayli korkutmuştu. Son yıllarda özellikle sahil şeritlerimizde yaşanan hortum olaylarını, yazın ortasında araçlara, ekinlere, insanlara ciddi zararlar veren ceviz büyüklüğündeki taneleriyle yağan dolu hadiselerini hatırlayın. Yıllardır yaşadığımız coğrafyalarda mevsim normalleri dışında gerçekleşen iklim olayları sıklaştı.


İşte bu artan sıklık, sigorta piyasasının gelecekteki hasar beklentilerini artırıyor. Sigortalılık oranı artsa da oluşabilecek zararları karşılayabilmeleri için prim havuzlarının daha çok büyümesi gerekiyor. Son dönemde sigorta maliyetlerinde, risk yönetimi ve farkındalığına dair beklentilerin artmasında iklim değişikliğinin etkileri çok baskın.


Clintel ve benzer düşünenlerin iddia ettiği gibi dünyanın ısınma ve soğuma döngüsünün sonucu aslında sürpriz olmayan bir ısınma yaşıyor olsak bile, yaşadığımız iklim olaylarını görmezden gelip, 'yakında geçer' deme rehavetine kapılamayız. Ne dünya son buzul çağındaki gibi bir dünya, ne de düzen eskisi gibi. Dünyanın üzerinde artık çok fazla bina, yatırım, varlık ve birbirine bağlı ekosistemler var, bunları tehdit eden riskler her geçen gün artıyor. İklim değişikliği, küresel ısınma sadece kutupları etkilemiyor; iklim olaylarının sonuçları havanın ısınması, soğuması, yağışların artması ile de sınırlı kalmıyor; tüm bu değişiklikler dünyada yaşamı kökünden etkiliyor, değiştiriyor. Bu nedenle iklim olaylarının doğal seyrinin korunmasına önem verilmesi, hassas ve kırılgan olan ekosistemlere olan etkilerine dair herkesin farkındalığını artıracak şekilde ele alınması ve açıklanması gerekiyor.


Ice Age animasyonunda olduğu gibi pılıyı pırtıyı toplayıp göç edemiyoruz.


2024 Mart ayındayız ve Ocak ve Şubat ortalama 15 °C ile geçti, dışarıda ılık bir hava, parlak bir güneş var , Bu normal mi?


Herkese güzel günler.



388 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page