top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

HIRS'IN İNCE ÇİZGİSİ

Başarılı olmak, bizden övgüyle bahsedilmesi, bilinir olmak hepimizin hoşuna gider, bunu isteriz. Karşılığında maddi ve manevi takdir varsa, motivasyonumuz daha da artar.

Başarılı olmak ve takdir edilmek insanlarda farklı etkiler yaratabiliyor. Kişilik özelliklerimiz, yetiştirilme tarzımız, belki geçmişten gelen travmalar, beklentiler, ihtiyaçlar, hedefler, övgüye karşı reaksiyonumuzu belirliyor.

Hırs başarı için olmazsa olmaz bir faktör. Hırsınız yoksa tatminkar bir sonuç alamazsınız, hırs eksikse iş sıradanlaşır, hırs tıpkı dozunda stres ya da kaygı gibi, başarıya götüren oldukça faydalı itici güçtür. Bununla beraber hırs aşırıya kaçtığında bizi uygun davranmaktan uzaklaştırabilir. Ne kadar erken farkına varırsak olumsuz sonuçları engelleme şansımız artar, ama kendimizi kaptırırsak , doğrular silikleşir, önümüzde bambaşka seçeneklerin olduğu ve nasıl biteceğini öngöremeyeceğimiz çok zorlu bir yol başlar.


Yıllar önce duyulduğunda sektörde uzun süre konuşulan bir olaydan bahsedeceğim. Oldukça karmaşık operasyonları olan bir şirket, özel bir sigorta poliçesinin yenilemesi için ihale açıyor . İşin mevcut aracısı tüm detaylara ve gelecek dönem için gerekli bilgilere sahip olduğundan oldukça hasarlı olan sigortalısına rekabetten sonuç alamayacağını söylemesine rağmen, sigortalı ihale yapmakta ısrarcı oluyor ve başka bir aracıyı dahil ediyor.


Yurtdışı piyasalarla çalışanlar bilirler, rekabet her zaman sigortalı lehine çalışmaz hatta bazen ters teper, teklif için detaylı bilgi ve zaman gereklidir, en basitinden saat farkı vardır. Ön kabul şartları, lokal sigortacı onayı için sağlanması gereken kanıtlar hazırlanmalıdır. Tüm bunlar için süre daraldığından sigortalının zor durumda kalmaması için mevcut aracı elindeki bilgilerle düşünüp karar verecek zamanı bırakacak şekilde teklifini sunuyor. Bekleme ve takip başlıyor.

Vadenin bitmesine bir gün kala sigortalıdan hala cevap gelmiyor.


Sessizliğin nedeni genellikle bellidir. Son gün yazılı olarak rakip tarafla çalışacaklarını bildiren bir posta alıyorlar. Beklenen bir cevap olmasına rağmen mevcut aracı takibe devam etmek zorunda kalıyor çünkü poliçe iki kısımdan oluşuyor ve sigortalı sadece 1. kademe için rakibe onay verdiğini söylüyor.


Bunu biraz açalım.

Bazı riskler tek bir sigortacı tarafından üstlenilemez, bazen riski bölüşürler ya da kapasitelerini üst üste koyarlar. Bu olaydaki sigortalının iki kademeden oluşan bir koruması varmış. 1. kademe faaliyetlerin tümü için hasarda ilk başvurulacak bir poliçe, 2.kademe ise daha limitli bir teminat kapsamında 1. nin limitinin yetmediği durumlarda devreye girecek olan ek limit (Sigorta da 1st ve 2nd layer ya da excess/ihtiyari olarak geçiyor). Böyle yapılarda genellikle başka bir sigortacının verdiği 2. poliçe birincinin şartlarını takip ettiğinden, hasarda ilk devreye girecek 1.poliçenin tüm detayları 2. sigortacıyla paylaşılır, inceleme sonrası 2. sigortacı da onaylarsa son maliyet belirlenir ve teminat başlar.


Sigortalı 1. kademe detayları olmadan 2. kademenin onayı için ısrar ediyor. Yukarıda belirttiğim nedenlerle reasürans evrakları olmadan bu mümkün olmadığından süreç duruyor. Bir terslik olduğu anlaşılıyor ama sigortalı kararından geri adım atmak istemiyor. Süre daraldıkça gerginlik artıyor. Sonunda teminat bitiyor. Birkaç gün sonra sigortalı rakip aracıdan iletilen teminat teyidini paylaşıyor. Mevcut aracı incelediğinde bunun sigortalıya her defasında ret veren sigorta şirketinin standart formatı üzerine yazılmış ve beceriksizce kopyalanıp yapıştırılmış bir imza ile düzenlenmiş bir evrak olduğunu görüyor. Üstelik aracı kurum uzantılı bir e posta adresinden ve dokuman üzerinde de aracı adının yazdığı bir şekilde gönderilmiş.


Sonrasında oldukça hareketli günler yaşanıyor. Sigortalı kendi imajını ve durumu kurtarma derdine düşüyor. Rakip firma sevdiği başarısına güvendiği personelinin sebep olduklarının şokuyla çok zaman ve çaba harcamak zorunda kalıyor.


Bütün bunlar ne için oldu?

Bir kişinin daha çok takdir, daha çok para kazanmak, daha çok bilinmek, kıskanılmak hırsı yüzünden!

Zaten başarılı, zaten takdir edilen, bilinen, parlak ve zekiyken, neden böyle bir şeye kalkışılır?

Ne demişler;

"Hırs başta karar eyleyince, akıl baştan firar eyler."


Bugün de aynını düşünüyorum, sigortalı diğer tarafla çalışmak istiyorsa, kararını sigorta piyasasına bildirip süreci kazasız belasız tamamlama fırsatı varken son derece gereksiz bir risk almış. Diğer taraf hırs yapıp durumu herkes için içinden çıkılamaz bir hale getirmiş, sonuçta hiç bir kazananın olmadığı bir durum oluşmuş.


Her sektörde olduğu gibi sigorta sektöründe de bazen bir çalışan bazen de sigortalı taraftan güvenin suistimal edildiği durumlar yaşanabiliyor. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada benzer riskler çok ciddiye alınıyor, takip ediliyor ve önleyici çalışmalar yapılıyor. Bugün pek çok sigorta ve finans kuruluşunun iç denetim ve suistimal birimleri böyle olayları takip ve önleme amacıyla çalışıyor.


Bir işi ne olursa olsun kazanmaktansa, dürüst bir şekilde kaybetmeyi tercih ederim. İş ya da özel hayat farketmez, her zaman istediğimiz olmuyor. Oldurmaya çalışırken hırsınıza yenik düşmeyin, bundan hem siz hem de başkaları zarar görür. Mutlaka doğru yolu vardır, başka fırsatlar çıkacaktır, korkmayın, aksine ders çıkarmaya çalışın.


"Ambition is a good servant but a bad master."Hırs, iyi bir uşak, kötü bir ustadır." (Bilinmeyen)


Herkese iyi pazarlar.





49 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page