Oldum olası okumayı araştırmayı çok severim.
Çok eski değil 25 yıl öncesine kadar bir konuyu araştırmamız gerektiğinde kütüphaneye giderdik. Kütüphane kartlarımız vardı. Evlerimiz cilt cilt ansiklopedilerle dolu olurdu. Çünkü bilgiye ulaşabilmek ayrıcalıklı ve kıymetliydi, ailelerimiz teşvik eder ve ellerinden gelen her imkanı sağlamaya çalışırdı.
Bir ödev için kütüphanede geçen, sayfalarca notlar aldığım çok günlerim var. ODTÜ deki yıllarımda üniversitenin kocaman kütüphanesinin masalarında kitap yığınları arasında kaldığım ya da Milli Kütüphane'nin koridorlarında dolaşmışlığım çoktur. Tamam, ben de biraz "inek"tim kabul ediyorum ama akademik başarıdan çok yeni bilgiler öğrenmeye hep çok hevesliydim.
Bugün bilgiye ulaşmak daha zahmetsiz, ki bence bu muhteşem bir şey. Merak ettiğimiz her konu hakkında dakikalar içinde bilgi sahibi olabiliyoruz. Pandemiyle birlikte kullanım daha da arttı, hatta biraz da bağımlısı olduk. Peki kolaylıkla ulaşabilmemiz hakkında her şeyi öğrendiğimiz anlamına mı geliyor?
Yıllardır endüstriyel kurumların dünyaları içinde yaşıyorum. İşimi yaparken bana en çok yardımcı olan sigortalının dünyasını anlamak oldu. Çünkü milyonlarca liralık sigorta bütçesi olan bir kuruma doğru ve uygun bir sigorta programı tasarlamak onu tanımaktan geçiyor.
Hiç 1300 derecede eriyik çelik üzerinden atladınız mı? Ya da altı çelik size özel yapılmış endüstri tipi botlarınız, üstünde adınız yazan baretiniz var mı? Hiç yeni yapılmış marshmellow yediniz, banttan yeni çıkmış sıfır km bir araca bindiniz mi? Yerden metrelerce yüksekte rüzgar sizi savururken bir inşaatın tepesinden boğazı seyrettiniz, sergi açılışı öncesi eserlerini titizlikle taşıyan bir sanatçının heyecan ve telaşına tanık oldunuz mu?
Buna benzer o kadar çok anım oldu ki, kendimi çok şanslı sayıyorum.
Kağıt üstünde yapılan incelemeler kıymetli elbette. Her toplantı öncesi sigortalıyı mutlaka çalışır ve sohbetimizde hep "anlatmalarını"isterim.
Kendi terminolojileri, kendi insanları, kuralları önemlidir. Dinlediklerimi mutlaka not alır, kağıda geçirir, çalışmamı yapar, ilk etapta gerekli olan bilgi zincirimi oluştururum. Tesis ziyaretleri ise okuduklarım ve dinlediklerimin bütünlendiği, tüm resmin kafamda tamamlandığı kısmıdır.
"Bilmiyorum"- bir o kadar söylemesi zor, bir o kadar da bize pek çok kapı açan çok etkili bir söz.
Dinlediklerimiz bildiklerimizi zenginleştiriyor, bakış açımızı genişletip, bizi yeni sorular sormaya ve bu yolla yeni bilgiler öğrenmeye teşvik ediyor,
Bana göre en güzel kazanımlarından biri iletişimi keyifli hale getirmesi ve ilişkileri sağlamlaştırması.
Her toplantımı, kendi alanlarında uzman ve deneyimli tarafların karşılıklı bilgi alışverişi yaptığı bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Elbette ki masaya oturduğumuzda neden bahsedeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Önemli olan öğrendiklerimizle bildiklerimizi harmanladığımızda ortaya çıkaracağımız sonuç. Dinledikçe ve öğrendikçe yaptığımız işi sahiplenme derecemiz de artıyor. Sahiplenme başarının en önemli anahtarlarından biri.
Kendine has dinamikleri olan sigortanın pek çok faktör, yönetmelik, kanun ve uygulama ile ilişkisini bilmişlik taslamadan açıklamak ve soruları yanıtlamak için ezber şablonlarla kendimizi sınırlamayıp, boşlukları doldurmamız ve yeni bölümler eklememiz gerekiyor. İyi bir danışmanlık ve kaliteli bir sigorta plasmanı, doldurulmuş standart soru formları ya da bedel tablolarındaki verilerle değil, oralarda yazmayan detaylı, anlaşılır ve kaliteli risk bilgisine hakim olmakla yapılabilir.
Sigortalımıza en çok destek vermemiz gereken kısım ise hasar anı. İhtiyaca uygun, doğru bir sigorta programını hasar tecrübelerini inceleyip ve birikimlerimizle birleştirip sigorta uygulamaları ile uyumlu şekilde tasarlamak gerekiyor. Uzun uzun anlatılan süreçlerin nerede aksadığı, en önemlisi nasıl işlediği ya da işlemediği hasar anında ortaya çıkar. Koşullarını, dinamiklerini, süreçlerini ve hedeflerini ne kadar çok bilirsek hasarlarının çözümünde de onların en kuvvetli destekçisi oluruz.
Bu mesleğe gönül vermiş tüm genç meslektaşlarıma bu yeni yılda sadece bildikleriniz ve gördüklerinizle yetinmemenizi, bilmediklerinizi sorma cesaretiyle donanımınızı zenginleştirmenizi tavsiye ediyorum. Unutmayın ki, dünyadaki tüm gelişmeleri takip eden, faaliyetinin yanı sıra pek çok alanda değişimlere uyum sağlaması gereken kurumlarla çalışıyorsunuz. Biliyorum diye düşünüp, öğrenme merakınızı yitirmeyin. Bilmiyorum demekten çekinmeyin.
Bildikleriniz arttıkça, sormaya devam edecek, birikimlerinizin bakış açışınızı ne kadar genişlettiğine kendiniz tanık olacaksınız. Bundan herkes faydalanırken, en büyük keyfi alan siz olacaksınız.
Bilmek iyidir, öğrenmek daha iyidir. Bilgi güçtür.
Mutlu pazarlar.
Comments