top of page

BU YAZ KARPUZ KABUĞU DENİZE DÜŞEMEYECEK "DON"

Ülkenin gündemi bir türlü durulmazken, baharın başlarında yaşanan şiddetli don olayları birkaç günden fazla gündemde kalamadı. Tarımda deprem gibi etki bırakan don, göründüğünden çok daha fazla zarara neden oldu.


"Don" hava sıcaklığının 0°C'nin altına düşüp, suyun katılaşarak buz haline geçmesiyle oluşan bir doğa olayı, genellikle yüksek rakımlı bölgelerde ve karasal iklimin hakim olduğu yerlerde daha sık görülüyor. Ülkemizde de Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Karadeniz'in iç kesimlerinde don olayları sıkça görülüyor. Don olaylarının tarihsel döngüsü, iklim değişkenlikleri ve uzun vadeli hava olaylarıyla bağlantılı; genel olarak belirli periyotlarla tekrar büyük don olaylarının döngüleri kesin ve düzenli değil. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, Türkiye'de ilkbahar ve sonbahar don tarihleri belirli bir takvim içinde tahmin edilebiliyor, ancak 2025'te yaşanan şiddetli don beklenen tarihlerin dışında gerçekleşmiş.


Türkiye'de büyük don olayları bazı dönemlerde daha sık görülmüş.

1929'da Avrupa ve Türkiye'de etkili olan "Büyük Don" olayı 1929 Dünya Ekonomik Buhranı ile birlikte, Türkiye'nin ekonomik toparlanmasını daha da zorlaştırmış.

1954'te Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerde etkili olan donda Ankara'da sıcaklık -30°C'ye kadar düşmüş, Şubat 1954'te Tuna Nehri'nden gelen buz parçaları İstanbul Boğazı'nı kaplayarak deniz trafiğini durdurmuş ve limanlar geçici olarak kapatılmış. Hatta insanlar Anadolu yakasından Avrupa yakasına yürüyerek geçmişler. İstanbul'da yakacak, et ve ekmek sıkıntısı yaşanmış, halk temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmış. 1985 Şubat ve Mart aylarında yaşanan şiddetli soğuklarda Türkiye'nin birçok bölgesinde sıcaklıklar -25°C'ye kadar düşmüş, tarım ve ulaşım ciddi şekilde etkilenmiş, İstanbul Boğazı'nda buz kütleleri oluşmuş.


Don başta tarım olmak üzere ulaşım ve enerji sektörlerini etkiliyor.


65 ilde, neredeyse ülkenin hemen her noktasında görülen don olaylarının 34 ildeki etkileri çok fazla oldu. En çok etkilenen iller;

Manisa (En büyük hasar: üzüm üretimi);

Malatya (Kayısı üretiminde %90 zarar);

Ordu, Giresun, Trabzon, Rize (Fındık üretimi büyük ölçüde etkilendi);

İzmir, Uşak, Denizli, Bursa, Eskişehir (Meyve üretiminde ciddi kayıplar);

Türkiye'nin kiraz üretiminin yaklaşık %60'ın gerçekleştiği Konya;

Aksaray, Karaman, Niğde(Tahıl ve sebze üretimi zarar gördü);

Kahramanmaraş, Adıyaman, Erzincan, Erzurum, Tunceli (Don olayları geniş çapta etkili oldu).



Yaz meyveleri olan elma, üzüm, kiraz, kayısı ve erik gibi ürünlerde bazı bölgelerde zarar %100'e kadar ulaştı, yani meyve ağaçları tamamen don nedeniyle zarar gördü. Çiftçiler meyve bahçelerini korumak için çeşitli önlemler alsa da, donun etkisi çok güçlü oldu, üreticiler büyük zarar gördü ve bazı bölgelerde hasat kayıpları nedeniyle fiyatlar yükseldi. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine göre, meyve üretimi %24,4, sebze üretimi ise %1,7 oranında düşmüş, bu yaz meyve arzında ciddi düşüşler yaşanacağı ve meyve fiyatlarının yaz aylarında %30 ile %50 arasında artabileceği, ayrıca, tahıl üretimindeki %5,3'lük düşüş nedeniyle ekmek ve unlu mamullerde de fiyat artışları beklendiği belirtiliyor. Bu da tüketicilerin davranışlarını ister istemez etkileyecek.


Son yıllarda gıda enflasyonundaki sürekli yükseliş nedeniyle eskiden olduğu gibi meyve sebzeden bol bol alamıyorduk. Dondan sonra insanlar pahalı hale gelen meyve ve sebzeler yerine mecburen daha uygun fiyatlı alternatiflere yönelecek. Çok iyi hatırlıyorum, eskiden filmlerde markete gidip 2 elma bir muz alınan sahneleri gördüğümüzde yabancılar için üzülürdük. "Ne o öyle! Tek tek" der, hatta küçümserdik bile. Eskiden yabancı ülkelerde meyve bolluğu yoktu, artık var, evet belki hala tane ile ya da daha makul miktarlarda alıyorlar ama çoğu alışkanlık, peki ya biz? Böyle miydik ?


Kiraz mesela, arada sırada hikayesini yazdığım anne babamın evinin bahçesinde kocaman kiraz ağacı var. Her yıl merdivenleri dayayıp kilolarca kiraz topladığımız ağacın bu yıl üzerinde neredeyse tek kiraz olmamış diyebilirim. Dönümlerce meyve bahçelerinin donduğunu düşündüğümüzde yazın en lezzetli meyvesi kiraza hasret kalacağız gibi.


Don Türkiye'nin tarım ihracatı da ciddi şekilde etkiledi. Türkiye'nin ihracatında önemli yer tutan elma üretiminde %38,7, şeftalide %32,1, nektarinde %35,5, kirazda %55,7 kayıp yaşandığı ve ihracat hacminde düşüş beklendiği belirtiliyor. Bu durum Avrupa ve Orta Doğu pazarlarındaki rekabet gücümüzü zayıflatabilir, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkeler, Türkiye'nin ihracat kaybını fırsata çevirerek pazardaki paylarını artırabilir.


Don, özellikle Karadeniz Bölgesi'ndeki fındık üreticilerini endişelendirdi. Fındık bahçelerinin büyük çoğunluğu 750 rakımın altında olduğu için don olaylarından nispeten daha az etkilenmiş görünse de Şubat ve Mart aylarında yaşanan şiddetli soğuklar fındık bahçelerinin %10'una zarar vermiş. Bu zarardan yaklaşık 200 bin tonluk ürün kaybı bekleniyor. Dünya fındık üretiminin yaklaşık %70'ini gerçekleştirerek en büyük fındık ihracatçısı konumunda olan ülkemiz 2023 yılında 283.519 ton fındık ihracatından 1.86 Milyar dolar gelir elde etmiş. Don nedeniyle bir yıllık ihracata yakın fındığı kaybettiğimiz anlaşılıyor, bunun hem ihracat, hem de iç tüketime etkileri olacak.


Etkilenen diğer bir sektör de şarapçılık. Türkiye'nin bağ alanları geniş olmasına rağmen, şarap üretimi ve ihracatı düşük seviyelerde olsa da 2025'te yaşanan şiddetli don olaylarının, Türkiye'nin şaraplık üzüm ve şarap ihracatını ciddi şekilde etkilediği belirtiliyor. Manisa, Denizli, Tokat ve Kapadokya gibi üzüm bağlarının yoğun olduğu bölgelerde üretimin %30'dan fazla zarar gördüğü, ihracatta yaklaşık 1 milyar dolarlık kayıp yaşanabileceği öngörülüyor.


Bu süreçte 2005 tarihli 5363 Sayılı "Tarım Sigortaları Kanunu" kapsamındaki risklere karşı oluşturulan sigorta havuzu TARSİM, 2025'te yaşanan şiddetli don olayları sonrası çiftçilere yönelik tarım sigortası tazminatlarını devreye aldı. Habere göre 'don sonrası 108 bin ihbar aldıklarını belirten TARSİM, Şubat ve Mart ayındaki don olayları ve özellikle Akdeniz Bölgemizde ve Manisa, Ege Bölgesinde yaşanan don olayları sonucu oluşan 21 Milyar TL zararın, 1,11 milyarının ödendiğini, 20 milyar liralık sürecin de devam ettiğini belirtmiş. Şu ana kadar yapılan tespitlere göre; üzümde 11 milyar, kayısıda 3 milyar, fındıkta 2,7 milyar, elmada 2,1 milyar, nektarinde 913 milyon, şeftalide 552 milyon gibi bir hasar olduğu, ödeme özelliği içerisinde olan ve ödenenler haricindekilerdeki rakamların değişken olduğu bilgisi verilmiş.


TARSİM tarım, hayvancılık, arıcılık, seracılık gibi pek çok zirai alanda oldukça geniş kapsamlı sigorta çözümleri sunuyor. üstelik TARSİM sigortaları primlerine %70 e varan devlet katkısı var. Türkiye'de 2025 itibarıyla tarımsal üretimin %40'ı sigorta kapsamında. Sigortalılık oranının artırılması için devlet destek primleri yükseltilirken, üreticilerin sigorta farkındalığını artırmaya yönelik düzenli kampanyalar düzenleniyor.


2024 yılında tarımın Türkiye ekonomisindeki payı, GSYH'nin yaklaşık %6,5'i olarak hesaplanmış. Tarım sektörü, Türkiye'deki toplam istihdamın %20'sini oluşturuyor. 2024 yılında tarım sektörünün ekonomik büyüklüğü yaklaşık 58,5 milyar ABD olarak gerçekleşmiş, ülkemiz 190'dan fazla ülkeye 1.800 çeşit tarım ürünü ihraç ederek 30 milyar ABD doları gelir elde etmiş. Bu durumda %40 sigortalılık oranı, ülkenin ilk 10 ihracat kalemi arasında yer alan ve önemli istihdam kaynağı olan tarım için son derece düşük kalıyor.


Don afetinin zararları ne yazık ki sadece tarımla sınırlı kalmadı.


LOJİSTİK

2025'te yaşanan şiddetli don olayları nedeniyle lojistik sektöründe özellikle tarım ürünlerinin taşınması, soğuk hava depolarının kullanımı ve iç-dış ticaret akışları büyük zarar gördü.

Don, tedarik zincirinde kesintilere sebep oldu, düşen meyve ve sebze üretimi lojistik firmalarının taşıma hacmini azalttı, soğuk hava depolarında bekletilen ürünler zarar gördü ve bazı sevkiyatlar iptal edildi. Üründeki azalma sigorta primlerinin ve taşıma ücretlerinin artmasına neden oldu çünkü don olayları nedeniyle lojistik firmaları, don olaylarının etkisini azaltmak için daha fazla soğutmalı taşıma sistemleri kullanmaya başladı. Bu durum ekstra maliyetler doğurduğu gibi sigorta primlerinin de artmasına neden oldu.


Lojistikteki aksamalar Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu'ya yaptığı tarım ihracatını ürünlerdeki kalite kaybı ve düşük üretim nedeniyle bazı ihracat anlaşmaları iptaline varacak kadar etkiledi.


ENERJİ

Don, özellikle elektrik üretimi, doğal gaz tüketimi ve yenilenebilir enerji kaynaklarında önemli sonuçlar doğurdu. Soğuk hava koşulları nedeniyle daha çok ısınma ihtiyacı doğdu, bu da elektrik tüketimini artırdı. Özellikle doğal gaz santralleri yüksek kapasitede çalışmak zorunda kaldı. Artan enerji talebi sonrası doğal gaz fiyatları yükseldi, ithalat bağımlılığı nedeniyle ek maliyetler doğdu.

Don olayları, yenilenebilir enerjide rüzgar türbinlerinin verimini düşürdü ve bazı bölgelerde güneş panellerinin buzlanması nedeniyle üretim aksadı.


Bu durum diğer taraftan batarya depolama sistemlerinin önemine dikkat çekmiş ve enerji depolama sistemlerine ilgiliyi artırarak , yatırımların hızlanmasına vesile olmuş.


6 haftadır, yeşil dönüşüm ve yeşil enerjiye odaklandığım yazılarımda da hep aynı sebep var: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ. 2025'e damgasını vuran don iklim değişikliğinin sadece tarımsal ürünlerde değil, ihracat, lojistik ve taşımacılık, enerji sistemleri üzerindeki etkilerini de bir kez daha gözler önüne serdi.


Sadece Nisan ayındaki don olaylarının direkt ve dolaylı etkileri düşünüldüğünde kayıplar, belirtilen meyve sebze kayıplarının çok çok daha üzerinde ve etkisinin sadece bu yıl değil, gelecek yıllarda da devam edeceği anlaşılıyor.


Don olayları sonrası Tarım ve Orman Bakanlığı, çiftçilere yönelik destek paketleri açıklamış, ihracatçıları desteklemek için yeni teşvikler ve sigorta çözümleri üzerinde çalışmalar başlamış. Çiftçilere yönelik rekor tazminat ödemeleri yapıldığı haberleri var. Tarım ve Orman Bakanlığı ile TARSİM tarafından açıklanan destek paketleri kapsamında, sigortalı ve sigortasız üreticilere farklı ödeme yöntemleri uygulandığı belirtiliyor. Sigortası olmayan çiftçilerin üretim dönemindeki harcamaları dikkate alınarak, hasar oranına göre ödeme (bir çiftçi 1.000 TL masraf yaptı hasarı da %100 ise devlet 1.000 TL, hasarı **%50 ise 500 TL ödeme yapılması gibi) ve ağaç bazlı destek (Malatya'daki kayısı üreticileri için ağaç başına ödeme) yöntemi gibi.


Ne üzücü ki , hep iş işten geçtikten sonra bir şeyler yapıyoruz. 2024 yılında ülkemizde 91,5 Milyar TL tarım desteği verilmiş. Çoğu da üreticilerin yakıt, gübre, yem ihtiyaçlarının bir kısmı için. Şimdi oluşan zarar ve destek paketleriyle birlikte harcanan miktar çok daha fazla olacak. İş zara sonrası sigorta ya da maddi desteğe varmadan önce benzer olayların yaşanmaması için en başta "iklim uyumlu tarım politikalarına", enerji altyapısının güçlendirilmesi ve iklim uyumlu enerji politikalarının geliştirilmesine yatırım yapılsa durum daha farklı olurdu.


Tarım ve hayvancılık , yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda emek, zaman ve umutla yoğrulmuş bir yaşam biçimi. Bu nedenle, bir afet sonrası ürünlerini kaybeden üreticiler, yalnızca finansal kayıplarla değil, aynı zamanda psikolojik stres ve gelecek kaygısıyla da mücadele etmek zorundalar. Tarım sektörünün emektarları hem artan maliyetler hem de iklim olayları nedeniyle zaten her geçen yıl zorlanıyorlardı. Bu yıl çoğu ya ürünlerinin tamamını kaybetti ya da geçmiş yıllara göre çok daha azı ile koca bir mevsimi geçirmek zorunda kalacak. Sigortalı olanlar en azından zararın maddi boyutundan daha az etkilenecek, bir sonraki ekimler için hazırlık yapabilecek, borçlarını ödeyebilecek, ailelerine bakabilecek ve belki önlem almak için yatırım yapabilecekler. Peki ya sigortası olmayanlar ?


Bu kadar büyük üretim kaybı, ürünlerdeki azalma, ihtiyaçlara yetecek mi ? Giden gitti, o ürünler kayıp artık. Yerine nasıl konacak ? Ya da var olanın fiyatı ateş pahası olursa nasıl erişilebilir olacak. Yıllarca bolluk içinde olan ülkede artık kıtlıktan bahsediyoruz.


Bu büyük don afeti gösterdi ki, zarar sadece tarımda değil, birinci derecede ilgili tüm sektörler bundan ciddi zarar görüyor; milyonlarca insan işsiz kalma tehdidi ile karşı karşıya kalıyor; artan gıda fiyatlarına ek olarak bir de ülke ihracatının rekabet avantajını kaybetmesi riski ve ihracat kaybının milli gelire olumsuz etkisi ile kaybımız daha da artıyor.


Verdiği zararı gündemin karmaşasından çok idrak edemedik ama don afetinin olumsuz etkileri uzun süre devam edecek, artan gıda enflasyonu ve ürünler bulunsa da oldukça pahalı olacağından, karpuzun kabuğu bu sene denize düşemeyecek gibi.







Faydalı Bağlantılar


Comments


bottom of page