Geçen sabah, bir toplantı için trafikte dur kalk halinde beklerken, telefonum çaldı. Arayan bir arkadaşımdı. Hatır sormak için erken bir saat olduğundan biraz da merak ettim. Her şey yolundaydı, çok sevdiği bir aile dostlarının sağlık sigortasında yaşadıkları bir sorun için aramıştı. Sağlık sigortası yenileme primi aşırı yüksek gelmişti ve acil bir çözüm arıyorlardı. Toplantım sonrası görüşmek üzere sözleştik.
Birkaç saat sonra, sigortalı beni aradı. Karşımda 77 yaşında, inanılmaz tatlı ve bir o kadar da nazik konuşmasıyla bir İstanbul hanımefendisi vardı. 1997'den beri sigortalıydı, geçen yılki göz operasyonuna kadar poliçesini hiç kullanmamıştı. Yenilemeye iki gün kala acentesi yenileme primini ve karar vermek için 2 günü olduğunu belirten bir e-posta göndermişti. Tatlı hanım, primi gördüğünde gözlerine inanamamıştı. Çünkü 38.000 TL civarında olan poliçenin yenileme primi 286.000 TL idi ve karar vermek için 2 günü vardı!
Aldığı haber yüzünden bütün gece uyku tutmamış, sabah erkenden arkadaşımı aramış, o da beni aramıştı. İtiraf edeyim, oldukça düşük tansiyonlu biri olmama rağmen böyle bir prime benim ki tavan yapardı!
Tabii ki kabul edilemez bir durum! Hemen bu konuda destek aldığım başka bir arkadaşımla beraber araştırmaya ve çalışmaya başladık.
Belirttiğim gibi sigortalı 1997'den beri sistemdeydi ve sigortasını bunca yıl boyunca hiç kullanmamış, sadece bir yıl önce 70.000 TL tutarında, bilidik bir göz ameliyatı olmuştu
Acente ilk prim olan 286.000 TL'yi sunduktan sonra itiraz edilince, primin 260.000 TL olacağını belirtilen başka bir teklif daha göndermişti.
Rakam hala çok yüksek olduğu için indirimi zorlamışlardı, bu sefer prim 205.000 TL olarak gelmişti.
Sigortalıdan yetki belgesi alıp, tüm teklifi süreçlerini ve verilen teklifleri incelediğimizde ise gördüklerimiz açıkçası şaşırtıcı ve üzücüydü:
İlk indirimde bazı tedavi türleri teminattan çıkarılmıştı, 2. indirimde ise sigortalının yıllardır poliçesine dahil olduğu anlaşmalı kurum listesi daraltılmış, teminatlar kısıtlanmış, neredeyse içi boş bir hale getirilmişti ve üstelik bu detaylar kendisiyle paylaşılmadan "indirim aldık" olarak sunulmuştu.
Sigortalı yaşı itibariyle başka bir sigorta şirketine geçemezdi, aynı şirkette kalmak zorundaydı, kazanılmış hakları vardı ve karar vermek içinde kısıtlı süresi...
40 katır mı 40 satır mı gibi.,
Sigortalı açısından durum buydu.
Sigorta şirketinin geçmiş kayıtları kontrol edildi, gerçekten de son yıla kadar poliçe hiç kullanılmamıştı. Sigortalı yıllar boyunca sigorta şirketine 1 Milyon TL den fazla prim ödemişti, sadece 70.000 TL, o da bir göz ameliyatı için, poliçesini kullanmıştı. Ancak yenileme primi son poliçe primine göre %91 olan hasar prim oranı dikkate alınarak hesaplanmış, üzerine de yeni prim politikaları ile sürprim uygulanmıştı.
Burada karşımıza sürprim kavramı çıkıyor. Sürprim; kısaca sigorta şirketi tarafından primlerde yapılan artıştır. Sigorta primlerine ek olarak alınan bir primdir. Sigortanın türü, teminatlar veya ek teminatlar dikkate alınarak belirlenir. Bazı sigorta türlerinde sürprim oranı için devlet bir tavan belirlerken diğerlerinde sigorta şirketleri sürprim oranında serbesttir.
Mesela trafiğe çıkan her araç için devlet tarafından zorunlu tutulan trafik sigortasında araç trafikte olduğu sürece aksamaması gereken zorunlu trafik sigortası sürprim oranı her ay için %5, toplamda en fazla %50 olarak uygulanabiliyor. Poliçeler zamanında yenilenmediğinde sürprim ile yenilenebiliyor.
Sigortalının risk profilini incelersek: bu sigortalı poliçesinden, yaş grubunun bilinen ve öngörülen hastalıklarından kaynaklı bir tazminat talebinde bulunmamıştı. Uzun yıllar prim ödemiş, 26. yılda sadece 1 kere poliçesinden, o da standart bir göz ameliyatı için, faydalanmıştı. Doğrudur, yaşı nedeniyle ileride daha maliyetli harcamalar yapılması olası bir sigortalıydı.
Sigorta şirketi birleşme ve satın almalar nedeniyle yoğun gündeminde, eskiden gelen bazı düşük primli poliçelerdeki politikasını belli ki değiştiriyordu - hatta bana göre artık sizi sigorta etmek istemiyoruz demeye getirmişti.
Yıllardır sigorta poliçelerine aracılık eden acente ise bu süreci yönetememiş, teklifi son dakikaya bırakıp bir nevi emrivaki yapmış, üstelik, teminatları azalttığı halde, bundan sigortalıya bahsetmeden, indirim almış gibi davranmıştı. Sağlık sigortalarında anlaşmalı kurum ağı, mevcut haklar, bazı özel genişletmeler çok kıymetlidir. Özellikle kazanılmış hakların korunması açısından, bir değişiklik yapmadan önce dikkatle incelenmesi gerekir. Bu durumda acente, sigortalısının hem iyi durumda olan poliçesinin yapısını bozmuş, açık ve dürüst davranmayarak durumu gizlemiş, sigortalısının hakkını savunmak için bir mücadele vermemişti. Yaptığı tek şey komisyonunun bir kısmında vazgeçmekti! Neresinden baksanız kabul edilebilir değil.
2023'de sağlık sigorta primleri maliyetler nedeniyle 3 kata yakın arttı, bir de ödediği hasar, bir de hasar beklentisi risk primi ile diyelim ki bu sigortalının primi de 5 kat artsın! Prim yine de bu kadar yüksek olmamalı! Büyük grupların sağlık poliçelerinin yenilenmesinde VIP gruplara yapılan jestleri, kişi başı primlerdeki indirimleri, verilen ek teminatları görüyor, duyuyoruz.
Sigortacılığın bir hüneri de portföyündeki mevcut yüksek riskleri düşük risklerle dengelemek değil mi zaten! İyi riski herkes ister. Yıllardır sisteme prim ödeyerek katkıda bulunmuş sadık bir sigortalı cezalandırılmamalı.
Burada daha önce sağlık sigortalarını konuştuğumuzda gelen yorumlar iki konuda birleşiyordu, biri primlerin çok arttığı, diğeri de bu konudaki denetim eksikliği. Sağlık sigortalarındaki artışlar bazı gerçeklerle açıklanabilse de, önümüze gelen örnek bence binlercesinden biriydi.
Sigortanın amacı, alım gücünden bağımsız, uygun primlerle riski devretmektir. Güzel sağlıklı ömrü olsun dilediğim bu tatlı hanım her yıl bu maliyetleri karşılayabilecek mi?
Sigortalımızın sağlık poliçesi için sigorta şirketi ile en azından piyasa koşullarında bir artış için görüşmelerimiz sürüyor.
Bu olay, ülkemizde hep çok boş ve eksik olduğunu düşündüğüm yaşlılık zamanı sağlık ve bakım giderleri konusunu hatırlattı. Geçtiğimiz aylarda katıldığım bir canlı yayında özelikle ileri yaşlarda ihtiyaç duyacağımız sağlık ve bakım gerektiren zamanlar için ne kadar az çözüm olduğundan bahsetmiştim.
Yaşlandığımız zaman, kendi yaşamımızı sürdürmekte zorlanabiliriz, bakıma ihtiyacımız olabilir, sağlık sorunlarımız bizim ve bizimle ilgilenen aile bireylerimize hem maddi hem de psikolojik çok ağır yükler getirebilir. Yaşlılıkta genellikle gelir yok, çalışmıyoruz.
İleri yaştaki büyüklerimiz de tıpkı çocuklarımız gibi bizlere emanet. Onların sağlıklı ve huzurlu yaşamaları için yaptığımız her türlü bireysel girişim çok kıymetli, ancak dünyanın değişen düzeninde toplumun bu tecrübeli ve desteğe ihtiyaç duyan bireyleri için bir planımız olmalı.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Comments