top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

"OLA Kİ RİSK SİGORTASI" TEMEL PRENSİPLER

2022 yılının son çeyreğinde kısa kısa başladığım yazılarımda, başlangıç noktam sigortanın temel prensipleri olmuştu.


Bu konuyu özelikle seçmiştim, çünkü bugün de görüyorum ki, meslektaşlarımız önlerine gelen işlere, temel prensipler açısından bakmayı bazen atlayabiliyorlar.


Sigorta şirketlerinin teknik kısımları ile -plasman brokerleri ve acente teknik personelleri dışında- sigortanın temel prensipleri, genel şartlar, hasar uygulamaları, riskin sigortalanabilirliği gibi temel bilgilerle çalışma alışkanlığı azaldı.


Burada artık pek çok teklifin ekran üzerinden tanımlanmış kriterlerle çalışılması, kabul mekanizmalarındaki yapay zeka altyapısı, limitler içinde kalan otomatik teminat otorizasyonları gibi, hizmeti veren tarafların genellikle prim kısmına odaklanıp, teklifte yazan ve genellikle de otomatik olarak poliçede yer alan şartlardaki ezberleri ve hızlı operasyonların etkisi var.


Kimse gözünü devirmesin, sigortanın ABC sine dönüp, temel prensipleri hatırlatma ihtiyacı duydum.

Hadi, kaleminizi kağıdınızı hazırlayın, başlayalım:


Sigorta en basit tanımıyla bir risk transfer şekli. O zaman "risk nedir" ile başlayalım.

Risk zarar, kayıp, tehlike veya hasar olmasına yönelik belirsizlik içeren unsur, etken veya gidişattır.

Sigorta açısından risk, teminat istendiği zaman gerçekleşmemiş olmalıdır.

            - Gerçekleşmesi belirsiz ve ileriye dönük (gelecekte) olmalıdır.

            - Sigortalının iradesi dışında gerçekleşecek olmalıdır.

            Karşılaşılan tüm risklerin sigortalanması mümkün değildir. Riskin sigortalanabilmesi için her şeyden önce, hasarın ani, tesadüfi bir şekilde meydana gelmesi gereklidir. Riskin gerçeklemesi sonucu oluşabilecek hasar belirlenebilir ve ölçülebilir olmalıdır


Temel Prensipler


1.     Sigortalanabilir menfaat prensibi : Bir sigorta sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, sigortalının, rizikonun gerçekleşmesi halinde parayla ölçülebilir belli bir menfaatinin zarar görmesi gerekir. Sigortalanabilir menfaat ilişkisi olanlar; malın sahibi, kiracısı, ipotek alacaklısı, rehin alacaklısı, emanetçi, yeddi emin, vakıf, eşler, mirasçı, vb. olarak sıralanmakta. Bu menfaat ilişkisi, poliçe süresince devam etmelidir, ispat edilebilmelidir, ahlaki olmalıdır.


2.     Azami iyi niyet prensibi: Sigorta güvene dayalıdır. Sigortacı ile sigortalı arasındaki ilişkinin temelinde iyi niyet yatar. Sigortalının sigortalı değilmiş gibi hareket etmesi, türlü önlemi alması beklenir. Bu kadar önlemi aldıktan sonra sigortaya ne gerek var diyenler oluyor. Bu eksik bir bakış açısı. Hep risk mühendisliği diyoruz. Risk analizlerindeki EML- PML hesaplamaları alınan önlemlerin bir dizi olaylar sonucu devreye girmediği senaryoları da kapsıyor. Her türlü önlem alınmış olması riskin gerçekleşmeyeceği, gerçekleştiğinde de zarar vermeyeceği anlamına gelmez, ama zararı azaltıcı etkileri göz ardı edilemez. Günlük hayatımızda da kasko -trafik sigortalarını düşünün. Aracınızın bakımlarını aksatmayan, trafik kuralları ve güvenli sürüş tekniklerine özen gösteren, dikkatli bir sürücü olsanız bile, kendinizi aniden bir kazanın ortasında bulabilirsiniz.

Buradaki ‘’azami’’ ifadesi, sözleşmenin gerçekleştirilmesi anında, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine, risk hakkında bildikleri her türlü bilgiyi iletmeleri anlamına gelir, sonsuz ve sınırsız bir iyi niyeti ifade eder. Açıklık, netlik, sigortacı ile sağlam ve uzun süreli bir ilişkinin temelidir.


3.     Yakın Sebep Prensibi: Yakın sebep prensibi prim hangi teminatın karşılığı olarak alınmış ise tazminatın da o riskin gerçekleşmesi halinde ödeneceğini ifade eder.

Kısaca zarara neden olan risk poliçede teminatta olmalıdır. Sigortalı ile  sigortacı arasında en çok rastlanan tartışmaların ve  anlaşmazlıkların yaşandığı durumlar, poliçede yer almayan bir nedenden dolayı  meydana geldiği tespit edilen hasarlardır.

1. derece deprem bölgesinde çelik ürünler yapan bir sigortalı, fabrikasına çok fazla yatırım yaptığını, tüm binalarının çelik konstrüksiyon olduğunu ve depremde zarar görmesinin mümkün olmadığını savunarak, deprem riskini sigorta etmek istemedi. Deprem pahalı bir teminat olduğundan, bu yola başvurmak isteyenler oluyor. Ancak, deprem sadece yıkım ile sonuçlanmıyor, hatta deprem sonrası patlayan su ve gaz borularının yarattığı su baskınları ve yangınlar, yıkımdan daha çok zarara sebep oluyor. Bu konuda bilgilendirdik çünkü depremi takip eden yangın ve su baskınlarının verdiği zararlar, poliçede ayrı ayrı belirtilmiş ve dahil olmasına rağmen, yakın sebep "deprem" olduğundan sigortadan tazmin edilemez.

Bu prensip aynı zamanda, hasarın, yakın sebebin sigorta edildiği koşullar doğrultusunda hesaplanacağı anlamına da gelir. Yine depremi takip eden yangın ya da su baskını örneğinden gidelim. Tazminat depremin poliçedeki koşullarına göre koasürans ve muafiyetler dikkate alınarak hesaplanır.


4.     Tazminat prensibi ; Tazminat, riskin gerçekleşmesi ve hasarın oluşması neticesinde sigortacının doğan zararı gidermek için yaptığı ödemedir- diğer adıyla hasar ödemesi. Riskin  gerçekleşmesi  durumunda  sigorta eksperleri  tarafından  yapılan  tespitler  neticesinde hesaplanan hasar  miktarı,  poliçede  belirtilen  tazminat  tutarını geçmemek şartıyla sigortalıya ödenmektedir. Temel amaç, sigortalının hasar  sonrası ortaya çıkan tazminat ödemesinden dolayı  haksız kazanç sağlamasını engellemektir. (hukuk literatüründe: “sebepsiz zenginleşme")

Sigortanın  temel  amacı hasardan  dolayı sigortalının  kazanç  elde  etmesini sağlamak  değil,  sigortalının hasardan  önceki duruma  gelmesini sağlamaktır.

Sigorta Eksperleri hasar tazminatı hesaplarken hasar dosyasını yakın sebep ve azami iyi niyet prensipleri doğrultusunda inceler, ayrıca poliçe içeriğini de tip, teminat kapsamını ve özel koşullarıyla kontrol ederler. Koasürans, çifte sigorta, ilk ateş limiti var mı? Eksik/Aşkın Sigorta var mı ? gibi. (Nispet kuralını hatırlayın) Ardından muafiyet ,sovtaj, eskimelerden kaynaklı indirimleri yaparak tazminatı hesaplarlar.


5.     Halefiyet- Rücu Prensibi - Genel tanımıyla sigortacının, zararı ödedikten sonra sigortalının yerine geçerek sigortalı gibi hareket etmesidir. Rücu edilebilirlik, bir risklin sigorta edilmesinde önemli bir kriterdir. Mesela biri geldi aracınıza çarptı. Kasko sigortanız devreye girer, eğer çarpan kişi kusurluysa , zarar çarpan aracın sahibine rücu edilir ve o aracın trafik sigortası devreye girer. Bu basit örnekte, eğer kaza anında yapılması gerekenler doğru şekilde yerine getirilmediyse, belgeler evraklar eksikse, rücu etmek zorlaşabilir. İşte burada daha önce bahsettiğimiz azami iyi niyet prensibi devreye girer. Farz edin ki kasko sigortanız yok, aracınızın başına bir şey gelmesi ihtimali her an aklınızda ve bir kaza olsa nasıl davranırdınız? Neler yapardınız? Elbette, zararınızı azaltmak için gerekli her türlü evrak, bilgi ve diğer gerekenleri yaparsınız. Sigortacı zararı tazmin ettikten sonra, zarardan sorumlu üçüncü kişiye rücu edebilmek için aynı bilgilere ihtiyaç duyacaktır.

Araç sigortalarında olduğu kadar, sorumluluk ve nakliyat sigortalarında da rücu işlemlerine çok sık rastlanır. Hatta nakliyat sigortalarında azami iyi niyet yerine, mutlak iyi niyet ifadesi kullanılır, diğer bir deyişle, her türlü destek yasal bir zorunluluktur.



Yıllar önce bir meslektaşıma telefon geldi. Departmanımızın uzmanlığı büyük endüstriyel riskler ve hepimiz büyük kurumların müşteri temsilcisiyiz, doğal olarak müşterilerimiz taşeronlarının sigorta ihtiyacı olduğunda hem doğru kapsamda sigorta yaptırabilmeleri hem de kendi sigorta programlarıyla uyumlu olması için bizlere yönlendirirlerdi. Açık ofis çalışıyoruz, hemen yan kübikteki arkadaşım telefonda hararetli bir konuşma yapıyordu; belli ki karşıdaki bir şeyler anlatıyor, arkadaşım da yardımcı olmaya çalışıyor. Sonunda anlaşıldı: Arayan, büyük müşterilerimizden birinin üretim tesisinde kısa süreli bir inşaat işi almış ve sigortalımız da risklerini en iyi bilenler olarak kendi müşteri temsilcisine yönlendirip gerekli sigortaları yaptırmasını söylemişti. Ama gelin görün ki -biraz yaşı da vardı sanırım- istenilen sigortanın adı müteahhidin aklında kalmamış, o da yapacağı işi elinden geldiğince anlatıp ısrarla bana hemen "Ola ki Risk" sigortası yapın diyordu. Ola ki Risk ne ki? Evet, bildiniz: All Risk !(İnşaat All Risk) İstek net, risk doğru anlatılmış, taraflar belli, bilgiler eksiksiz, sorumluluk bilinci çok yüksek ve tavır inanılmaz tatlı! Arkadaşım tüm bilgileri aldı ve ana işverenin sözleşme koşulları ve beklentileri ile uyumlu sigortaları organize etti.


Evet, temel prensipler kısaca böyle. Sigorta için gelen bir talebi değerlendirirken, gözümüzü kulağımızı dört açıp şu soruları sormalıyız:

"Bahsedilen risk, gerçekten sigortadaki risk tanımına uyuyor mu?

Menfaat ilişkisi kurulabiliyor mu ?

Sigortalının verdiği bilgiler tutarlı mı? Risk önlemleri uygun ve yeterli mi?

Sigortalı sözleşmelerinde üstlendiği yükümlülüklerin farkında mı, uygun davranmış mı?

Verdiği bilgiler doğru ve eksiksiz mi? İşini yaparken tedarik ve taşeron risklerini kontrol etmiş mi?

Sigorta hakkında konuşurken söyledikleri gerçekte ne anlama geliyor?

Sorular daha çok ne ile ilgili? İhtiyacını doğru anlatabildi mi? Doğru anladık mı?"


Sigorta karmaşık görünebilir. Temel prensipler rehber gibidir. İyi anlaşıldığı ve faydalanıldığında pek çok sigorta koşulu ve uygulamasının çok daha hızlı anlaşılmasına yardımcı olur. Bizleri daha çok soru sormaya, bu sayede daha çok araştırma ve öğrenmeye, teşvik eder, bunun sonucu olarak verilen danışmanlık, satışçı ağzı ve ezberden uzak, özgün ve kaliteli bir hizmet olur.


Her gün yeni bir konu, yeni bir riskle karşılaştığımız sonsuz senaryolarla dolu sigorta dünyasında herkese keyifli çalışmalar diliyorum.




Temel Prensipler Playlist Youtube kanalında Zeynep Turker- Insurance

 










124 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page