Okul ücretleriniz belli oldu mu?
Bizimki oldu.
Sadece okul ücreti olsa iyi, daha servis, yemek, kitap, bilgisayar, kıyafeti, harçlığı derken bakalım cüzdanlar daha ne kadar yanacak?
Eğitim ve okul ücretleri çocukları özel okullarda okuyanların sorunu değil sadece. Devlet ya da özel fark etmez, eğitimin bir maliyeti var.
Eğitimde 4+ 4+ 4 uygulaması öncesinde Türkiye'de 4 bin 664 özel okul bulunmaktayken, 2022 yılı itibariyle özel okul sayısı 14 bin 281, toplam öğrenci sayısı ise yaklaşık 2,5 kat artarak 535 bin 788'den 1 milyon 578 bin 233'e (önceki yıl 1 milyon 310 bin 605) yükselmiş.
MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde (resmi + özel) 17,5 milyon öğrenci var. Toplam 75 bin 19 eğitim kurumu/okulu içinde devlete ait kurum/okul sayısı 60 bin 734 (%81) iken, özel okulların sayısı 14 bin 281 (%19). Devlet okullarında okuyan öğrenci sayısı 15 milyon 887 bin 296 (%80), özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 578 bin 233 (%8); açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı ise 2 milyon 346 bin 654 (%12).
Eğitim temel bir hak. Milyonlarca çocuğumuzu, yüzbinlerce öğretmene ve idareciye emanet ediyor; gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, refah içinde yaşayıp iyi bir meslek sahibi olmaları ve rahat bir yaşam sürebilmeleri için çalışıp didiniyoruz. Çocuklarımızı temel eğitimin üzerinde yabancı dil, yurtdışı imkanları gibi sebepler nedeniyle özel okullara gönderdiğimizde uzun yıllar sürecek bir taahhüttün de altına girmiş oluyoruz. Bu taahhüt sadece okul ücretleriyle sınırlı kalmıyor.
Eğitim malzemesi, yemeği, kıyafeti, ulaşımıyla okul ve eğitim önemli bir masraf kalemi bütçelerde. Uzun süredir çocuklar kitap kalem yerine bilgisayar ya da tabletlerle eğitim alıyor; pandemiden beri eve ödev kağıdı geldiğini görmedim. Okulların eğitime destek amaçlı üye olunmasını istedikleri online platformların ücretleri, sınav zamanlarında yapılan takviyeler, özel ders, kurs giderleri, sosyal faaliyetleri derken, devlet ya da özel okul olmasından bağımsız, herkese bir taban maliyeti var. Bu durum zorunlu eğitim süresiyle de kısıtlı değil, üniversite yaşantılarında da çocuklarımızın ihtiyaçları devam ediyor.
Bunlarla birlikte çocuklarımızın günlük gereksinimleri de var. Hızla büyüyorlar, giysileri küçülüyor ya da hırpalanıyor; oyuncaklar, sosyal faaliyetler, bisiklet, kaykay, spor faaliyetleri, sosyal kulüpler (eski adıyla sosyal kollar) gibi, donanımlı bir birey olmaları için, sosyal kültürel ihtiyaçlarının da karşılanması gerekli.
Çocuk sahibi olduktan sonra, mızmızlık edip artık yapmıyorum denmeyeceğine göre, bu düzen onlar kendi ayakları üzerinde durana kadar bizim kaynaklarımızla sürdürülecek.
Kaynaklarımız da genellikle maaşımız, yani işimiz gücümüz. Çalışıp kazandığımızdan, bütçemizin izin verdiği ölçüde bir tutarı eğitim için yıllarca ödüyoruz. Bu süreçte en büyük kaygı ekonomik oluyor doğal olarak. Kazancımızın azalması veya kazancı tamamen yitirme korkusu.
İlk etapta işsizlik akla gelse de aslında birinci sırada hayatta ve sağlıklı olmak yer alıyor. İnsanın başına her an, her şey gelebilir. Talihsiz bir olay sonucu artık o kazançları eve getiremeyecek şekilde sağlımızdan olursak, B planımız var mı?
Biz aile bağları kuvvetli bir toplumuz, çocuklarımız ortada kalmaz. Ama bayrağı devralanlar bizim sağladığımız koşulları sağlayamayabilir. Çocuğumuzun bir de eğitim gördüğü okul ve ortamından mahrum kalması travmayı daha da büyüten bir duruma dönüşebilir.
Ani ve beklenmedik gelişen durumlar veya küçük yaştaki çocuklarımızın ileride eğitim hayatlarına fon olarak değerlendirilebilecek çözümlerle sigorta, önemli bir güvence.
Sigorta sektörünün sunduğu çözümlere bakalım;
Eğitim sigortası: Genellikle ferdi kaza bazlı düzenlenen bu sigorta ile bizlere bir şey olması durumunda çocuklarımızın 10 yıllık eğitim masraflarını karşılayan ürünler. Bu sigortanın aylık maaş gibi versiyonları da var.
İşsizlik sigortası: Gönülsüz bir işsizlik durumunda belirtilen tazminat süresi boyunca yeni bir iş bulana kadar yaşantımızı sürdürmemize imkan veren işsizlik sigortası. Artık çok yaygın olmasa da, ürün hala raflarda.
BES ve 18 yaş altı için BES: Devlet katkısı ile birlikte çocuklarımız için küçük yaşlarda başlatıp, ileride isterse kendisinin devam edebileceği Bireysel Emeklilik Planları. Üstelik %30'luk devlet katkısı bu planlar için de geçerli. Uzun süredir hayatımızda olan BES konusunu blogda daha önce yazmıştım. Buradan başlayarak seriye ulaşabilirsiniz.
Döviz bazlı birikimli hayat sigortası: En az 11 yıllık sigorta sözleşmesi ile yatırılan döviz bazlı sigorta primleri, eğer 11 yılın sonunda risk gerçekleşmemiş (ölüm ya da sürekli sakatlık durumu oluşmamış ise) tamamen sigortalıya iade ediliyor. Bu ürün talihsiz bir olay gerçekleştiğinde de poliçe üzerinde yer alan tazminatı sigortalı veya kanuni varislerine ödüyor.
Kritik hastalıklar sigortası: Bu poliçe, kapsamında belirtilen hastalıklardan biri sonucunda hemen tetiklenen ve toplu para ödeyen bir poliçe. Ödenen tazminatın nerede kullanılacağı tamamen sigortalının inisiyatifinde.
Hayat sigortaları: Birikimli ya da yıllık planlarla yaptırılan bir hayat sigortası ile ölüm veya sürekli sakatlık durumunda sigortalının kendi ve kanuni varislerine önemli bir kaynak sağlayan hayat sigortaları yıllardır bilinen bir sigorta türü. Hayat sigortaları insanların başına gelebilecek hemen her durumdaki ölüm ve sakatlık hallerini teminata alan oldukça geniş kapsamlı sigortalar. Birikimli hayat sigortaları BES'ten farklı olarak risk de içerdiğinden, yatırımın belirli bir kısmı risk karşılığı olarak ayrılmak zorunda; bu da yatırım getirilerinin daha düşük olmasına sebep olabiliyor. Sistemden çıkış (iştira) şartları da BES'e göre farklı .
Ferdi kaza sigortaları: Hayat sigortalarından daha limitli, sadece kaza olarak tanımlı olaylar neticesinde tazminat ödeyen ferdi kaza sigortaları, daha ekonomik olmaları nedeniyle değerlendirilebilir.
Can ve sağlık sigortalarını hayat dışı sigorta branşlarından ayıran özellikleri, birden fazla branşta ve istediğiniz adette yapılabilmesi. Saydığım başlıklardaki sigortalardan kendimize uygun birini seçebileceğimiz gibi, birkaçından bireysel sigorta güvence paketi de oluşturabiliriz.
İnsanların ortalama çalışma hayatı süresi 35 yıl. Herhangi bir aksilik olmadan bu süre zarfında hem temel ihtiyaçlarımızı karşılayacağız, hem de ev araba sahibi olma, eğitim masrafları, sosyal yaşam masraflarının yanında birikimlerimizi de bu süre içinde yapabileceğiz. Hayat koşulları bu kadar zorken, birikim yapmak güçleşiyor. Damlaya damlaya göl olur sözünü çok severim. Bütçemizden ayıracağımız makul tutarlarla uzun süreli bir birikim planlamak istediğimizde, sigorta sektörünün çözümleri oldukça iyi alternatifler sunuyor. Üstelik disiplinli bir birikim alışkanlığı da kazandırıyor.
Bazen arkadaş meclislerinde bir araya geldiğimizde, çocuklarımızın eğitimi için harcadığımız paraları konuşurken, bu parayla dükkan borcuna girseydim mezun olacağı yaşta işi de hazır olurdu diye konuştuğumuz çok olur. Tabi bu muhabbetler kendi paralarını kazanacakları bir meslek edindirmek için yapılan eğitim yatırımının başka versiyonlarını yansıtıyor. Dünya eğitimli, donanımlı genç nesillerle döngüsüne sürdürülebilir bir şekilde devam edebilir. Ulu Önder Atatürk ne kadar güzel ifade etmiş bu hakikati: "Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz."
Meslekler, beklentiler her gün farklılaşıyor. Belki hepsi üniversite okumayacaklar ama donanımları için başka yatırımlara ihtiyaçları olacak çocuklarımızın. O zamana kadar biz de bildiğimiz yöntemle bu maliyetlere katlanmaya devam edeceğiz.
Hepimize sağlık, bereket ve kolaylıklar diliyorum.
#okul #egitim #ucret #gelecek #meslek #maas #birikim #yatırım #universite #emeklilik #sigorta #bireyselemeklilik #hayatsigortasi #ferdikaza #kritikhastalik
#school #education #future #profession #salary #saving #investment #university #retirement #privatepension #lifeinsurance #personalaccident #criticalillness
Comments