MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR
- Zeynep Turker
- 18 May
- 5 dakikada okunur

19 Mayıs 1919'dan bu yana 106 yıl geçti.
Bu ülkenin genç insanları, Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin devrimlerinin öncüsü ve uygulayıcısı oldular.
Mustafa Kemal Atatürk, gençlere büyük önem veren ve onları Türkiye'nin geleceği olarak gören bir liderdi. "Bütün ümidim gençliktedir" sözü, onun gençlere duyduğu güvenin en güçlü ifadelerinden biri. Gençleri Türkiye'nin geleceği olarak gören Atatürk, eğitim reformları, üniversite reformu, yurtdışı eğitim fırsatları ile gençlerin eğitimine;Türk Tarih Kurumu ve "En hakiki mürşit ilimdir, fendir" diyerek bilimsel gelişimine; spor, sanat, tiyatro gibi sanat dalları ile entelektüel gelişimine önem vermiş ve Gençliğe Hitabe ile gençlere seslenerek Cumhuriyet'i koruma görevini onlara emanet etmiştir. "Benim doğum günümdür' dediği Milli Mücadele'nin başlangıcı olan 19 Mayıs'ı gençlere armağan ederek toplumsal rollerine vermiş olduğu büyük önemi anlayabiliriz.
Gençlerin, toplumun her kesiminden insanın, kadın erkek ayırmaksızın eğitime erişiminin olmasını asıl 'Kurtuluş Savaşı' olarak tanımlayan Atatürk, Cumhuriyet'in ilanından sonra özellikle gençlere ve eğitime yönelik birçok devrimi gerçekleştirirken, 1937 yılında anlaşılması zor ve farklı dillerden gelen geometri terimlerini kendi yazmış olduğu kitap ile dilimize kazandırdı. Düşünün, hakkında bir idam fermanı var, Milli Mücadele devam ediyor, meydan savaşlarında yokluklara ve zorluklara rağmen, bu konuda durmaksızın fikir üretiyor, hatta Sakarya Savaşı ardından bir de Maarif Kongresi düzenleyip öğretmenlere “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir” diyerek fikirlerin o zorlu ortamda daha da yeşermesini sağlıyor. Atatürk'ün tüm mücadelesi bu ülkenin gençleri içindi, geleceğe ve gençlere inancı sonsuzdu.
Atatürk’ün gençlere verdiği önem ve destek, Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinde büyük rol oynadı. Genç cumhuriyetin gençleri memleketin dört bir yanına dağılıp fakirlikle, cehaletle, hastalıkla, bilgisizlikle savaştılar. Yılmadılar, durmadan çalıştılar, temelleri o zamanlardan atılan ve günümüze kadar uzanan ülkenin altyapısını oluşturdular.
Geçen 106 yılda belirli zaman dilimlerinde doğan insanların ortak deneyimlerini ve dünya görüşlerini şekillendiren sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimlere göre adlandırılan 6 jenerasyon var.
Büyük Buhran ve II. Dünya Savaşı döneminde büyümüş, teknolojiye daha mesafeli yaklaşan geleneksel değerlere bağlı, disiplinli ve çalışkan bir nesil olarak bilinen "Sessiz Jenerasyon" (Silent Generation) – 1928-1945;
II. Dünya Savaşı sonrası doğan büyük nüfus patlamasının bir parçası, ekonomik büyüme ve sanayileşme döneminde yetişmiş, iş odaklı ve rekabetçi bir nesil olarak tanımlanan "Baby Boomers – 1946-1964;
Dijital devrim öncesinde büyüdüler, analog ve dijital dünyayı bir arada deneyimlemiş, ekonomik belirsizlikler ve küreselleşme rüzgarlarını yemiş, bağımsızlık ve girişimcilik ruhu güçlü olarak tanımlanan "X Jenerasyonu" – 1965-1980;
İnternetin ve dijital teknolojilerin yükselişiyle büyümüş, sosyal medya ve küreselleşme ile dünyaya daha açık bir bakış açısına sahip, iş-yaşam dengesi ve sosyal sorumluluk konularına önem veren "Y Jenerasyonu (Millennials") – 1981-1996;
İnternet ve akıllı telefonlarla büyüyen, dijital doğumlu denen, hızlı bilgi erişimi ve çoklu görev yapabilme becerileri gelişmiş, çevre bilinci ve sosyal adalet konularına duyarlı "Z Jenerasyonu" – 1997-2012;
Ve tamamen dijital dünyada doğan ilk jenerasyon olan, yapay zeka, otomasyon ve sanal gerçeklik gibi teknolojilerle iç içe büyüyen, küresel bağlantı yetileri yüksek ve eğitim sistemleri büyük ölçüde dijital olan "Alfa Jenerasyonu – 2013 ve sonrası".
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, dünyamızda bu altı jenerasyon bir arada, iş hayatında ise Baby Boomers dahil 5 jenerasyon birlikte çalışıyor. "Yokluktan gelenler" diyebileceğimiz Baby Boomers ve X'ler olarak genellikle gözümüzü devirdiğimiz Y ve Z'lerle aynı dönemde iş hayatındayız. Peki toplumsal hayat ?
İş hayatında, evde saç baş yolduran Y ve Z'ler toplumsal hayatta hepimizi şaşırttılar.
Her iki kuşak da toplumsal olaylara duyarlı olsa da, Y kuşağı daha geleneksel aktivizm yöntemlerini benimserken, Z kuşağı dijital ve bireysel hareketlerle fark yaratıyor. Y kuşağı - kariyer gelişimi ve iş tatminine önem verirken Z'ler onları "demode" ve fazla özenli bulunuyor.
Sosyal adalet ve çevre konularına duyarlı olan Y kuşağı, protestolar ve kampanyalarla sesini duyurmayı tercih ederken-yaratıcı eleştirilerini sanal ortamdan sokaklara taşıyarak büyük bir etki yarattılar. Toplumsal olaylara anında tepki veren Z'ler sosyal medya platformlarında farkındalık yaratarak, büyük protestolar kadar, bireysel düzeyde de fark yaratmaya odaklanıyor, mikro ama etkili kampanyalar düzenliyorlar.
Y kuşağının başlattığı çeşitlilik ve kapsayıcılık akımı Z kuşağının, toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları ve ırksal adalet gibi konulara verdiği büyük önemle arttı. Z'ler çok daha genç yaşta finansal ve politik konulara ilgi duyan, yatırım yapma ve bilinçli tüketim gibi konulara yönelen bir nesil. Z kuşağı, geleneksel kalıpları kırarak yeni trendler oluşturuyor
Gençlik sosyal bir sınıf değildir. Ama her zaman önemli bir toplumsal güç olmuştur. Dünyada ekonomik ya da politik tüm değişimlerde gençler, o bitmeyen enerjileri, inançlı ve tutkulu yaklaşımları ve gelecek kaygısıyla önemli toplumsal olayların dönüşümlerin liderleri oldular ve olmaya devam ediyorlar. Gençlerde gözlemlenen kültürel ve inanç kodlarından kopma gelenekleri terk ettikleri anlamına gelmiyor; kendi yorumlarını katarak gelenekleri yeniden şekillendiriyorlar ve modern yaşamla uyumlu hale getiriyorlar. Son 100 yıldır, temsil ettikleri dünya dönemlerinde yaşamı şekillendiren ve topluma yön veren dönüşümleri başlatan tüm jenerasyonların gençlerinin yaptığı gibi, günümüzde de değerlerin, kodların dönüşümüne tanıklık ediyoruz.
Türkiye’de gençlerin gücü, hem ekonomik hem de toplumsal değişim açısından büyük bir potansiyele sahip. Ülkemizde 18-30 yaş arası yaklaşık 13 milyon genç nüfus, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan önemli bir güç oluşturuyor. Genç nüfus oranımız, Avrupa Birliği ülkelerinden daha yüksek seviyede. Gençlerin %75'e yakını sosyal hayata aktif olarak katılıyor, siyasetle ilgileniyor, ancak geleneksel siyasi katılım yerine sosyal medya ve aktivizm yoluyla seslerini duyurmayı tercih ediyorlar. Gençlerin demokrasi ve insan hakları konularına duyarlılığı yüksek, ancak gelecek kaygıları da belirgin. Kafalarını telefondan kaldırmıyorlar, dünya ile ilgilenmiyorlar, saçma sapan şeylerle vakit öldürüyorlar diye eleştirdiğimiz o gençler, bugün hakları, ifade özgürlükleri, adalet, haksızlıklara tepki vermek; hayvanlar, kadınlar, savaşlarda ölen masumlar için sokaklardalar.
Yenilikçi ve girişimci düşünceye sahip, geleceğimiz gençlere, kaygı duydukları durumlar, göğüslemek zorunda kaldıkları ekonomik belirsizlik ortamı içinde risk almaya çekindiklerinde, Büyük Lider Mustafa Kemal Atatürk'ün 20 Ekim 1927 tarihinde Nutuk'un sonunda Türk Gençliği'ne yönelik yaptığı konuşması olan "Gençliğe Hitabe"sini ve Nutuk'u okumalarını öneriyorum.
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk, bugün gençlerimizi görseydi bence gurur duyardı.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
#ATATURK #ondokuzmayis #cumhuriyet #bayram #genclik #nesiller #generations #transition #devrimler #umit #gelecek #future #NUTUK #GencligeHitabe
Comments