top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

MONA LİSA HEP BANA BAKSIN İSTİYORUM


Bugün size az bilinen bir konuda Pazar okuması hazırladım. Konumuz sanat sigortaları.


Sanat koleksiyonerliği son yıllarda çok sık gündeme geliyor. Pek çok sanatsever sevdikleri sanat dalında eserlerin peşinde, müzayede salonları ve galerileri takip ediyor. Koleksiyonerlerin motivasyonları çeşitli: koleksiyonları gelecek nesil, aile veya toplum için korumak; geçmişi korumak, duygusal bir bağ; prestij veya finansal bir yatırım... Ama şurası kesin, koleksiyonerlik bir tutku.


Bir aile dostumuzun eski para ve halı koleksiyonu vardı. Zaman mekan fark etmez, bulabildiği tüm eski paraları alır; şehir şehir, köy köy gezer, desenleri ve hikayeleri ile elde dokunmuş halıları toplardı. Başka bir arkadaşımın ise müthiş bir pul koleksiyonu var. Hala özel olarak basılan yeni ve eski pullar için dünyanın dört bir yanındaki koleksiyonerlerle irtibattadır. Bir yemek esnasında tanıştığım birinin dünyanın dört yanındaki kitapların orijinal dildeki ilk baskılarını topladığını öğrenmiştim.


Pek çok insan sevdiği bir objeyi arayıp bularak, büyük ya da küçük, koleksiyonuna katmaktan keyif alıyor.


Sanat eseri tanımı yıllar içinde, özellikle dijital sanat ve modern sanat türevleri de artınca değişim gösterse de, 3 ana başlıkta toplanıyor:


İki boyutlu Sanatlar: Boyalı resimler (Painting) ve karakalem çizimler,

(Drawings) , mozaikler, fotoğraf, kaligrafi

3 Boyutlu sanatlar: Mimari, kap-çömlek (pottery), seramik, heykel ve kavramsal sanat (conceptual art),

Performans sanatları: Tiyatro, şiir , film, müzik.


Son yıllarda çıkan sanal (digital art) yeni bir kategori olma yolunda ilerliyor.


Genel olarak güzel sanat, birincil değeri estetik veya entelektüel olan bir sanat olarak tanımlanıyor. Başka bir deyişle, esas olarak faydacı olmayan sanat. Avrupa akademik geleneklerinde, güzel sanatlar öncelikle estetik ya da yaratıcı ifade için yapılan eserler. Çömlekçilik ya da çoğu metal işler gibi günlük yaşamda kullanılan bazı objeler dekoratif sanat ya da uygulamalı sanattan ayrılarak güzel sanatlar kategorisinde değerlendiriliyor.


Ancak her koleksiyon sanat koleksiyonu kapsamında değerlendirilmiyor ve hepsinin mali kıymeti de olmayabiliyor. Diğer taraftan verdiği manevi doygunluk ve son derece bireysel bir merak olması nedeniyle, sanat eseri olsun olmasın koleksiyonerler sigorta endüstrisinde "Private Clients" olarak adlandırılıyor.


Sanat eserleri piyasasındaki alım satımlarının büyüklüğü; 2023 yılında 70 Milyar dolara ulaşmış . Buna bir de değerinin ne kadar yüksek olduğu bilinmeyen, kişilerde, kurumlarda, müze ve galerilerde sergi halinde veya depolarda duran ve henüz keşfedilmemiş eserleri ekleyin, inanılmaz rakamlar.


Hal böyle olunca, sigorta endüstrisinin sanat eserleri ve koleksiyoncular için özel bir çözümü var: Fine Art Insurance- Sanat Sigortası. Bu sigorta resim ve heykel gibi görsel sanatlardan nadir kitaplara, tarihi eserlerden arkeolojik örneklere kadar çok çeşitli sanat koleksiyonlarını kapsıyor. Sanat sigortası, poliçenin özellikle hariç tuttuğu durumlar dışında tüm tehlikelerin kapsandığı bir "tüm riskler- all risk " teminatı sağlıyor. İstisnalar sigortalının, bir müze, sanat galerisi, bireysel koleksiyoncu olup olmadığına bağlı olarak değişmekle beraber tipik poliçe istisnaları savaş, nükleer riskler, güveler ve haşereler ve zaman içinde oluşan bozulmalar olarak sayılabilir.


Sigortalı başlığında sanat galerileri, sanatçılar, konservatörler(*), müzayedeciler, kurumsal ve bireysel koleksiyonerler, kamu kurumları, müzeler ve üniversiteleri sayabiliriz.


Kültür ve medeniyetin buluştuğu muhteşem İstanbul, sanat eserlerinin de popüler duraklarından biri. Sergilerin yanı sıra özel gösterimler sık sık basına çıkıyor. Müzeler dünya çapında ünlü eserleri getirerek sergiliyor ve insanların bu eserlere ulaşmasını sağlıyorlar. Sanatseverler, meraklılar müzelerin önünde uzun kuyruklar oluşturuyor.


Sanat eserleri sergilendikleri ortamda, taşınma esnasında, depolama esnasında pek çok riskle karşı karşıya kalabiliyor. Eserin yaşı ve özelliğine göre bulunduğu ortam nemi, ışık, saklama ve sergileme koşulları değişebiliyor. Lojistik apayrı bir uzmanlık; eserlerin bir yerden bir yere bu konuda uzmanlığı olan nakliyeciler tarafından özel önlemlerle taşınması gerekiyor. Bir sigortalının yurtdışından uçakla getirttiği sanat eseri hasarlanmıştı. Havayolunun sorumluluğu konvansiyon limitlerine kadar ki, bu da ağırlık üzerinden yapılan değerli bir eserin zararını karşılaması mümkün olmayan bir SDR hesabı. Böyle durumlarda sanat sigortası nakliye esnasındaki gerçekleşen hasarları da kapsadığından bu özelliği ile de fark yaratıyor.


Eserlerin toplu olarak bulunduğu yerlerde önemli bir konu ortam iklimlendirmesi ve güvenlik. Değerli koleksiyonlar sıkı güvenlik önlemleriyle korunuyor. Pek çok aksiyon filmine konu olan ultra korumalı lazerli vesaireli sergi salonlarında kıvrıla büküle akrobatik hareketlerin bolca kullanıldığı nefesimizi tutarak izlediğimiz abartılı soygun sahnelerini hatırlarsınız.

İklimlendirme ise gerçekten bir uzmanlık. Bir galeri ya da müzenin sergi alanı ile depo alanlarının sahip olması gereken farklı iklimlendirme ve saklama standartları var.


Yangın önlemlerine gelince, şöyle bir örnek vereyim: Yıllar önce bir özel müzenin sanat sigortası için teklif istediğimiz yurtdışındaki sigortacı, müzenin risk teftiş raporunu istedi. Yangın, sel, güvenlik, iklimlendirme gibi pek çok konuda çok farklı bir kriter listesi olduğundan doğru risk mühendisini bulmakta zorlandık. Yerel sigorta şirketinin yönergelerinde (guideline) genellikle de sulu söndürme sistemleri ya da yangın tüpleri. Ancak konu bir müze olunca bu önlemler uygun olmayabiliyor. Yangın tesisatının tasarımının bile farklı yapılması gerekebiliyor.


Bireysel koleksiyonerler için riskler biraz daha farklı. Genellikle kullandıkları konut ve işyerlerinde duran sanat eserlerinin zaman içinde yerleri değişebiliyor, farklı bir ambiyans için yenileri ekleniyor, bazıları sergilenmiyor, saklanıyor, bazen de özel bir etkinlik için emanet verilebiliyor. Bu durumda sanat eserleri herhangi bir anda herhangi bir adreste olabiliyorlar. Eserlerin taşınmasına geline; hiç unutmuyorum, oldukça değerli bir koleksiyonu olan sigortalımızla toplantı halindeyken asistanı odaya girerek yeni tablo için yer tercihini sormuştu. Eserin galeriden alınıp arabanın arka koltuğuna koyup istediği yere götürülüp asılmasını istedi. Bahsedilen, bilinen ressamlarımızdan birinin tablosuydu ve hani değeri de pek çoğumuzun birkaç yıllık gelirini aşar. Normalde özel nakliye gerekli ama tek bir tablo için nakliye firması tutacak hali de yok, haklı bir yandan. Benzer şekilde sabah karar verip, şu bibloyu ya da tabloyu toplantı odama götüreyim dedikleri de oluyor. Hayatın olağan akışında normal olan bu yer değişimleri eserleri riske atabilir, bu sebeple de sigortacılar bu bireysel davranışları hesaba katarak teminat kapsamlarında ve risk adreslerinde genişletmeler yapabiliyor ve kolaylık sağlıyorlar. Koleksiyonerlerin arada yaptıkları bu münferit yer değişimleri için sigorta kendi aracı ile yapılan nakliyeleri ve farklı risk adreslerini de kapsayabiliyor.


Sanat eserleri sigortasında iki ana tazminat var. İlki eserin tamamen zarar görmesi (pert), diğeri de restorasyon (tamir, onarım). Bu sigortada dikkat edilmesi gereken en önemli konu da sigorta bedeli, yani eserin değeri.


Sanat eseri poliçesinde, hasar gören sanat eserinin talep anında nasıl değerlendirileceğini belirleyen bir 'değerleme maddesi' bulunur (Valuation Caluse). Tipik olarak, sigortalı tarafından sahip olunan sanat eserleri, ya hasar anındaki cari piyasa değeri üzerinden , ya yeniden satış için elde tutulan satış fiyatı veya orijinal maliyeti (hangisi daha yüksekse) üzerinden ya da sigortalının gözetiminde bulunan başkalarına ait malların emanet değeri üzerinden değerlendirilir (Mal sahibi ve sigortalı tarafından hasardan önce üzerinde anlaşmaya varılan tutar, bir tür mutabakat). Değerlemenin gerçekten piyasayı bilen, güvenilir kişiler tarafından yapılması gerekiyor ancak bu da her zaman yeterli olmayabiliyor. Bir sigortalımız ünlü bir ressamımızın eserlerini topluyordu. Oldukça yüksek meblağlar ödeyerek topladığı eserlerin değerlemesi için yine bilinen bir müzayede evinden destek istedik. Rapor ulaştığında sigortalımız neredeyse her eserinin bedeline hakim olduğu ressamın tabloları için belirlenen değerlere o kadar kızdı ki, "o eksper yazdığı bedele bu ressamın tablosunu bulsun neredeyse gider hepsini alırım" deyip, tüm listeyi eski kayıtları ve faturalarından toplayıp kendisi çalışmıştı.


Değerleme kritik bir konu, çünkü sanat eserlerinin değerlerini etkileyen ilginç dinamikler var. Klasik tarihi kültürel değeri olan eserlerin piyasası farklı, eserin yaratıcısı hayattaysa farklı, yaratıcı hayatını kaybettiyse farklı, eser daha önce zarar görmüş ve onarılmışsa yine farklı (bazen bu değeri artıran bir faktör olabiliyor), dünyada yeni bir akımın öncüsüyse de farklı. Örneğin, henüz çok bilinmiyorken beğenip eserini satın aldığınız bir sanatçı, hızlı bir şekilde meşhur olabilir ya da hayatını kaybederse, eserleri kapış kapış gidebilir ve elinizdeki eserin değeri bir anda kat be kat artabilir. Tam tersi de olabilir. İşte bu tip dalgalanmalar sanat eseri sigortasına dahil edilerek sigortalıların gerçek değer üzerinden tazminat almaları amaçlanıyor. Bu nedenle de sigortalama öncesinde konunun uzmanı sanat eserini değerleyen eksperler, müzayede evleri gibi uzmanlar da dahil edilerek, hem eser listelerinin hem de değerlerinin güncel ve doğru tutulması önem kazanıyor.


Restorasyona gelince; eserin özeliğine göre uzman restoratörler tarafından eserin onarılması mümkünse, sigorta bu masraflara katılıyor. Bunlar eserin restoratöre gönderilmesi ya da restoratörün çağırılması, konaklaması ve onarım hizmet masrafları olabilir. Yıllar önce çağdaş sanat koleksiyonu olan bir kurum, binasındaki bir toplantı odasının duvarına meşhur bir duvar resmi sanatçısına yatay çizgilerden oluşan bir eser yaptırmıştı. Mobilyaların taşınması esnasında taşıyanlar eşyaları duvara sürtünce eser zarar gördü. Sigortalımız restorasyonun sanatçısı tarafından yapılmasını istedi ve oldukça küçük bir rötuş için binlerce dolar onarım masrafı sanat sigortasından karşılandı.


Altı üstü bir tablo ya da obje deyip geçmeyin, gerçekten çok ilginç bir dünya bu.


Bir sanat koleksiyonerinin sanat eseri alırken uyması gereken kurallar var. Kurumsal müzayede evlerinde her sanat koleksiyoncusu belirli bir tutarın üstündeki satışlarda kara para aklama denetimlerine tabidir. Yeri gelmişken sanat sigortalarının kara para aklamada (AML- Anti Money Laundering) ve sigorta dolandırıcılığında da sıkça karşılaşılan sigorta türlerinden biri olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Bu nedenle sigorta şirketleri de bireysel sigortalılarını AML, yaptırım ve ambargolar açısından da denetler ve sigortalı hakkında detaylı due dilligence (analiz) kayıtları tutarlar.


Sanat eseri satışlarında diğer bir konu da para transferleri. Eserin sahibi olmak için transferin belirli bir süre içinde yapılması gerekiyor. İşte burada da siber riskler ve HACKER tehditleri var.


LinkedIn de rastladığım sanat eserleri sigorta raporunun anlatıldığı makalede sanat sigortası piyasasının büyüklüğünün 2023'te 4 milyar dolar olduğu ve marketin 2031 itibariyle 6,2 milyar dolara ulaşacağı öngörüsü yer alıyor. Teknolojik gelişmeler, düzenleyici çerçeveler ve tüketici tercihleri de dahil olmak üzere pazar dinamiklerini etkileyen temel faktörleri inceleyen rapor, rekabetçi istihbarat sağlarken, büyük oyuncuların profilini, stratejilerini ve pazar konumlarını da gösteriyor.


Bireysel bir tutku ve merak olmanın ötesinde sanat eseri koleksiyonerliği aynı zamanda bir yatırım aracı. Likit bir varlık olmasa da sanat, nasıl yapılacağını bilenler için, çok akıllıca bir yatırım olabiliyor. Aşağıdaki gibi bir yatırım kombinasyonu ile yatırım getirilerinin %35 artırılabileceği iddia ediliyor.



Hisse senetleri veya diğer yatırımların aksine, piyasadaki dalgalanmalara bağlı olarak değer kazanma ve kaybetme eğiliminde olmayan ve zaman içinde değeri istikrarlı şekilde artan bir yatırım olduğu belirtiliyor. Ekspertiz ve teklif süreçlerinin zaman alması nedeniyle hızlıca nakde dönmediğinden pek çok sanat yatırımcısı, koleksiyonlarını çeşitlendirilmiş bir portföy halinde ve gelecek nesillere aktarılacak miraslarının bir parçası olarak uzun süreli elde tutuyor.


Diğer bir faktör tutku ve prestij. Bir sanat koleksiyonuna sahip olmak, diğer varlık sınıflarında olmayan belirli bir prestij seviyesine de sahip ve kişiyi bilinen yatırım konuşmaları sohbetlerinden farklı bir boyut ve entelektüel seviyeye taşıyor. Bir diğer avantajı da çeşitlilik, portföyde çeşitli varlıkların bulunması; ilgi çekerken riski de en aza indirmeye yardımcı oluyor.



Bu kadar bahsettik, dikkat çeken birkaç sanat eseri hasarından da örnek verelim:

Sanat sigortalarında hasar sebepleri grafikteki gibi ;


Bu aralar çok gündemde olan sigorta hasarı Amerikalı milyarder koleksiyoncu Ronald Perelman'ın 410 milyon dolarlık tazminat talebi. Yangında zarar gördüğü iddia edilen eserlerin karşılığında tazminat talep edilirken, koleksiyonun sigortacıları bu eserlerin yangında zarar görmediğini, hatta yıllardır satılmaya çalışılan eserleri de araya katarak haksız kazanç talebi olduğunu iddia ediyorlarmış. Kılıçların çekildiği ilginç bir dava.


2012'deki Sandy Kasırgasında sanat sigortacıları New York'taki galerilerin sular altında kalmasıyla tahrip olan sanat eserlerinin sahiplerinden gelen 300 milyon dolarlık bir taleple karşı karşıya kalmışlar.


1994 yılında Almanya'nın Frankfurt kentindeki bir sanat galerisinden Londra'daki Tate Galerisi'nden ödünç alınan ve yaklaşık 17.7 milyon ABD Doları (13 milyon £) karşılığında sigortalanmış üç tablo çalınmış. Galerinin sigortacısı, çalınan sanat eserleri için Tate'e yaklaşık 36.3 milyon Dolar (26.5 milyon Sterlin) tazminat ödemiş. İlginç bir şekilde, yapılan ödemeye rağmen, tablolar daha sonra onları çalan hırsızlardan 318.000 Dolara satın alınarak kurtarılmış.


2002 yılında aynı zamanda dünyanın büyük koleksiyonerlerinden olan İngiltere Kraliyet ailesinin ikametgahı Buckingham Sarayı yangını sarayın, II.Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez boşaltılması ve çok değerli sanat eserlerinin zarar görmüş olabileceği haberleriyle çok dikkat çekmişti.


Konuyu manevi değeri yüksek, mütevazi kıymetli eşyalarımızın sigortaları ile bitirelim. Konut sigortalarında, antika, tablo , halı gibi kıymetli eşyalar genellikle konut eşya bedelinin %15 i ile %30 una kadar limitle teminata dahil ediliyor. Ancak burada sanat sigortasındaki gibi eserlere özel koşullar yok -örneğin değerli bir tablo asılı olduğu yerden kazara düşer ve zarar görürse ya da değerli bir vazo temizlik esnasında kırılırsa bu hasarlar sigorta kapsamında değerlendirilmiyor. Evdeki masa sandalye hani şartlarla sigortalandıysa, bu eserler de ancak belirtilen riskler gerçekleştiğinde zarar görürlerse tazminat konusu olabiliyor. Ödenecek tazminat bahsettiğim sanat eseri değerleme mantığıyla değil, standart bir piyasa rayiç üzerinden belirtilen limiti aşmayacak şekilde belirleniyor.


Konut sigortaları kapsamı sanat eserleri ya da değerli koleksiyonlar için kısıtlı olduğu ve daha az sayıda riski kapsadığından , eğer manevi değerinin yanı sıra maddi olarak da kıymetli, sanat eseri, şarap, antika, müzik aletleri, çizgi roman, spor hatıraları, objeler, çömlekler, nadir kitaplar, pullar, madeni paralar ve daha fazlası olmak üzere özel bir koleksiyonunuz varsa, "all risk" kapsamında teminat sağlayan bir sanat sigortası sizin için doğru çözüm olacaktır. Bu konuda uzmanlaşmış broker ve sigorta şirketlerinin özel çözümlerine başvurabilirsiniz.


Herkese keyifli günler.




------------------------------------------------------------------------


(*) Konservatör, kültürel miras olarak da adlandırılan sanatsal ve kültürel eserlerin muhafazasından sorumlu uzman.

68 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page