
KRYD 11. Global Riskler Zirvesi notlarına devam ediyorum.
Yönetişim (Governance) de karmaşık, sistemik riskleri yönetmek için disiplinler arası ve disiplinler ötesi yaklaşımlar kullanılması gerektiğinin, şokların artan sıklığı ve ölçeğinin, ulusal kalkınma planlarının yanı sıra sektöre özel planlar, yatırımlar ve dayanıklılık inşasını yönlendirmek ve desteklemek için risk analitiğinin daha iyi uygulanmasını gerektirdiğini belirttik.
Peki bu nasıl olacak? Risk Yönetimi her şeyden önce yönetim kurulunun ajandasında yer almalı ve yönetim risk yöneticileri vasıtasıyla aktarılan örnek olaylar, senaryolar, çözümler ve fırsatları tartışmalı. Tamer Saka ve Ahmet Dördüncü'nün anlattığı gibi, riskler tanımlanıp bildirildikten sonra, hele felaket gerçekleştikten sonra değil, bu kadar belirsizliğin olduğu bir ortamda sürdürülebilirlik ve dayanıklılık için sürekli yaşaması ve güncellenmesi gereken stratejik bir süreçten bahsediyoruz.
Sürdürülebilir kalkınma sadece devletin çabası ile olmaz. Kamu ve özel sektör işbirliğine dikkat çeken UN Global Compact ilkeleri çerçevesinde, 10 sürdürülebilir kalkınma hedefini gerçekleştirmeyi hedeflemiş ve söz vermiş şirketlerin yıllar içindeki ilerlemelerine bakmış. Bu kriterler arasında %17 sinde ilerleme olduğu, % 35 inde geriye gidildiği bilgisi dikkat çekiciydi. Çünkü değişen koşullara adapte olmak için harcanan çaba ve gündelik sorunlar düzenli ilerlemeleri yavaşlatıyor. Her yerde dile getirilen ve 2030'da ısınmayı +1,5 da tutma hedefinin ise ulaşılamaz olduğu ifade ediliyor. Cinsiyet eşitsizliğindeki geriye gidiş de diğer bir gösterge. Her karar başka bir riski tetikliyor. Örneğin ABD de alüminyum açığına yol açan kararlar neticesinde, büyük içecek devlerinin maliyetlerini korumak için plastiğe yönelme kararları, yıllarca mücadele verilen çevre ve ölümsüz kirleticiler ( lifelong pollutants) sorununu tekrar gündeme taşıyor.

Bir sürü belirsizlik aynı anda oluyor. İnsan faktörü afetlerin sebepleri arasında yer alıyor. Bu nedenle STK'lara işletmeler ve toplumlar için sürdürülebilirlik, dayanıklılık ve risk yönetimin anlatmada önemli rol düşüyor.
Afetlerin, tehlikelerin insanların ve varlıkların kırılganlığı ve maruziyeti ile finansal, çevresel, sosyal ve politik sistemlerin başa çıkma kapasitesi ile etkileşiminin bir ürünü olduğunu açıkça anlamamız gerektiği belirten UNDP, Sürdürülebilir kalkınma için karmaşık risk ortamının zorluklarının üstesinden gelmenin ve sürdürülebilir kalkınmada daha güçlü bir risk anlayışı oluşturmanın önemini vurguluyor.
"Built back Better & Greener" , bir afet sonrası toparlanırken amaç doğru ve eskisinden daha iyi hale getirmek. UNDP 2023 depremleri sonrasında enkazların geri dönüşümünden, tarihi varlıkların korunmasına kadar geniş bir yelpazede paylaştığı toparlanma ve iyileşme programlarını paylaştı. Şehri sadece yeniden yapmak, ya da depreme dayanıklı şehirler için hızlı kentsel dönüşüm projeleri yeni riskler yaratıyor. Bu nedenle krizlere geniş açıdan bakmak ve çözümlerin etkilerini de dikkate alarak hareket etmek gerekiyor.
Dayanıklılık şirketlerin en büyük sermayesi olarak ifade ediliyor. Kurumsal Risk Yönetimi bir erken uyarı sistemi değil, ama bu sayede alınan kararlar önceden bilinen risklere karşı ayakta kalıp kalınmayacağının göstergesi oluyor.
Yönetim kurullarında risk yönetiminin sadece gündem olarak değil aynı zamanda KPI ( Key Performance Indicator) olması, bu alandaki çalışmaları teşvik eden bir faktör. Riskleri yönetmek ve fırsatları artırmak için gerekli ortamı sağlaması gereken yönetim kurulları , uzun vadede anlamlı KPI'lar koyarak, sürecin sahiplenilmesini hızlandırabilir. Risk yönetiminin entegre yaklaşımı ve raporlamalar, kurumların hangi konuda ne yapıyoruz? Bunu yapıyorsa diğeri hakkında ne yapmalıyız gibi çok boyutlu bir yaklaşım göstermelerine olanak veriyor.
Dünya meselelerine sadece rekabet açısından değil, sosyal açıdan da bakarak, toplumun ve ülkelerin ilerlemesi için herkesin bir şeyler yapması gerektiğinin altı çiziliyor.

Dünya Ekonomik Formu 2025 Küresel Riskler raporu "Azalan İyimserlik"e dikkat çekmiş ve 2025 yılına girerken küresel görünümün jeopolitik, çevresel, toplumsal, ekonomik ve teknolojik alanlarda giderek daha fazla parçalandığı durumu işaret etmişti. Geçtiğimiz yıl boyunca çatışmaların genişlemesine ve tırmanmasına, iklim değişikliğinin tetiklediği çok sayıda aşırı hava olayına, yaygın toplumsal ve siyasi kutuplaşmaya ve yanlış veya yanıltıcı bilgilerin yayılmasını hızlandıran teknolojik ilerlemelere tanık olduk. Siyasi ve askeri aktörlerin yanlış hesapları veya yanlış değerlendirme olasılıkları yüksek olduğu için iyimserlik bir yere kadar.
Dünyada yaşanan her felaket ülkelerin milli gelirlerinde kayıplara sebep oluyor ve ileride doğal afetlerin GRPS'nin sonuçlarına da yansıdığı, mevcut, kısa ve uzun vadeli olmak üzere üç zaman ufkunda da kasvetli bir görünüm olduğu belirtiliyor.
Artan toplumsal parçalanma, toplumsal kırılmalar risklerin genel görünümünün merkezinde yer alıyor. Eşitsizlik (servet, gelir) hem diğer risklerin tetiklenmesinde hem de bunlardan etkilenmesinde önemli rolü olan en merkezi risk olarak tanımlanıyor. Bu durum güvenin zayıflamasına ve ortak değerlere ilişkin kolektif duygumuzun azalmasına sebep oluyor. Eşitsizliğin yanı sıra toplumsal kutuplaşma, gönülsüz göç veya yerinden edilme ve İnsan hakları ve/veya sivil özgürlüklerin aşınması gibi diğer toplumsal riskler de iki yıllık sıralamanın ilk 10'unda yer alıyor.
AON 2024 DOĞAL AFETLER RAPORU Doğal afetlerin verdiği ekonomik zararın %40 ı sigortalı. Doğal afet zengin fakir dinlemiyor, toplumun her kesimi etkileniyor. Bu da bireylerden başlayarak kamu, özel sektör ve STK'ların birlikte çalışmasını gerektiriyor. Yani Dayanışma ( Cooperation)

Sigortalı gözüyle; Arda Koçyan'ın belirttiği gibi sigorta yapmadan önce kurumun risk envanterini çok dikkatli değerlendirmesi gerekiyor. Ne de olsa sigorta var deyip, riskleri ağırlaştırmak olmayacağı gibi, işletmelerin maruz kalabilecekleri hasar senaryoları risk analizleriyle belirlense de, süreklilik ve dayanıklılık için risklerin etki alanlarını da dikkate alarak risklere çok daha geniş açıdan bakmak gerekiyor. Çünkü sadece üretim riskleri yok, şirketler tedarikçileri, sözleşmeleri, yükümlülükleri nedeniyle de farklı risklere açıklar. Risk yönetimi yaklaşımı sigortaya sağlanacak verinin kalitesi ve insanlar birimler arası iletişimin faydalı sonuçlar vermesine de olanak tanıyor.
Sigorta şirketlerinin rolü ne olmalı? Sigorta şirketleri öncelikle gelecek konforu sağlayan, ekosistemleri destekleyen bir yapı. bir tür gelecek , sürdürülebilirlik ve dayanıklılık garantisi. Sigorta şirketlerinin bu rollerini daha etkili yapabilmeleri için müşterilerini iyi tanımaları gerekiyor. "İşletme empatisi" , sigortacıların müşterisinin risklerinin yönetimine daha çok katkı vermesini , doğru danışmanlığı sağlayacak. Sigorta sektörünün fiyat ve kapsamla birlikte, koruma açıklarının azaltılması için sigortalıların hayatları, gündemlerindeki konular, riskleri ve riskleri yönetme şekilleriyle da ilgili çalışmalarda rol alması gerekiyor.
Afetler zayıf olanları daha çok etkiliyor. Ülkemizde endüstriyel riskler açısından koruma açıklarının en fazla olduğu alan KOBİ ve küçük işletmeler. Daha önce de birkaç kez dile getirdiğim gibi koruma açıklarının kapatılmasında herhangi bir olaydan sonra, devasa bir yatırım gerektirmeden hızlıca üretime geçme kabiliyetine sahip KOBİlerin risk yönetimi konusunda desteklenmesi ve dayanıklılıklarının artırılması önceliklendirilmeli. Üretim sektörünün %99'a yakını Kobi ve küçük işletmelerden oluştuğunu dikkate alırsak burada çok büyük bir çalışma alanı ve yaratıcı projeler için pek çok fırsat var.
Zirvede ilgi çeken sunumlardan biri de Axa nın Kolombiya'da Garec Eğitim Merkezi ile yürüttüğü "iş kazalarını önleme ve azaltma projesi" oldu. Her dakika da bir iş kazasının olduğu Kolombiya'da Axa'nın desteklediği proje yardımıyla en başta da can kayıpları ve yaralanmalar azalmış, bu da primlerin düşmesine neden olmuş. Bu örnek, tıpkı Allianz Teknik gibi sigorta endüstrisinin risklerin önlenmesi, azaltılması ve elde edilen faydalara harika bir örnek. Axa'nın bu konudaki bilgi ve tecrübelerini dünyada İş kazalarında açık ara ilk sıralarda olan ülkemizde de projelendirerek hayata geçirmesini umarım.
Sürdürülebilir altyapı inşa etmenin, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşmeyi desteklemenin ve yaratıcılığı teşvik etmenin önemi giderek daha fazla kabul görüyor. Sigorta sektörünün ekonominin düzgün işleyişine katkısı, kapsayıcı sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına yardımcı olur ve aslında bu bir sigortacının iş modelinin temel bir parçası bana göre.
KRYD'nin bu yılki Global Riskler Zirvesi , pek çok risk yönetimi profesyonelinin katılımıyla son derece dinamik ve verimli geçti. Tamer Saka'nın 16 yıl önce KRYD'nin yönetim kurulu için yeterli sayıyı bulamadıklarını anlattığı günlerden, bugün 500 e yakın profesyonelin katıldığı zirve, kurumsal risk yönetiminin kat ettiği yolu gösterdi. Risklerin bu kadar çeşitlendiği, birbirini tetiklediği belirsizlik ortamında risk yöneticileri , sağladıkları geniş risk yönetimi perspektifiyle kurumlarının sürdürülebilir kalkınma stratejilerini destekliyor, gelecekte ani ve beklenmedik durumlara karşı dayanıklı olmalarına katkıda bulunuyorlar.
Dolu dolu geçen zirveden notlarım böyle. Zirvenin son konuşmacısı Sunay Akın'ı ne yazık ki katılmam gereken başka bir program nedeniyle dinleme fırsatı bulamadım.
Bu başarılı organizasyon için KRYD üyelerini tebrik ediyor, katkıda bulunan sponsorlara teşekkür ediyorum.
En büyük teşekkür, risk yönetimini seçmiş olan gençlere. Gelecek bugünün genç ve enerjisi yüksek profesyonelleri sayesinde çok daha umut dolu.
Şu enerjimize bakar mısınız?
Herkese işlerinde başarılar ve kolaylıklar.
İlgili blog yazıları
HAYATİ ÖNEMDE BİR ROL- RİSK YÖNETİCİLERİ
Comments