top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

İŞ YERİ DIŞINDAYIM- I'M OUT OF OFFICE- İŞ GEZİLERİ


Meslek hayatımızda çalıştığımız sektör ve yaptığımız görev gereği iş amaçlı seyahatler oluyor. İş gezileri pek çok kişiye çok cazip gelir, bu sayede görmediğimiz şehirleri ve kültürleri tanıma fırsatı buluruz.


Çok uluslu bir şirkette çalışıyorsanız, seyahat esnekliğiniz olması beklenir. Özellikle "Client facing" olan müşteri veya tedarikçi ile çalışanlar olarak bazen nezaket, bazen bir proje, bazen de bir sorunu gidermek amacıyla bir ya da daha fazla günü ofis dışında ve evden uzakta geçirmek durumunda kalırız.


Çalışma hayatımda pek çok iş seyahatim oldu. Kimi zaman eğitim ya da satış toplantıları, kimi zaman da müşterilerimizin tesislerini ziyaret; büyük hasarlar sonrası ve devamında hasar dosyaları takibi için veya dahili toplantılar ve sunumlar, bazen de sektörün düzenlediği toplantı ve geziler için. Bu yolculuklarda başımızdan kimi bizi zorlayan kimi çok güldüren pek çok şey başımızdan geçer. Hatırlarsanız Bir Istakoz Hikayesi başlığında bir Londra roadshow anımı paylaşmıştım.


İş gezileri dışarıdan bakıldığında çok eğlenceli, renkli ve keyifli, kısaca cazip görünürler. Açıkçası yaptığınız işi seviyorsanız bu geziler hem sizin hem de birlikte olduğunuz insanlar için çok keyifli ve güzel geçebilir. Ancak bir de madalyonun görünmeyen tarafı vardır ki, bu pazar bunlardan bahsedelim.


Son 25 senedir hemen her ay yurt içi veya dışında iş seyahati yaparım. Pandemi hariç hemen her yıl programımda ofisten uzak kalmamı gerektiren çok iş gezisi oldu.


İstanbul merkezli bir işte çalıştığınızda günübirlik Ankara, Bursa, İzmir gibi uçak, araba & trenle gidilenler en yorucusudur. Diyelim ki Adana'da sabah saat 10'da toplantınız var: Sabah 7 veya 8'deki bir uçağa binersiniz, bunun için sabah 4-5 arası kalkarsınız, uçuştan en az 1 saat önce alana gidersiniz, valiz yoktur ama en azından bilgisayarınız vardır; rötar olur, uçak değişir, gürültülü veya zorlu bir uçuş olabilir. Tüm gün toplantı, yemek, ağırlama sonrası akşam 7 veya daha geç bir uçağa binersiniz, gece 11 gibi evinizde olursunuz. Normalden çok daha uzun ve yorucu bir mesai sonrası, ertesi gün normal saatte her zamanki gibi ofise gider, seyahat sonrası takibe alınan işler ve önceki günden kalan kriz haline gelmişlerle boğuşursunuz. Uçak dolusu insan uyurken, bilgisayarını dizlerine koymuş çalışan pek çok insan görürsünüz, seyahatler günlük işleri yakalamak, ziyaret raporlarını veya diğer işleri tamamlamak için kullanılan zamanlardır.


Araçla gidiliyorsa yorgunlukların üzerine bir de sürüş yorgunluğu eklenir. Eğer konaklamalı bir seyahatse buna en azından bir valiz, otel rezervasyonu gibi ek yükler de katılır. Şirketinizin harcama prosedürleri çerçevesinde yerinizi ayarlarsınız, ulaşımınızı organize edersiniz. Herkesin rutini farklıdır, o yüzden evi dışında bir yerde kalmak herkes için aynı kolaylıkta olmayabilir. Mesela ben neredeyse evini yanında taşıyanlardanım, her eşyanın bir yedeği ve ne olur ne olmaz diyerek her daim benimle olan bir ıvır zıvır setim var. Gidilen yere ve kalacağınız süreye göre valizin içindekiler de değişir. Geçtiğimiz yıllarda iki geziyi birbirine bağlamıştım, ilk gittiğim yer gündüz çok sıcak bir yerdi, oradan ise kuzey ülkelerine geçmiştim, çantam da bu sıcaklık farkları yüzünden güneş kremi ve sandaletle, bere ve kışlık botların olduğu birbirinden alakasız eşyalarla doluydu.


Yurtdışı ise tüm bunların katmerlisidir. Her anı yoğun ve yorucu geçer, üstelik kendi dilinizde değil. Örneğin son seyahatim 11 saatlik bir uçuştan sonra yeteri kadar dinlenemeden başlayan bir toplantı maratonuydu ve hem uçak yorgunluğu hem de uykusuzlukla ilk gün oldukça zorladı.


Evimizden, ofisimizden uzak olduğumuz bu günlerde ise evde ve ofiste hayat olağan akışında devam eder. Herkes ya da hepsi sizin gitmenizi bekliyormuş gibi uzun zamandır beklediğiniz telefon siz ofis dışındayken gelir, telefon şirketi abonelik yenilemesi için defalarca arar, birine para göndermeniz gerekir, aksilikler olur mesela, çocuğunuz hastalanır ya da öğretmeni arar, bir ekip arkadaşınız siz yokken ayrılmaya kalkar, evi su basar, aylardır ses çıkmayan bir yerden tam da o gün ses çıkar, deprem olur, darbe olur, düğün dernek olur, yeğeniniz doğar. Abartma demeyin, hepsi başıma geldi .


Diğer taraftan ayakkabınızın topuğu kırılabilir, eşyalarınız kaybolabilir, yediğiniz bir şey hasta edebilir, eşlik eden arkadaşınızın başına bir aksilik gelebilir. Kendi ülkemizdeyken yol yordam biliriz ama yurtdışında bu tip problemler normalde yaratacağından daha çok sıkıntı yaratır.


Hepimizin bazı alışkanlıkları, korkuları ya da ihtiyaçları var. Mesela beni araba tutar, o yüzden bir yerden bir yere giderken, arka koltukta oturamayıp, herkesi şaşırtan "yolu tarif edin ben kullanayım" demişliğim vardır.



2011'de sigorta brokeri olmayı çok istediğimiz çok büyük bir grup için tesis ziyaretleri planladık. Risk mühendisi bir çalışma arkadaşımla birlikte bir Şubat ayının tamamını gemi, tren, uçak ve araba ile seyahat ederek geçirdik. Toplamda 10.000 km'den fazla yol kat ettik ve bir gün uçakta "nereden nereye gidiyorduk" diye şaşkınlıkla birbirimize baktığımızı hatırlıyorum. O ay sürekli seyahat etmekten 5 kg vermiştim. Tüm Türkiye'yi kelimenin tam anlamıyla Edirne'den Ardahan'a kadar gezdik. Her ziyaret uzun süren toplantılar, fiziki fabrika tesis ziyaretleri ile çok yoğun geçmişti. Turu tamamladıktan sonra toplantı notları, raporlar hazırlandı ve ay sonunda gruba sunum yapıldı. Sonunda işi kazandık.


Başka bir sigortalımızın, ilk kez yapılacak olan dünya sigorta programı için planladığımız ziyaret programı ise daha uzak mesafelere gittiğim bir gezi oldu. Moskova ile başlayıp Kazakistan, Romanya ve Umman'la biten serinin sonuna neredeyse Afrika da ekleniyordu ki, market bu kadar bilgi yeter deyince , itiraf edeyim derin bir "Oh!" çekmiştim. Gittiğim her ülkenin daha sınırdan girmeden başlayan ilginç prosedürleri, kuralları ve adetleri vardı. Türkiye ile saat farkları da çok zorladı.


Yine unutmadığım bir gezi de, yıllar önce ülkemize yatırım yapan bir Rus şirketinin Akdeniz Bölgesi'ndeki tesislerinin risk mühendisliği ziyareti oldu. Gelenler doğal olarak Türkçe bilmiyordu, işin kötüsü Türkiye'deki ekipte İngilizce bilen yoktu. 3 gün süren tesis ziyaretlerinde oldukça yabancı olduğum mühendislik teknik terimleri dahil hemen her cümle ve soru için tercümanlık yapmıştım; 3 gün boyunca durmadan konuşmaktan sesim kısılmıştı, toplantıları el kol hareketleri ve yazarak tamamlayabilmiştim.


Her seyahat öncesi ziyaret edilecek şirketi daha iyi anlayabilmek için geçmişini ve planlarını, toplantı konusu iş ne ise detaylarını ve iş planlarını hazırlarım. Bir de boş vakitler için gideceğim yeri araştırmak gibi bir huyum vardır. İş seyahatlerinin keyifli tarafı toplantılar ya da işle ilgili görüşmeler bittikten sonra , başlayan yeni arkadaşlıklar, gittiğimiz yerin görünmesi gereken turistik ya da yerel bölgelerine ziyaretler, yeni kültürleri adetleri deneyimlemek ve elbette lezzetli yemekler.


Pandemi ile beraber artan uzaktan çalışma ve toplantılar iş gezilerine ne gerek var dedirtti, Online yapılan toplantılar elbette işleri aksatmadan devam ettirmemizi sağladı. Teknolojiye ne kadar minnettar olsam da , yüz yüze toplantıların kazandırdığı farklı bir tecrübe ve iç görü var. Şirketler de, insanlar da birbirini görmek, gerçek anlamda tanışmak ve iletişim kurma ihtiyacı hissediyor. Bazı işler beraber konuşmayı ve yan yana çalışmayı, ya da uzman dokunuşunuzu gerektiriyor. Özelikle şirket içi pek çok toplantı ve eğitim aidiyeti artırmak, motivasyonu korumak amacıyla artık yüz yüze yapılıyor.


İş gezileri her ne kadar yorucu olsa da , işimize odaklanmada, çalışma hayatının sosyal boyutuna katkılarıyla önemli bir yardımcı. Farklı bakış açılarını, iş yapış şekillerini, yeni ve yaratıcı yaklaşımları tanımak, mevcut mesleki ve entelektüel seviyemizi kıyaslama imkanı bularak kendimiz için yeni gelişim ve ilerleme alanlarını keşfetmemize destek olması bakımından kariyerimize çok değerli katkıları var.


Umarım iş seyahatleriniz hep keyifli ve verimli olur.

Herkese iyi Pazarlar dilerim.



130 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


dt.ferdasozen
Sep 14, 2023

Benzer formatta hem lokal hem usun mesafeli koşuşturanlara atıfta bulunmuşsunuz yerinden ayrılmadan çalışanların özlemi de ofis dışına çıkabilmek farklı mekan ve yerlerde de uzmanlıklarını gösterebilmektir halbuki madalyonun hep ters tarafında da olumlu ve olumsuz yanları olduğu gerçeğini ne güzel hikayeleştirip yazıya dökmüşsünüz.

Like
bottom of page