Pandemi döneminde zorunlu 15 günlük kapanma dışında, sürekli veya hibrit düzende işe gidip gelenlerdenim. Bu dönemde pek çok çalışan memleketlerine ya da yazlıklarına giderek uzaktan çalıştı. Bu yaz ben de, bir süreliğine de olsa bu çalışma sistemini tecrübe etme fırsatı buldum. Bodrum'dayım.
Burada sevdiğim aktivitelerden biri de sabah yürüyüşleri, ancak Bodrum'da bu o kadar kolay değil. Şehrin altyapısı yetersiz, yollar gerçekten oldukça kötü ve bakımsız durumda. Bu nedenle rahat bir yürüyüş yapmak isteyenler, daha uygun veya bu amaçla yapılmış parkurların olduğu yerlere gidiyor. Bu yerlerden biri de Turgutreis.
Bir sabah erken saatte - çünkü sonra çok sıcak oluyor- yürüyüş yapmak için Turgutreis'e doğru yola çıktık. Arabayla 10 dk. süren bir mesafe. Yollar o kadar kötüydü ki çukurlara düşmemek için yolda oldukça yavaş ve zikzaklar yaparak gidiyoruz. Yolu neredeyse ortaladığımız bir anda solumuzdan hızla bir araba geçti. "Sabahın körü! Saat 6.15, biz kendi şeridimizde zor gidiyoruz, bu hızla bu araba bizi nasıl solladı?" dememe kalmadı, bizi geçen araç yaklaşık 100 m ilerimizde yola çıkan kocaman siyah bir köpeğe çarpmamak için aniden manevra yapınca bütün hakimiyetini kaybetti ve savrularak park etmiş iki aracı da biçerek durdu.
Bir sokak arasında yavaş yavaş giderken bir anda gözümüzün önünde gerçekleşen bu kaza inanılmazdı! Kaza anında çıkan ses, çarpmanın etkisiyle etrafa saçılan parçalar, patlayan camlar, film sahnesi gibiydi, her şey birkaç saniyede oldu. Nasıl etkilendiysek, gün içinde de hep gözümüzün önünde canlandı.
Biz de şok olduk tabi. Yavaşça yanaştık. Çarpan arabada bir hareket yok. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz, biraz geçip durduk. O kadar şiddetli bir çarpmaydı ki, araçtakilerin durumu çok kötü olabilirdi.
Aklımdan, ne durumdalar, boynunu nasıl sabitleriz, ya öldülerse gibi bin tane düşünce geçerken sürücü tarafındaki kapı açıldı, yirmili yaşlarda genç biri indi arabadan. Belli ki şoktaydı. Kendi kendine çıktığı için rahatladık tabi ki. Arabadan indik. Nasılsın iyi misin derken, bir taraftan başka biri var mı diye aracın içine bakıyordum. Derken o kapı da açıldı ve yüzü gözü kanlar içinde aynı yaşlarda bir genç daha indi. Tabi çarpmanın gürültüsünü duyan 5-6 kişi daha sokağa çıktı. Hemen 112'yi aradım, genç bir kız karşımda, olayı anlattım, doğal olarak adres sordu - herkes mi şokta olur !? -Kimse sokağın adını söyleyemedi, ben zaten bilmiyorum! Neyse harita uygulamasından adresi söyledik. Arkadaşım da jandarmayı aradı - iyi ki aramış.
Görüntü oldukça ürkütücüydü, çok şükür can kaybı yoktu ama, çarpanla, çarpılan iki arabanın durumu kötüydü. Araçların park ettiği evden çıkan beyefendi ise bambaşka bir şoktaydı. Düşünsenize, yatağınızda huzur içinde uyuyorsunuz, bir anda bir gürültüyle yerinizden fırlıyorsunuz, doğal olarak ne olduğuna bakmak için dışarı çıkıyorsunuz, o da ne ! Evin iki arabası da parçalanmış !
Araçtan çıkan gençler, biri kan revan içinde, şokun etkisiyle manasızca sağa sola bakarken, araçların sahibi de olan biteni anlamaya çalışıyordu. Gerçekten iyi bir insanmış, gençleri dinledi, hatta sakinleştirdi. Yanına gittim.
"Kardeş" dedim, "Kaza gözümüzün önünde gerçekleşti, bak bu telefonum, şahit ifade gerekirse ara, ayrıca umarım kaskon vardır". Varmış, "Bir ihtiyacın olursa elimden gelen desteği veririm!" dedim. Üzerimize düşeni yapmıştık. Bu arada neredeyse 20 dakika geçmişti. Biz yolumuza devam ederken ambulans daha yeni geliyordu. O kazadan gençlerin ayakta çıkması mucizeydi, saniyelerin önemli olduğu bir durumda, 20 dakika çok uzun bir zaman.
Yürüyüşümüzün sonuna doğru, yani kazadan yaklaşık 1 saat sonra telefonum çaldı, arayan jandarmaydı "Bir ihbarınız olmuş" dediler ! Bu durumlarda "good morning after supper" diyoruz. Olayı anlattığımda biliyoruz dediler- tabi ki biliyorlardı, çünkü biz jandarmayı da aynı anda aramıştık neyse ki.
Turgutreis'te yürüyüş ve kahvaltı sonrası dönüş yolundayken aynı sokaktan geçtik, araçlardan ikisi çekilmiş, çarpılan aracın sahibi hala yanında jandarma ile, işlemlerle uğraşıyordu.
Akşamüstü, araçları zarar gören beyefendi aradı. Sabah kendisi de şokta olduğu için kendine anca geldiğini söyleyerek ilgilendiğim için teşekkür etti. Sigorta şirketleri hemen ilgilenmişti, Meslektaşlarıma çok teşekkürler. Sigorta şirketlerinin zararın tazmini konusunda en iyi hizmeti vereceklerine eminim. Sigortalı olmak bu durumda inanılmaz bir avantaj- maddi zarar sigortadan tazmin edilecek ama daha geçenlerde başımıza geldiği için biliyorum, ikinci el araç fiyatları ortada, yerine koymak o kadar kolay olmayabilir.
Bu arada çarpan gencin alkollü olduğu ortaya çıkmış. Açıkçası bunu duyduğumda bir kez daha ürperdim, çünkü yanımızdan hızla geçtiği anda bize de çarpabilirdi ve ciddi şekilde yaralanabilirdik. Gerçekten sonuçlara bakıldığında çok ucuz atlatılmış bir olaydı.
Sürücü olmak belli melekeleri ve olgunluğu gerektiriyor, gençlik başımda duman havalarını hepimiz biliyoruz, ancak alkollü araç kullanmak gerçekten çok büyük bir sorumsuzluk ve elbette bir suç. Bu bilinç her defasında vurgulanmalı ve cezaları çok ama çok caydırıcı olmalı. Genç bir hayat, sorumsuz bir davranışla karardı. Çoğumuz anne babayız, çok üzücü gerçekten.
Alkollü olduğu için ağır kusur nedeniyle sigortacının bazı hakları var. Hemen trafik sigortasının alkollü araç kullanımındaki uygulamasına da bakalım:
Tazminatın Azaltılması veya Kaldırılması Sonucunu Doğuran Haller Madde 4 şöyle diyor;
"Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir."
Alkollü kullanımla ilgili c maddesi;
c) Aracın, alkollü içkilerin etkisi altında olup güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş olan veya uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış kimseler tarafından sevk ve idare edilmesi halinde sebebiyet verilen zarar ve ziyana ilişkin talepler.
Tabi bu olayın sonrasında, sabahın erken saatinde kapınızın önünde duran iki aracınızın aynı anda zarar gördüğü bir olayda görgü tanığının bir sigortacı olması ise ilginç bir tesadüftü. 2007'deki deprem olduğunda İzmir'deydim ve depremin sabahı sigortalıma gitmiştim. "Hızır bile bu kadar çabuk gelmez" demişti, , bu kaza bana o sabahı hatırlattı. Kazayı anlattığım arkadaşlarım- hani ABD'de kaza olur, avukatlar ellerinde boyunluklarla hemen "mağdur müvekkil" bulmak için koşarlar, seninki de neredeyse öyle olmuş dediler.
Yollar hemen, hem de acilen düzeltilmeli- o sabah sokakta toplananlar bu kazadan iki gün önce benzer bir nedenle birinin yine aynı sokakta hayatını kaybettiğini söylediler. İnsan hayatı bu, Bodrum'daki trafik kazalarını ünlüler hayatını kaybettiğinde duyuyoruz, bence kazalar burası için çok önemli bir sorun.
Yolların bozukluğu nedeniyle aracımızı korumak için yaptığımız manevralar esnasında, yanımızdan hızla geçen sorumsuz bir sürücünün kurbanı olmaktan kıl payı kurtulmuştuk. Bir şekilde o hızla giderken bize çarpsaydı ne olurdu diye düşündük, aracımız zarar görürdü ama biz de çok beklenmedik şekilde yaralanabilirdik. Böyle bir durumda en iyi tıbbi hizmeti almak isteriz. Evimden uzakta olunca ister istemez aklıma geldi;
- Acil durum kişileriniz belli mi? En önemlisi bilincimiz yerinde değilse başkaları kimi arayacaklarını nasıl bilecek? Hepimizin aklına ailemiz gelir ama- bence alternatif düşünün.
- Acil durum kişileriniz acil durumda ne yapacaklarını biliyorlar mı?
- Özel sigortamız var mı? Hangisi ÖSS mi TSS mi ?
- Özel bir sağlık durumumuz var mı ? Üzerimizde belirten bir takı ya da uyarı var mı?
- Kasko ve trafik sigortalarımızın call center numaraları kayıtlı mı? En azından biri olsa bile hem bilgi hem de sağlık konusunda destek verebilirler.
- İlkyardım bilgimiz ne durumda?
Kader, dikkat ve sorumlu davranmak - bu önemli üç etken işbaşındaydı.
Kendinize iyi bakın , sevgiler.
Comments