DEPREMDE KİM ÖDÜYOR?
- Zeynep Turker

- 23 saat önce
- 7 dakikada okunur

Ülkenin gündemi, ekonominin belirsizliği, kavga gürültü, bağırtı çağırtılar arasında farkında mısınız Balıkesir haftalardır, neredeyse her gün sallanıyor.
Bazen sarsıntılar çevre illere İstanbul'a kadar geliyor. Bugün denk gediğim başlık korkutucuydu "Sındırgı Kırığı kudurdu" (10 Kasım 2025 de Sındırgı kırığı üzerinde üç tane M 4,7, M 4,8, ve M 4,9 büyüklüğünde giderek büyüyen depremler olmuş)
Balıkesir'liler artık bu duruma alıştı deniyor ama, alışılmaz. Sürekli devam eden sarsıntıların binalarda neden olduğu zarar biliniyor mu ki rahat uyuyabilsinler!
Kandilli Rasathanesi'nin deprem verileri sayfasına girin ülkenin sismik hareketlerini görün. Yoğun bir hareketlilik var . Bu yıl Santorini Adası'nda günlerce süren deprem fırtınası gibi bir fırtına da haftalardır Balıkesir'de devam ediyor. Sosyal medya da sürekli bir deprem hashtagi var. Herkes korkuyor, endişeleniyor.
Çok büyük ve çok kudretli bir ülkeyiz, sorunlarımız çözümsüz değil, belki hemen değil ama çözebiliriz. Ekonomik olarak zor günlerden geçiyoruz. Her şey pahalı, ihtiyaçlar bitmiyor, çoğu zaman eldeki yetmiyor. Dünyadaki konjonktür ekonomiyi , sanayiciyi, lojistikçiyi , çarşı pazarı, herkesi zorluyor. Geçenlerde bir arkadaşım ülkemiz hakkında birileri bir şeyler söylediğinde çok dokunuyor, alınıyorum dedi. Haklı elbette. Ama bir taraftan diğer ülkelere, dünyada olup bitene bakınca, evet belki öncelikler ülkeden ülkeye değişiyor ama , hemen herkes içinde yaşadığımız, keyfilik, kuralsızlık ve belirsizlik dolu dönemden etkileniyor.
Bugün , biraz kendimi tekrar gibi olacak ama, beni biliyorsunuz, konu deprem olunca her fırsatta yazıp hatırlatma ihtiyacı duyuyorum.
Sene sonu yaklaşıyor, yine pek çok kurum ve kuruluş 2025 in risk trendleri ve gelecekte en büyük tehditler olarak gördükleri riskleri sıralayacaklar. Bu dünyanın, ticaretin önemli bir aktörü olarak kimi risklerde birleşeceğiz, ama bir risk var ki, bu riske maruz her ülke gibi biz de ilk sıraya koymalıyız "Deprem"
Yalan yok, beklenen Marmara depreminden başta kendim ve sevdiklerimin canı, sonra bin bir emekle sahip olduklarım için korkuyorum. Ne zaman olur, nerede olur nerede yakalanırım endişesi var. Hadi kurtuldum sevdiklerime, evime ulaşabilecek miyim? Evdeysek çıkabilecek miyiz? Hadi çıktık ne su olacak, ne elektrik, nasıl dayanacağız? Yardım ne kadar sürede gelir? Mesela metrelerce yükseklikteki viyadüklerle ulaşılan bir ilçedeyim, yol kullanılabilecek mi? Eskiden beri bilinen mahalle yolları kullanılabilecek mi? Tuvalet olmayacak, banyo olmayacak, şu anda bile idareten iş yapan pek çok altyapı ve sistem hepten zarar görecek. Bunlar deprem yıkıp gittikten sonra aylarca şahit olduğumuz "Ölmekten Beter" yaşananlar.
Engellemeyen bu doğa olayının etkileri görünenin çok çok ötesinde. Yarattığı kayıp, bıraktığı travmalarla beraber sadece doğrudan değil, dolaylı olarak da herkesi etkiliyor. İzleri yıllarca silinmiyor, yaralar kabuk bağlıyor belki ama, değiştirdiği hayatlar bir daha asla eskisi gibi olmuyor. Bireyler için olduğu gibi toplum için de böyle. Hala yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.
1999 depreminden sonra başta binaların deprem yönetmeliği olmak üzere pek çok yenilik gerçekleşti, DASK hayatımıza girdi. O acının simgesi olan "Sesimi Duyan Var mı" çığlığını kadar çok işittik ki, acılar artarak devam etti ve 2023 Şubat'ında eşi benzeri görülmemiş bir felaket daha yaşadık. Art arda yaşanan yıkıcı depremlerden sonra bugüne kadar alınan önlemlere ve kentsel dönüşümün yolculuğuna bakalım,
1999–2012: Hazırlık ve Yasal Zemin
• 1999 Gölcük Depremi sonrası yapı denetimi ve afet yönetimi sistemleri geliştirildi.
• 2005’te TOKİ’nin yetkileri artırıldı.
• 2012’de 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girdi.
2012–2023: Hızlanan Dönüşüm ve Finansman Artışı
• Bu dönemde yaklaşık 1.5 milyon konutun dönüşümü tamamlandı.
• TOKİ ve Emlak Konut GYO aracılığıyla 100 milyar TL’nin üzerinde yatırım yapıldığı açıklandı.
• Belediyelere ve özel sektöre kira yardımı, faiz destekli kredi ve vergi muafiyetleri sağlandı.
2023–2025: Yeni Kampanyalar ve Dev Yatırımlar
• “Yarısı Bizden” kampanyasıyla İstanbul’da 1.5 milyon riskli konut hedeflendi.
• Bu kampanya kapsamında sadece İstanbul için 450 milyar TL’lik kaynak planlandı.
• Dünya Bankası destekli “İklim ve Afetlere Dayanıklı Şehirler Projesi” için 512 milyon dolar kredi sağlandı.
13 ili etkileyen kilometrelerce kare alanda yıkıma sebep olan 2023 depremlerinde düşük sigortalılık oranı nedeniyle ( koruma açığı %96) 5 Milyar Dolar civarındaki sigortalı zarar reasürans piyasasına çok etki etmedi ( Sadece İtalya'daki 2-3 saatlik ve 2023 Şubat depremlerine kıyasla çok küçük bir alanı etkileyen dolu hasarı piyasaya yaklaşık 5 milyar dolara mal olmuştu) , Açıklanan ekonomik zarar olan 110 milyar doların o an için hesaplanan zarar olduğunu, bunun takip eden yıllara etkisinin çok daha yüksek olacağını yazmıştık. Öyle de oldu. Bugün dünyanın içinde bulunduğu zorlu ekonomik döneme, biz böyle bir acı ve zaten çok derdimizin olduğu koşullarla girdik.
Kolay değil, çok kötü yaralandık, toparlanmak zaman alıyor.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu DASK , depremlerde konutlarını kaybedenler için ilk ateş mantığı ile yaraların hızlıca sarılmasını hedefliyor. DASK ilk kurulduğu yıl olan 2000'de 159bin poliçe ve 3,76 Milyon TL prim üretmiş, 2024 yılında 11,2 milyon adet poliçe ve 14,8 Milyar TL prim büyüklüğüne ulaşan DASK ın istatistiklerine göre bugün sigortalılık oranı %57,8 . ( İlginç veri; 2023 yılında 11,6 milyon adet poliçe 2024 de düşmüş)

DASK sigortalılık oranının %100 olması gerekiyor. Çünkü DASK zorunlu !
2023 depremlerinde DASK ZDS poliçesi olan deprem mağdurlarına 35 Milyar TL tazminat ödedi. ( Şubat 2023 kuru ile yaklaşık 1,8 Milyar USD)
Bugün İstanbul'daki yapı stokunun konut ve ticari yapılar dahil edildiğinde yaklaşık 2,5 ila 3 milyar metrekare arasında olduğu tahmin ediliyor. İstanbul da ZDS sigortalılık oranı 63,30
( DASK İstatistikler sayfasında İstanbul'da DASK a tabi konut sayısı 4,1 milyon, sigortalı adet 2,6 Milyon) DASK bugün 355 Milyar TL ödeme kapasitesine sahip. (USD olarak bugünün kuru ile yaklaşık 8,5 Milyar dolar) bu müthiş finansman DASK fonlarında biriken primler, Türk Reasürans’ın teknik altyapısı, uluslararası reasürans anlaşmaları ile yapılan risk devirleri ve devlet destekli teminat mekanizmaları ile sağlanıyor. Bu havuzun büyümesi gerekiyor, %100 e ulaşmalıyız.
8 Kasım Dünya Şehircilik Günüydü.
1999’dan 2025’e kadar Türkiye’de devletin kentsel dönüşüm yatırımları doğrudan açıklanan tek bir toplam rakamla ifade edilmese de, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre bu süreçte yüz milyarlarca liralık kaynak kullanılmış. Sadece 2023–2025 arasında kentsel dönüşüm için 500 milyar TL’ye yakın bütçe ayrıldığı tahmin ediliyor. Kimsenin elinde sihirli değnek yok, konutlar ve şehirler bir gecede depreme dirençli olamayacaklar, bu uzun ve binalar yaş aldıkça yenilenmeliler , hep devam edecek bir süreçten bahsediyoruz.

Uzmanların şehirlerin depreme karşı dirençli hale gelmesi için kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini vurguladığı Dünya Şehircilik gününde , şehircilik çalışmalarının yalnızca belediyelere değil, siyasi yönetimlere ve halkın aktif katılımına da bağlı olduğunun altı çizilmiş. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın, Dünya Bankası 512,2 milyon dolarlık kredi desteği ile birlikte yürüttüğü "İklim ve Afetlere Dayanıklı Şehirler Projesi" kapsamında pilot şehirler İzmir, Kocaeli ve İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde halkı bilgilendirme toplantıları yapılmış. Proje dirençli altyapı yatırımları, riskli yapıların güçlendirilmesi ve halkla yönetişim ve bilgilendirme süreçleri gibi adımlardan oluşurken, bazı gerçeklerin de altı çizilmiş.
Uzmanların belirttiklerine göre İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyükşehirlerde yapı stoku hâlâ riskli. Uzmanlar, yapı envanteri çıkarılması, denetimlerin sıklaştırılması ve mühendislik hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiğini vurguluyor. Bursa'da düzenlenen 49. Kolokyumun detaylarına buradan ulaşabilirsiniz
Bu özel gün etkinliklerinde DASK ve özel sigorta şirketlerinin katılımına dair bilgi bulamadım, etkinliklerdeki temalarda da afet risk yönetimi ve finansal dayanıklılık konularında sigorta perspektifi yer almamış görünüyor. Halbuki afet sigortasının şehircilik politikalarına entegrasyonu, sigortalılık oranının şehir planlamasında stratejik gösterge olarak kullanılması, kentsel dönüşüm projelerinde DASK, ZDS'ye ek olarak ihtiyari konut sigortalarının zorunlu hale getirilmesi kamu farkındalığını artırmada ve şehir planlamasında risk yönetimini güçlendirmede önemli katkı sağlayabilirdi.
Sigorta sektörü deprem konusunda çok daha aktif olmalı. Poliçelerine yapı güvenliği ve afet hazırlığına özel maddeler koyabilir, deprem bilinci, sigorta farkındalığı ve şehircilik ilkeleri üzerine sektör içi ve dışı eğitsel içerikler hazırlayabilir ve sigortacılığın ulvi amacı "Topluma Hizmet etmek" misyonunu kentsel dönüşüm süreçlerine entegre ederek, sigortalılık oranının artmasında ön saflarda yer alabilir. Çünkü her depremden , her afetten sonra herkes aynı soruyu soruyor. "Sigortacılar nerede?"
Bu büyük bütçeler şehirleri güçlendirirken, ne zaman olacağını bilmediğimiz bir felakete karşı sigorta o kadar önemli hale geliyor ki ! Kamunun harcamaları da ortada.
Gelelim başlığımıza "Depremde Kim Ödüyor?"
1999–2023 arası büyük depremler ve ekonomik Etkilerine bakalım;
Deprem Can Kaybı Ekonomik Kayıp (USD) Kamu Harcaması (USD)
1999 Gölcük 17.480 20–25 milyar ~15 milyar
2011 Van 604 1–2 milyar ~1.5 milyar
2020 Elazığ 41 ~1 milyar ~800 milyon
2023 Kahramanmaraş 53.537 120–150 milyar ~110 milyar
Kaynaklar: TÜİK, Dünya Bankası, DPT, Urban21 Journal
Bu tablodan da göründüğü üzere kamu harcamaları neredeyse oluşan ekonomik zararın tamamına denk geliyor? Kamu kim? Biziz
Olası büyük bir deprem sadece fiziksel değil ruhsal ve ekonomik bir yıkıma dönüşüyor.
İstanbul, Türkiye GSYH’sinin yaklaşık %30’unu tek başına üreten devasa bir merkez. Olası büyük bir depremde İstanbul’un zarar görmesi ülkenin zarar görmesi demek.
İstanbul ekonomisinin durmasıyla yüz binlerce kişi işsiz kalırken, sigortası olmayanlar çok daha uzun süreli yoksulluğa sürüklenebilir. Aile kayıpları ve travmaların toplumsal bağlara negatif etkisini unutmayalım. Altyapı çöktüğünde kamu hizmetleri felç olur ve maalesef eğer yine koordinasyon eksikliği olursa kaos çıkar. Tüm bunlar, GSYH’de düşüş, dış yatırımın kaçması ve enflasyonun yükselmesiyle birleşerek ülkenin geleceğini belirsizliğe sürükleyen çok ciddi tehditler.
Elbette konuşalım, bıkmadan anlatalım, ama yıllardır , "yapı stoku güçlendirilmeli, 2000 öncesi binalar denetlenmeli, afet planları güncellenmeli, toplanma alanları, tahliye yolları, iletişim sistemleri hazır olmalı, kentsel dönüşüm stratejik olmalı ( risk odaklı planlama) gibi "meli- malı" cümleleri, yerini alınan aksiyonların sonuç bildirgelerine, şehirlerdeki güçlenmeye dair haberlere, güveni pekiştiren söylemlere bıraksın artık.
DASK 17 Milyar primle, 355 milyar TL gibi devasa bir hasar ödeme kabiliyeti ve gücü elde ediyor. DASK havuzunun büyümesi, büyük depremlerde tazminat kapasitesini artırır.
Geçenlerde Sigortacı Kafası'nda misafir ettiğimiz Milli Reasürans Genel Müdürü Sayın Utku Özdemir sohbet arasında ülkemizin aldığı deprem korumalarının dünyanın deprem kapasitesinin önemli kısmını soğuracak kadar büyük olduğundan bahsetti. Sigorta sektörümüz afet sonrası hasarları en kısa sürede ödemek için depremle ilgili önemli reasürans kapasiteleri kullanıyor
2023 depremlerinde sonra sıklıkla dile getirdiğim Protection Gap (koruma açığı) da durum çok değişmedi.
Özelikle bireysel, SME ve KOBİ sigortalarında düşük risk farkındalığı ve sigorta bilinci başta olmak üzere, sigortalılık oranının artmamasında önemli bir etken de ekonomik zorluklar. Zorunlu olan yapılmıyor, bu zor ekonomik koşullarda, geçim derdindeyken isteğe bağlı sigortalılığın artması gerçekçi bir beklenti mi ?
Sigortalılık oranını artırmak, sadece bir istatistik değil; toplumsal adaletin, dayanışmanın ve sorumluluğun bir göstergesi ve sigortalılığı artırmada devlet teşviki etkili bir yöntem. Devlet primlere direkt ya da dolaylı katkıda bulunsa, risklerin bir kısmı sigorta yoluyla reasürans piyasalarına devredilerek her afetten sonra devletin imdada yetiştiği milyarlarca liralık kamu kaynağı daha az kullanılsa. Bu sayede devletin mali yükü azalır, bireyler kendi güvenceleriyle hareket eder ve dengelenen risk paylaşımı sigorta sektörünün sürdürülebilirliğini destekler. Buna ihtiyacımız var.
Lütfen, zorunlu deprem ZDS ve üzerine koruma olarak konut sigortanızı yaptırın.
Herkese güvenli günler.
#deprem #sigorta #reasurans #prim #devlet #kamu #ekonomi #tehdit #binatamamlama #kentseldonusum #risk #farkindalik #gecim #tehdit #gelecek #parametrik #DASK #ZDS #konut #GSYH
Faydalı Bağlantılar
Deprem Blog Yazılarından bazıları









Yorumlar