WEF 2023 yılı için ağında yer alan 1200 uzmanın katıldığı Küresel Risk Altırma sonuçlarını yayınladı. Saadia Zahidi'nin ön yazısından başlayarak raporun göz alıcı bölümlerine hızlıca bakalım;
18. Global Risk raporun jeopolitik gerginliklerle sos ekonomik risklerin birleşimini aktarıyor. Önümüzdeki iki yıl için en ciddi olarak tanımlanan risk Hayatta Kalma, araştırmaya katılanlar günümüzün krizleri olan yaşam maliyeti, sosyal ve politik kutuplaşma, gıda ve enerji kaynakları, ılımlı büyüme ve jeopolitik çatışmaların önümüzdeki 2 yılın en önemli riskleri olacağından birleşmiş. Gelecek 10 yıl içinde düşük büyüme, düşük yatırım ve düşük işbirliği çağının doğal ekosistemler, insan sağlığı, güvenlik, dijital haklar ve ekonomik istikrarda krize ya da felakete yol açabileceği belirtilmiş. Rapor aynı zamanda bu riskler arasındaki bağlantılara da dikkat çekiyor. 2033 analizi gıda, su gibi doğal kaynakların kıtlığı, metaller ve minerallerdeki azalma yoluyla sosyoekonomik ve çevresel potansiyel "polikriz" üzerine odaklanıyor.
2023 raporu dünyanın dönüm noktasında olduğu farklı alanların altını çizerken, gelecek krizlere hazır olmak, daha istikrarlı ve dirençli bir dünya için herkesi işbirliği yapmaya çağırıyor.
"Küresel risk" gerçekleştiği takdirde küresel nüfus, doğal kaynaklar ve küresel GSYIH ( Gayri Safi Hasıla- DP) önemli ölçüde etkileyecek olay ya da koşul olarak tanımlanıyor. Araştırmaya katılımcıların, risklere genel bakışı, ciddiyet, sonuçları, riske hazır olma durumu ve yönetimi ile risk uzmanlarının yeni ve oluşma aşamasındaki riskleri belirleyebilme bilgilerine dayanan niteliksel sorularından oluşuyor.
2023'e girerken ürkütücü ve enflasyon, yaşam maliyeti, krizler, ticaret savaşları, yaygın bir sosyal huzursuzluk, jeopolitik gerginlikler, nükleer savaş hayaleti gibi bir o kadar da tanıdık risklerle karşı karşıya olduğumuzun belirtildiği raporda , bunlara ek olarak yıllardır kaydedilen ilerlemenin ardından simdi gitgide artan borçlanma, düşük büyüme , küresel yatırımlardaki azalma ve küreselleşmeden uzaklaşma, sivil ve askeri teknolojinin ikili hızlı kullanımı, dünyanın 1,5 °C hedefine ulaşmamış olmasının etkileri her geçen gün dah açok hissedilen iklim değişikliği ile birleştiğini ve oldukça çalkantılı ve belirsiz gelecek 10 yıla vurgu yapılıyor.
Raporda ciddiyet seviyesine göre önümüzdeki 2 yıl için sıralanan riskler ;
1. Yaşam maliyetleri krizi
2. Doğal Afetler ve büyük hava olayları
3. Jeoekonomik meydan okumalar
4. İklim değişikliğini hafifletmedeki başarısızlık
5. Sosyal uyumun erozyonu ve toplumsal kutuplaşma
6. Büyük ölçekli zararlara sebep olan çevresel olaylar
7. İklim değişikliğe uyum sağlamadaki başarısızlık
8. Yaygın siber suç ve siber güvensizlik
9. Doğal kaynak krizi
10. Büyük ölçekli gönülsüz göçler
Yukarıda sayılan risklerin 10 yıl içindeki sıralaması ise;
1. İklim değişikliğini hafifletememe
2. İklim değişikliğine uyumun sağlanamaması
3. Doğal afetler ve aşırı hava olayları
4. Biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü
5. Büyük ölçekli gönülsüz göç
6. Doğal kaynak krizleri
7. Sosyal uyumun erozyonu ve toplumsal kutuplaşma
8. Yaygın siber suç ve siber güvensizlik
9. Jeoekonomik çatışma
10. Büyük ölçekli zararlara sebep olan çevresel olayları
Bu sıralamaya göre yaşam maliyetleri krizi önümüzdeki 10 yılda yerini iklimle ilgili konulara bırakacak, Covid-19 sonrası başlayan bir ekonomik devir sona ererken daha durgun, sıkıntılı ve ayrışmanın arttığı yeni bir dönem gelecek, jeopolitik parçalanmalar devam ederken birden fazla alanda jeoekonomik savaş riski artacak, teknoloji daha da güçlenecek ve eşitsizliklerden kaynaklanan siber güvenlik endişesi kalıcı olacak, iklim değişikliği etkilerini azaltmaya çalışırken aynı anda iklime uyum sağlamak riskli bir değiş tokuş olacak. Gıda, yakıt ve maliyet krizleri yatırımları azaltırken, toplumsal kırılganlıkları daha da derinleştirerek, insanlığın gelişimini aşındıracak , aynı anda ortaya çıkan hareketlilikler çoklu krizleri beraberinde getirecek.
Felaket habercisi gibi değil mi sizce de? Peki ne bekliyorduk?
Rapor günümüz krizlerine değinerek bunu da soruyor aslında. Bir önceki araştırma enerji arzı ,yaşam maliyeti, yükselen enflasyon, gıda arzı krizi” ve kritik altyapıya yönelik siber saldırıları 2023 için en büyük riskler arasında ilk 5 e yerleştirmişti, diğerleri ise net sıfır hedeflerine (karbon) ulaşamama; ekonomi politikasının silah haline getirilmesi; insan haklarının zayıflaması, borç krizi ve gıda dışı tedarik zincirlerinin başarısızlığı olarak sıralanıyor. Sonuç olarak bunları hissettiğimiz küresel risk ortamında hepsi tanıdık, görünen o ki bir dönüş yaşanıyor ve günümüzde bu risklerin etkilerine tanıklık eden politikacıların sayısı her geçen gün azalıyor.
Covid-19 un ardından çıkan Ukrayna Rusya durumu ile endişeler daha da arttığı bir dönem başladı. Sosyal sermayenin kaybı, toplulukların parçalanması, azalan sosyal istikrar, bireysel ve kolektif refah ve ekonomik üretkenliğin tehdit altında olmasının tetiklediği toplumsal kutuplaşma ise ilk sıralara yükselmeye devam ediyor. Bu erozyonu pekiştiren en önemli iki faktör ise “Yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon”. Sosyal ve politik kutuplaşmaları azaltmanın yolu olarak da küresel risklere kolektif yaklaşımın teşvik edilmesi tavsiye ediliyor. G20 ülkelerinde yaklaşan siyasi seçimlerin bu yönde birleştirici olabileceğine dikkat çekiliyor.
Sonuç olarak bu gidişatı değiştirmek için gıda sisteminin dönüşümü, doğa dostu iklim değişikliği stratejileri , tüketim ve üretim paternlerinde değişiminin kombinasyonuna ihtiyaç olduğu, bunun mümkün olabilmesi için gıda, iklim, enerji ve ekosistemlerin yönetiminin güçlendirilerek teşvik edilmesi, daha iyi verilerle herşeyin yeniden hizaya sokulması gerektiği belirtiliyor.
Geleceğe duyarlı, sorumluluk sahibi, vizyoner insanların dünyaya ilişkin endişeleri, rikslere dair son derece isabetli tespitleri ve sorularından oluşan bu raporda yer alanların tümünden insanlık sorumlu. İyice artan güçlü ve söz sahibi olma savaşları, tüm kaynaklara tek başına sahip olma ya da yönetme arzusu , dünya üzerinden yaşayan tüm insanlığın hiçbir şekilde yararına olmadığı gibi, dünyanın gitgide daha sorunlu ve yaşanmaz bir hale gelmesine sebep oluyor. Tarih, farklı formlarda olsa da kendini tekrar ediyor. Insanlığın içinde bulunduğu hırslı aç gözlülük çağın enstürmanlarıyla yeniden sahnede, buna dikkat çekmek isteyenlerin sesi ise yeterince duyulamıyor.
Bu raporu okurken geçtiğimiz yıllarda vizyona giren "Don't Look Up" filmi hatırıma geldi. Pek çok iyi kötü eleştiri alan, komedi olduğu iddia edilen bir filmdi.Burada altını çizmek istediğim bu eleştirel ya da oyunculuklar değil, dünyanın sonunu getiren umursamazlık, bencillik, herşeyin pazarlama malzemesi yapılması çılgınlığı ve daha çok para, daha çok hakimiyet , daha çok güç gibi ön plana çıkan hırslar. Seyretmeyenler için filmin sonunu söylemek gibi olacak ama sonunda iyiliğin, sevginin, elele vermenin, tüm insanlığın iyiliği için ortak bilincin sesinin duyulmasını ve galip gelmesini bekliyordum.
Dünya Ekonomik Forumunun Küresel Risk Raporu her yıl Zurich Insurance ve Marsh'ın katkılarıyla ilgilileriyle buluşuyor. Bu raporun çıktıları gelecek stratejilerini kurgulamada ve hayatta kalma mücadelesinde bireylere ve şirketlere önemli ipuçları veriyor. Elbette sigorta sektörü risklerin en dikkatli takipçilerinden. İklim değişikliğine bağlı olarak artan doğal afet riskleri, sürekli yükselişte olan siber riskler , sosyal ve ekonomik gelişmeler in getirecekleri sektörün hazırlıklı olmasını gerektiriyor. Hasar çeşitliliği nedeniyle sigortacıların daha çok çözüm yaratması bekleniyor. Sigorta sektörü kendi risklerini yönetirken, risk yönetimi kuvvetli olan kurumlarla çalışmayı tercih edecek.
Küresel Risk Raporu, teknoloji, silahlanma, çevre sorunları, ekonomik savaşlar, doğal kaynaklarla ilgili pek çok konuda yakın ve uzak gelecekteki beklentilere yer veriyor. Raporun tamamını ekli linkte bulabilirsiniz.
Tüm dünya gelecek için önemli bir geçiş aşamasında ve kayıpları azaltarak çocuklarımıza ve insanlığın yararına değişimler yapmak için çok değerli fırsatlar var.
"Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık" Kızılderili Atasözü
Keyifli hafta sonları dilerim.
Comments