top of page
Yazarın fotoğrafıZeynep Turker

BUGÜN BENİM DOĞUMGÜNÜM

Ben bir Bahriyeli kızıyım. Asker çocuğu olmak zordur, farklıdır. Hele bir de babanız denizciyse.

20 yaşına kadar babanızı çok az görürsünüz. Uzun süren seyirler, görevler, nöbetler, tatbikatlarla senenin toplamda belki 2 ayını evlerinde aileleriyle geçirebilirler. Çocuklar da anneleriyle aynı kaderi yaşar, daha anne karnından itibaren doğum, bebeklik, büyütme ve hayat koşturmacasında denizcilerin eşleri de çocukları da bir başınadır.


1970 ler eline ekmeğini alıp, çalışmaya başlar başlamaz evlenilen ve hemen çocuk sahibi olunan yıllar. Genç bir bahriyeli teğmen ve idealist bir halk eğitimi öğretmeninin ilk çocuğu olarak bundan tam 51 yıl önce 31 Mart da yine bir Cuma günü hayata merhabam.


Evlenip memleketlerinden uzağa, Gölcük'ün uzak semtlerinden Değirmendere'de ,denize 50 m mesafede, eski bir bağ evinin alt katında, nohut oda bakla sofa bir evde yaşayan gencecik bir çift, İzmit Körfezi'nden balığın fışkırdığı, tavadaki yağ kızarana kadar sandala atlayıp, oltayı atıp çıkarmanla öğünlük istavritin tutulduğu yıllar.


Karnı burnunda demeden dağ tepe Gölcük ve İzmit'in köylerinde genç kızlara, kadınlara dikiş dikmeyi, yemek yapmayı, ev idaresini öğreten anneciğimin akşama doğru doğum sancıları başlar, babam gemidedir. Annemi hastaneye üst katta oturan ev sahipleri götürür.


Hastanede aynı odada yan yana yatan iki genç kadın, birbirlerine cesaret verirler. Sancılarda birbirlerinin elini tutarlar. Doğduğum günden can bir arkadaşım var, ben 31 Mart akşamı o da 1 Nisan sabahı merhaba dedik hayata, iki şaka bebek. Hala görüşür, haberleşiriz.




Hadi o zaman Bahriyeli olmayanlar için yeni birkaç kelimeyle biraz süsleyeyim. O akşam babamın görev yaptığı muhrip alargadadır, Poyrazdan gemiye ışıldakla haber verilir. İşkampavya gemiye doğru yola çıkar, babamı almaya.

Babam ben doğmadan az önce varabilir hastaneye, bana yetişir. Şanslılardanım.


Gölcüklülerin çok ortak noktası vardır,

Neredeyse bütün çocuklar aynı hastanede doğmuştur, Gölcük Donanma Deniz Hastanesi. Çoğu anne ve bebekleri hayata merhaba derken, babalar uzaktadır.

Hepimizin doğduğumuzda hastane tarafından hazırlanan, komutan başhekim imzalı minicik ayak izlerimizle annelerimizin parmak izlerinin olduğu doğum sertifikası vardır.


Çoğumuz anaokulundan lise sona kadar aynı okullara gideriz, 4 yaşından heyecanlı bir üniversiteli olarak ODTÜ'ye gidene kadar aynı sınıfta okuduğum, beraber büyüdüğüm arkadaşlarım var.

Buraya tatlı bir parantez koyayım,

Garnizon hayatının kendine has bir yaşam stili vardır, uzaktan ışıklı, güvenli ve konforlu görünen bu hayatta, garnizon insanlarının hayatı eski Türk filmlerindeki mahalleler gibiydi o zamanlar. Babalar denizde, kadınlar ve çocuklar evde, hasrette olurdu. Herkesin arabası yoktu, zaten çok araba yoktu o zamanlar. Hastayı, eve taşınacak su bidonlarını, otogardan alınacak anneanne dedeleri, memleketten dönen aileleri o an deniz görevinde olmayan subaylar var olan mahallenin tek tük olan arabalarından biriyle taşırdı. Çalışan annelerin çocukları öğle yemeğinde alt komşuda karnını doyurur, bebekler bir sürü tatlı anne, teyzenin sevgisiyle büyürdü. Gözünüzün önünde canlanan sahnelere bir Adile Naşit -Münir Özkul film müziği koyun, işte böyle bir ortam.


Eskiden çok sevdiğimiz kalabalık yemeklerde anne babalar ve çocuklar için ayrı masalar kurulur ya da rezerve edilirdi. Bugün, yarım asrı geride bırakmış yetişkinler olarak buluştuğumuzda, ellerinde büyüdüğümüz amca ve teyzelerimizle bir araya geldiğimizde, aynı küçük çocuklar oluruz. Şimdi o günleri nadiren de olsa tekrar etme şansımız olursa, 50 yaşını geçmiş çocuklar yine ayrı bir çocuk masasında oturuyoruz, anne babalarımız ise torunlarıyla oturuyorlar :)


Bu doğum günümde geçmişi anmak istedim. Kahramanmaraş depremleri yarattığı psikolojik ve maddi yıkımlarla kalmadı, milyonlarca insanın geçmişi de enkaz altında kaldı. 1999 da Gölcük merkezli depremde sevdiklerimizle beraber, büyüdüğümüz evleri, sokakları, gittiğimiz okulları, alışveriş yaptığımız dükkanları, oyun oynayıp bisiklete bindiğimiz güzel deniz kenarlarını da kaybettik. Geçmişi hatırlatan o kadar az yer kaldı ki, çocukluğumun güzel anılarını yaşadığım o donanma şehri artık sadece zihinlerimizde.


Bu komün hayat, kendi başına yetebilme, yardımlaşma, güven, kollanma, sevgi ve çocuk yaşlarda üstlenilen sorumlulukla dolu geçmişten olsa gerek, özel ve iş hayatımda da bu naif, sevgi dolu, dayanışma stili belirleyici oldu.


Mart çocukları soğuk kış günlerinden sıcacık yaz günlerine geçişin müjdecisi, çiçekleri patlayan bahar dalları gibidir. Havalar bir ısınıp bir soğurken, havaya, şiddetli rüzgara, yağmura hatta son güne kadar yağan karlara direnir. Biliriz ki soğukların sonu yakındır, sıcak günler kapıdadır, güneş tüm ışığıyla sarıp sarmalayacaktır, meyveler olgunlaşıp, paylaşılacağı güzel günler yakındır. Mücadeleci ve kararlı, hatta bazen inatçı hallerimiz biraz da doğduğumuz aydan gelir.


Son bir yılda hayatımda olanlara şöyle bir baktığımda karşımıza çıkan her şeyin bir sebebi ve her zaman hayata açılan yeni bir kapı olduğunu bir kez daha anlıyorum. Kolu çevirmekten çekinmemeyi öğrendiğim, acı tatlı geçenleri analiz edip, hatalarıyla doğrularıyla ve en başta sağlıkla tamamladığım bir yaşı daha geride bırakıyorum. Sert dönüşlerle dolu, zorlu yol ayrımlarında yaşadıklarım ve içimde kelebekler uçuran heyecanlar bana hep şunu söylüyor; daha dokunacak çok insan, yapacak çok iş, öğrenilecek çok bilgi, okunacak çok kitap, bekleyen çok denenmemiş var.


Hedeflerim ve ideallerimin peşindeyim. Yaşamda hiçbir şeyin kestirme yolu yok, ne yapıp edip atladığımız adımları geri dönüp atıyor, hatta bazen başlangıç noktasına dönüyoruz, Öyleyse bu yolculukta benimle beraber yürüyen herkesin, yıllardır topladığım enerjimin ışığıyla dokunabildiğim her hayatın, daha keyifli, güzel ve mutlu olması için çalışmaya devam edeceğim. Sosyal medya sayesinde artık öğrendiklerimi, bildiklerimi daha çok insanla paylaşma imkanım var, bunu elimden gelen en iyi şekilde sürdürmeye kararlıyım.


Bugün yine Cuma'ya rastlayan bir 31 Mart'ta, yarım asrın üstüne +1 eklemişken yenilenmiş hayatıma taze sevinçler, heybemdeki deneyimler, aynı heves ve heyecanla bakıyorum.


Sağlık, umut ve sevgiyle bir yaş daha büyüdüm.

Sevgiler









136 görüntüleme6 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

6 comentarios


bilge.o.yildiran
01 abr 2023

Sevgili Zeynep , ne güzel yazmışsın. Bahriyeli çocuğu , çocukluğu Gölcük’te geçmiş eşimden dinlediğim hikayeleri dinler gibi oldum🤗. Yeni yaşın kutlu olsun , enerjin hiç azalmasın 🙏Sevgiler

Me gusta
Zeynep Turker
Zeynep Turker
01 abr 2023
Contestando a

Çok teşekkürler, eşin Gölcüklü mü? Tanıyor olabilir miyim? Sevgiler

Me gusta

dtunay
31 mar 2023

Zeynepcim gözümde canlandı o güzel yıllar, harika olmuş sevgiler 🙏🏼

Me gusta
Zeynep Turker
Zeynep Turker
31 mar 2023
Contestando a

Canım benim, sevgiler

Me gusta

berkozdemir1972
31 mar 2023

Harika bir yazi, beni de cocukluguma Aldi goturdu, eline aklina saglik sevgiler

Me gusta
Zeynep Turker
Zeynep Turker
31 mar 2023
Contestando a

Çok teşekkür ederim arkadaşım, sevgiler

Me gusta
bottom of page